7 Şubat gecesi, Suriye’nin doğusundaki Deyrizor şehrinde terör örgütü YPG’nin elinde bulunan bir petrol çıkarma sahası, Beşar Esed rejimine bağlı güçlerin ani bir saldırısına uğradı. ABD’nin yoğun hava bombardımanı ve topçu ateşi marifetiyle bu ani baskın püskürtüldü. Gelen ilk haberlere göre üç saat içinde en az 100 rejim askeri öldürüldü.

Müteakip hafta, çatışmaya dair daha fazla bilgi gün yüzüne çıkmaya başladı. Baskını yapan tarafta öldürülenlerin kahir ekseriyeti, Moskova yönetimiyle yakın münasebetleri olan taşeron askeri şirket Wagner Group’un paralı askerleriydi. Rusça yayın bir radyonun aktardığına göre 200 Wagner; yani rejim askeri öldürülmüştü. Diğer bazı Rus kaynaklarında ise zayiatın sadece 20-25 civarında olduğu iddia edildi. Ölen askerleri tanıdığı söylenen bazı eski Wagner askerleri ise zayiatın 80 ile 100 arasında olduğunu öne sürdü. Suriye kaynaklı Çeçence bir ses kaydında ise 170-200 rakamları telaffuz ediliyordu.

Bu son operasyon Rus hükümetini de hazırlıksız yakalamışa benziyordu. Kremlin’den hadiseye dair yayınlanan açıklamalarda evvela kaçamak cevaplar verilirken, 20 şubat tarihli Rusya Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, Rusya kökenli “birkaç düzine” askerin operasyonda öldüğü teyit edildi. Açıklamalar, Moskova’nın da bir kafa karışıklığı yaşadığını gösteriyordu.

Wagner Group, son beş yıl içinde Rusya’nın en büyük askeri taşeron şirketi haline geldi. Suriye ve Ukrayna’daki savaşlarda kilit roller oynadı. Deyrizor’daki çatışmaya dair yaşanan şaşkınlık, Kremlin yönetiminin de beklemediği bir fiyaskoya işaret ediyordu. Esed rejimini ne ölçüde dizginleyebildiği zaten tartışılmaya başlamışken, öyle görünüyor ki Rusya şimdi bir de kendi taşeron askerlerini bile kontrol etmekte güçlük çekiyor.

Peki Kremlin’in bilgisi dahilinde olmayan 7 Şubat saldırısı neden ve nasıl oldu? Rusya’da yayınlanan günlük gazete Kommersant’ta çıkan bir habere göre bu saldırı, bölgedeki Beşar Esed yanlısı önde gelen iş adamlarının ABD destekli Kürtlerin elindeki doğalgaz ve petrol sahalarını zapt etmek maksadıyla çevirdikleri bir işti. Amerikan hava desteği gelmeden YPG ve diğer Kürt unsurları vurup petrol ve doğalgaz kuyularının ele geçirilmesi hedeflenmişti belli ki.

İlk bakışta, emsali görülmemiş bir hadise gibi gözüküyor. Zira, Rusya’nın Suriye’deki savaşa fiilen dahil olduğu eylül 2015 tarihinden beri Wagner Group’un Kremlin’in emri veya müsaadesi olmaksızın, kendi iradesiyle hareket ettiği vaki değildi.

Geçen hafta Washington Post’ta yayınlanan bir habere göre ise saldırı emri büyük yerden gelmişti: Yevgeny Prigozhin. Vladimir Putin’in yakın çevresinden biri olmakla kalmayıp Wagner Group’la da içli dışlı olan ve kuzeydoğu Suriye’de yatırımları olan bir isim. Prigozhin aynı zamanda, geçtiğimiz aylarda Suriye devletine ait Suriye Petrol Şirketi (GPC) ile ülkedeki petrol ve doğalgaz üretim haklarının yüzde 25’ini elde etmek üzere bir kontrat imzalayan Evro Polis şirketinin de sahibi. Prigozhin belli ki Esed rejimi için “güzel bir sürpriz” planlamıştı. Ve bunu yaparken de Şam yönetiminden ilave bir ödül kopartmakla kalmayıp Kremlin’le de en azından zımnen anlaşmıştı: Washington Post’un mezkur haberine göre Prigozhin, 7 Şubat çatışmasının öncesi ve sonrasında Vladimir Putin’in özel kalemi Anton Vaino ile temas halindeydi.

Bu gerçeğin ortaya çıkması daha çok soruyu birbirinde getirdi. En mühim soru, saldırıyı Rus hükümeti onayladı mı veya Prigozhin ve rejim güçleri bölgede Amerikan varlığından haberdar mıydı? En makul cevap Kremlin’in, Wagner Group ve Prigozhin’in Esed rejiminin ısrarı üzerine Kürtlere bir mesaj vermeyi planladığından haberi olduğu ancak Amerikan kuvvetlerinin müdahalesini hesaba katmadıkları şeklinde. 

7 Şubat saldırısı, Wagner Group’un Rus dış politikasında ne denli etkin bir rol oynadığını da gözler önüne sermiş oldu. Kariyerine “Slav Birlikleri” (Slavonic Corps) ismiyle başladıktan kısa bir müddet sonra grup iddiaya göre şubat 2014’te Kırım ilhakında da yer aldı. Hakeza Wagner’in paralı neferleri, Rusya’nın 2014 yılında Ukrayna’nın doğusunda icra ettiği askeri operasyonlarda yoğun bir varlık gösterdiler. Rusya’da özel askeri şirketler illegal olsa da Moskova yönetimi gruba Suriye’de birtakım işler ihale etmekten geri durmadı. Şirket, bilhassa Suriye’nin iç ve doğu kesimlerinde oldukça faal. Mesela, Mart 2016’da Palmira’nın geri alınması yahut 2017 sonlarında Deyrizor’a düzenlenen harekatta aktif rol aldılar.

Tahminler, Wagner şirketinin Suriye’de en iyi ihtimalle 2 bin beş yüz civarında personeli olduğu yönünde. Kıyaslama açısından, Rusya’nın 2016 Eylülü itibariyle Suriye’de 5 binden az askeri personeli olduğu tahmin ediliyordu. Paralı askerler Suriye’de nispeten daha sönük bir piyade rolü oynadılar. Ancak arazi keşif ve hava saldırıları için yer işaretleme gibi işlerin yanında, cephede ön saflarda da kullanılıyorlar. Böyle bir taşeronu sahada kullanmanın faydası ortada: bu sayede Rusya, ordusunun zayiat riskini azaltıyor. Bu durum bilhassa şiddetli çatışmaların yaşandığı zamanlarda fazlasıyla rahatlatıcı. Mesela yalnızca Eylül 2017’de Wagner Group, 54 askerini kaybetti.

Diğer taraftan, şirketin hizmeti devletin en üst katında ödüllendirildi: Kremlin Sarayı’nda Aralık 2016’da düzenlenen bir resepsiyonda Wagner’in başındaki isim Dmitry Utkin’e Vladimir Putin tarafından bir madalya takdim edildi.

Savaşta verilecek zayiatın getireceği politik riskleri elimine etmesi yönüyle Wagner şirketi kritik bir oynasa da sahadaki tehditlerin hepsiyle tek başına başa çıkması imkansız. 100 zayiat verilen bir çatışmayı sosyal medya çağında gizlemek artık imkansız. Üstelik gazeteciler, ölenlerin aileleriyle irtibata geçti bile. Mart ortasında yapılması planlanan seçim öncesi iç siyasetteki imajının zarar görmesi Putin’in hiç istemeyeceği bir şey.

Rus iç siyaseti bir tarafa, 7 Şubat çatışmasının Suriye iç savaşına yapması muhtemel etkiler çok daha kötü olacak. Moskova yönetimi halihazırda Suriye’deki krizi yönetmekte fazlasıyla zorlanıyor. Son 7 Şubat fiyaskosuyla beraber, Rusya’nın Suriye’de “istikrarı tesis eden” imajı zarar görüp ülke dahilindeki mevcudiyetinin meşruiyeti sorgulanır hale gelecek. Hele ki Wagner gibi piyonlara söz geçiremeyişinin ortaya çıkması, Rusya’nın Suriye’deki gücüne de hepten şüphe düşürecektir.

Wagner’e gelince, atacakları adımlar şimdilik belirsiz. Şüphesiz Moskova, şirketi dizginlemeye çalışacak. Bir ihtimal, Wagner unsurlarının halihazırda Esed rejiminin ağır bombardıman altında tuttuğu Şam’ın banliyölerine kaydırılması. Wagner askerlerinin, rejim güçleriyle Özgür Suriye Ordusu başta olmak üzere muhalif gruplar arasında şiddetli çatışmaların sürdüğü İdlip’te konuşlandırılması da bir diğer ihtimal. Putin ise sadece iki ay önce zaferini ilan ettiği Suriye’de, taşeron unsurların faydaları yanında beklenmeyen zararları da olabildiğini kötü şekilde tecrübe etmiş oldu.

Kaynak:  Foreign Affairs

Dünya Bülteni için çeviren: Mustafa Doğan