Suriye'nin düşürdüğü F4-RF uçağımız ile ilgili olarak pek çok yeni konu gündeme gelmiş bulunuyor.

Suriye'nin hava savunma sistemi, bunun ne kadar etkili, ne kadar güçlü ya da tersi olup olmadığı bugün tartışılıyor. Bu konu şüphesiz muhtemel bir hava harekâtı bakımından Türkiye için artık hayati bir konu haline de gelmiş bulunuyor.

Suriye özellikle İsrail'e karşı koyabilmek amacıyla yıllardır etkili ve güçlü bir hava sistemi oluşturmayı, bununla caydırıcılık sağlamayı hedefliyor. Bu yüzden de hava savunma sistemine çok para harcıyor, bunu güçlü, etkin kılmaya çalışıyor. Bu sistem bugün ordudan ve hava kuvvetlerinden bağımsız bir sistem olarak görev yapıyor. Sistem 25 tugay halinde 40 bin askere sahip bulunuyor. Çeşitli tiplerde 130 kadar hava savunma bataryasına sahip bulunuyor. Ayrıca 23 mm'den 100 mm kalibrelere sahip 4.000 civarında çeşitli modellerde uçaksavar topları da var.

Bunlar yine çeşitli tip çok sayıda erken uyarı radarları ile de bağlantılı ve destekli olarak faal durumdalar. Hem bataryaların hem uçaksavar toplarının hem de radarların neredeyse tamamının Rus yapımı olduğu da bilinen bir gerçek. Buna ilaveten Rusya'nın son yıllarda Suriye'ye çeşitli modellerde hava savunma füze sistemleri de sağladığı biliniyor. Bu sistemlerin arasında Pantsir-S1 ya da Panzir (mermi) denen kısa menzilli, hareketli sistemler öne çıkmış görünüyor. Pantsir'lerde ateş donanımı olarak iki 30 mm'lik uçaksavar silahı ve 12 adet yerden-havaya hızlı füzeler var. Bunlar aynı anda iki farklı hedefi hedef alabiliyorlar. Bu hedefler de uçaklardan helikopterlere, normal balistik füzelerden seyir füzelerine, hassas güdümlü bombalardan pilotsuz uçaklara kadar geniş bir yelpazeyi kapsayabiliyor.

Suriye, zikrettiğim bu sistemlere ilaveten Rusya'dan bu ülkenin artık çok ün yapmış S-300 hava savunma sistemlerini de çoktandır satın almak istiyor. Rusya'nın son döneme kadar olumlu baktığı bu konu Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in son İsrail ziyaretinden sonra Rusya'nın bundan vazgeçmesiyle rafa kalkmış bulunuyor. Bunun da İsrail'in talebi ya da ricası ile olduğu söyleniyor. Nitekim, İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, Rusya'nın bu kararını İsrail'in etkisi sonucu almış olabileceğini geçenlerde ifade etmiş bulunuyor. Rusya bu kararıyla son tahlilde şüphesiz İsrail'in yanında olacağını, olduğunu açıkça ortaya koymuş oluyor. Belki başka askerî ya da stratejik konularda da İsrail'e yardım ediyor. Bunlar neler, bilinmez; bunları öğrenmek de istihbarat kurumlarının görevi elbette.

Rusya, söz vermesine, anlaşma yapmasına rağmen muhtemelen başta İsrail sonra da Amerika'nın baskıları ve talepleri sonucu BM müeyyidelerini gerekçe göstererek aynı tip S-300 sistemlerini İran'a satmaktan da iki yıl kadar önce sürpriz bir şekilde vazgeçmişti. İran buna itiraz etmiş; ama sonuç alamamış, konuyu Cenevre'deki tahkim mahkemesine götüreceğini açıklamıştı. Sonra da Rusya, İran'dan bu satış için aldığı parayı geri ödemeyi kabul etmişti.

Rusya, hem Suriye hem de İran bakımından çok önemli olan hava savunma konularında bu konudaki üstün sistemleri sayesinde işte böyle önemli bir rol oynuyor. Hepimizi derinden yaralayan, üzen düşürülen F4-RF uçağımızla ilgili gelişmelerde de muhtemelen bugün mahiyetini bilmediğimiz bir rol de oynamış olabilir. Belki bu konuda özel bilgiler de elinde var.

Nitekim, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, birkaç gün önce düşürülen uçağımız ile ilgili objektif bilgi ve verilere sahip, bunları paylaşmaya hazır olduklarını açıklamış bulunuyor. Bunlar da muhtemelen Suriye'de faal Rus radarları; Tartus'taki uyarı sistemleri ya da diğer sistemlerden elde edilmiş bilgi ve veriler olsa gerek. Bunlar başka kaynaklardan da elde edilmiş olabilirler, kim bilir. Lavrov, kendisinden emin konuştuğuna göre bunların sağlam veri ve bilgiler olması gerekiyor; aksi halde Lavrov böyle net ve kesin konuşmazdı. Bu da uçağımızla ilgili gelişmelerde Rusya'nın da bir şekilde rol oynayacağını ister istemez gösteriyor. Bu bakımdan Rusya ile bir şekilde muhatap olacağız. Biz 'cephe genişletmeyeceğiz' diyoruz; ama cephe de kendiliğinden genişliyor. Yarın bu cepheye ister istemez İran da dâhil olacak. Buna hiç şüphe yok. Bunları da görmezden gelmeye çalışmak olmaz. Bu sizi hiçbir yere götürmez. Gerçekler, görülmeyi ve bunlara göre hareket etmeyi zorunlu kılarlar, siz isteseniz de istemeseniz de.

Son gelişmelere kadar gündemde olmayan Rusya'nın Suriye bağlantısının mahiyeti ve oynadığı önemli siyasi ve askerî rolü artık ortaya açıkça çıkmış bulunuyor. Bu elbette bizi hiç şaşırtmadı; zira biz bu konuları fırsat buldukça bu köşede yazıp duruyoruz zaten...

Kaynak: Zaman