Bence değdi.
Singapur'da Türkiye adına bir dostluk ve Müslümanlar adına bir rahmet açılımı yapmak için iftar fırsatsa, bunun en güzel şekilde değerlendirildiğini düşünüyorum.
350'ye yakın davetli...
Kimler var?
Singapur Çalışma Bakanı var. Biri bayan üç milletvekili var. Milletvekillerinden birisi Türkiye-Singapur Dostluk Grubu'nun Singapur temsilcisi. Türkiye'den davetli olarak gelen Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk'ün mevkidaşı. Milletvekillerinden birisi hükümet sözcüsü.
Singapur Diyanet İşleri Başkanı orada.
Taoistlerin başkanı orada.
Metdoist mezhebinin başrahibi orada.
Endonezya'dan sırf bu iftar için gelenler var.
Birçok üniversite öğretim üyesi ve rektörü orada.
Türk Büyükelçiliği maslahatgüzarı orada.
Bundan başka Türk aileler var, çocuklar var.
Çocuklardan birisini babası tanıştırıyor. Sorun bakalım Ahmet Bey diyor, nereli imiş bu çocuk.
Soruyorum:
-"Adanalı'yık Allah'ın adamıyık" diyor. Anne Singapurlu olduğu için çocukların yüzlerine, gözlerine buranın çizgileri yansımış. Buradaki Türk aileler, çocukların kimlikleri üzerinde hassasiyet gösteriyorlar ve Türk Kültür Merkezi, çoğu karma olan ailelerin en büyük yardımcısı.
İftara yeniden gelirsek...
Konuşmalar var.
Bakan Gan Kim Yong konuşuyor.
Singapur ile Türkiye arasındaki çok kültürlü yapının benzerliğine ve oluşan "Harmony"ye vurgu yapıyor.
Bakanın konuşmasında yer alan Yunus'un sözleri ise, salonda sürpriz etkisi yapıyor. Yunus'un çok bildiğimiz sözleri şöyle:
"Gelin tanış olalım. İşi kolay kılalım. Sevelim sevilelim. Dünya kimseye kalmaz."
İlginçtir bu sözler, Aydın Milletvekilimiz Ahmet Ertürk'ün, Türkiye-Singapur ilişkilerinin gelişme seyrine vurgu yapan güzel konuşmasında da yer alıyor. Aynı sözler, Türk Kültür Merkezi'nin duvarına astığı geniş afişte de İngilizce'si ile yer alıyor.
Bu arada, Pasifik'te hizmet koordinasyonu yapan Hüseyin Kara'nın bir konuşması var. İnsanın yaradılış misyonundan yola çıkıyor ve "Sevgisiz olmaz"da noktalanıyor.
Türk Büyükelçiliği aşçısının hazırladığı Türk yemeklerinin ve tatlılarının servis edildiği sofra gelenlere gerçekten deruni bir Türkiye havası yaşatıyor.
Buna, Türkiye'den gelen Mehmet ve Bilal beylerin ud ve kanun ile seslendirdiği klasik Türk müziği parçaları, Aydın Çayır Bey'in "Diş kirası" diyerek armağan ettiği kaligrafik isimler istifi ayrı bir zenginlik katıyor.
İftarda ben de bir konuşma yaptım.
"Dünya Müslümanlar'ı Ramazan'ı yaşıyor" diye başlayan konuşmanın bazı bölümlerini sizlerle paylaşmak istiyorum:
"Bu, İslam'ın çok orijinal bir ibadeti.
Diyebilirim ki, orucun psikolojik donanımına sahip bir insan, İslam'ın inşa etmeyi amaçladığı merhamet, şefkat, sevgi ve diğergamlık taşıyan insan haline gelir.
İslam bilginleri İslam dinini şu cümle ile özetlerler:
'İslam, Allah'ı yüce bilmek ve yaratılan her şeye şefkat duymaktır.'
Evet, yaratılan her şeye şefkat duymak.
Bir karıncanın hukukunu bile gözetmek.
Dünyanın herhangi bir yerinde acı çeken insanın acısını paylaşmak, derdine çare olmak.
Oruç da böyle bir diğergamlığın, paylaşma duygusunun insanlara kazandırılması noktasında eşsiz bir terbiye imkânı.
Milyarlarca dolarlık geliriniz olsa, Yaratan size 'Ona dokunmayın' dediğinde dokunmayacak, gün boyunca aç ve susuz kalacak ve bu imkânlara asla sahip olamayanları hatırlayacaksınız.
İslam 14 asırdan beri inananlarını böyle bir eğitime tabi tutuyor.
Ben bundan, İslam'ın 'Rahmet insanı' doğuyor, diye düşünüyorum."
Toplamı 5-6 dakikayı bulan konuşmamdan bir de şu cümleleri almak isterim:
"Kur'an'da şöyle bir ayet var:
'-Allah insanları darüsselama çağırıyor.'
Darüsselam, 'Barış, güven ve huzur yurdu' demek.
Bundan da şunu anlıyoruz ki 'Müslüman barış insanı' olacak.
Bulunduğu yere barış getirecek, barış yurdunu kuracak.
Savaş ve terörün uzağında olacak.
Asla saldırgan bir savaşın parçası olmayacak. Yürekte barış, dilde barış, evde barış, işyerinde barış, yönetimde barış, sokakta barış.
Evrensel bir barış misyonu taşıyacak Müslüman."
İftar ezanla başladı, Kur'an'la sona erdi.
Buradan, Türk Kültür Merkezi'nin etrafında öbeklenen ve evrensel bir misyonla hizmet üretmeye çalışan genç insanları bir kere daha kutluyorum.
Kaynak: Bugün