Saadet Partisi'ndeki son gelişmeler üzerine doğrudan yazı yazmamayı tercih ettim. Gelinen şu noktada, yani parti yönetiminin mahkeme kararıyla kayyuma teslim edilmesi bir devrin resmen kapandığını göstermektedir. Fiilen mesajını yükseltmiş görüntüsü veren bir siyasi partinin kısır çekişmelerle kendini resmen bitirmesi anlamına geliyor.

Necmettin Erbakan'ın Milli Nizam'la başlattığı siyasi hareketten, resmen olmasa da fiilen taraf olduğu Saadet Partisi'ndeki hesaplaşmaya kadar uzanan macerasına bakıldığında gelinen noktayı nasıl yorumlamalı?

AKP'nin kuruluşuyla birlikte büyük kopuşun yaşandığı çizgi bir şekilde varlığını korumaya çalışıyordu. Hiç olmazsa alternatif bir siyaset anlayışı için söylemsel düzlemde bir duruşu temsil etmeye çalıştı. Kadrolarının önemli kısmını AKP'ye kaptırsa da belli bir çekirdek kesim siyasi geleneği korumak adına adeta kale bekçiliği yaptı. Beklentilerin yoğunlaştığı en önemli hedef olarak Erbakan'ın bir gün tekrar siyasete dönerek hareketin eski gücüne kavuşmasını hayal ederek geçirilen en az on yıllık bir süreç... Kale bekçiliği, işlevi gereği bir inşa sürecinden çok terk edilmişliğe karşı bir dirence, varlık gösterisine işaret eder.

 

 

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ