Bir süredir köşe yazarları arasında sürdürülen şehirli Müslümanlık tartışmasını ibretle takip ediyorum. Şehirli Müslümanlığın eskiye göre daha katı ve hoşgörüsüz, daha tektip ve muhafazakar olmaya başladığı tezine karşılık bu tür betimlemelerin elitist, Kemalist bir tavır olduğu ekseninde yapılan bir tartışma yürütülüyor.
Öncelikle, yorumları Binnaz Toprak'ın yaptığı araştırmanın tetiklemesi tartışmayı bilimsel bir boyuta çekti. Mademki böyle bir çalışma yapılmış, karşı çıkmanız için sizin de bir sosyolojik çalışma yapmanız gerekir anlamı çıkıyor. Sosyal bilimlerin hangi konuyu, ne kadar açıklayabildiği tartışması bir yana tartışmanın seyri Türk aydınının kendi toplumuyla kurduğu ilişkiyi çözümlememize yarayan malzeme sunuyor.
Türkiye'de Müslümanlık gibi şehirli Müslümanlık meselesi de sosyal araştırma konusu olmaktan çok aydınların bu ülke ve insanıyla kurduğu ilişki biçimiyle alakalıdır. Bu da her şeyden önce bir zihniyet sorununu işaret eder.
Cumhuriyetin gerçekleştirmek istediği modernleşme projesi, bunun şehirlerde ortaya çıkardığı yeni insan tipi, yeni toplumsal ilişkiler gibi çok boyutlu toplum mühendisliği göz ardı edilerek dünkü şehir Müslümanlığı ile bugünkü arasında yapılacak bir kıyaslama yaşanılan süreci anlamlandırmamızı engeller. Üstelik bu toplum mühendisliğinin bastırmak istediği, hayattan silmek istediği bir şehir ve Müslümanlık hayatı, görmezden gelinerek olayın künhüne varma şansınız ne kadar mümkün olabilir?
Burada atlanan en önemli hususlardan biri; şehirli Müslümanlığın yeni icat edildiği, daha önce hiç tecrübe edilmediği ve modernleşme projesiyle birlikte şehirlerin Müslümanlıkla tanışmaya başladığı anlamını içeren yorumların yapılmasıdır. Oysa Cumhuriyet modernleşmesi her şeyden önce şehirli Müslümanlıkla hesaplaşarak işe koyuldu. Şehirli geleneği üreten, yaşatan ve taşıyıcısı durumunda olan gelenek radikal biçimde hayattan silinmeye çalışıldı. Şehirde oluşan kültürü, yaşama biçimini, entelektüel üretimi bir şekilde temsil eden insanların üniversiteden sosyal kurumlara değin her alandan el çektirilmeleri ve sosyal hayattan sürülmeleri aslında bir geleneğin kurutulmasına yönelikti.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN...