Putin'in Rusya'ya getirdiğini söylediği istikrar, gardiyanların mahkûmların payına düşen tayınları almasını sağladığı, itaatkârları ödüllendirip düzeni korumak için potansiyel çıban başlarını önceden cezalandırdığı bir gulagın istikrarı. Baskı iki yıldır Soğuk Savaş'ı aratmıyor
Vladimir Putin Rusya devlet başkanıyken kaydettiği en büyük başarılarından birinin istikrar olduğunu söyleyerek övünüyor. Fakat Rusya'da istikrar görünüşten ibaret, muazzam petrol geliriyle ve hükümet kontrolündeki kitle medyasının yoğun propagandasıyla destekleniyor. Bu maskaralığın ardında yolsuzlukların yükselişi, büyük bölümü yoksullukla cebelleşen bir nüfus ve hikmetinden sual olunamayan bürokratik ve ülke içi bir istihbarat aygıtı duruyor.
Ruslar başka yönetim bilmiyor
Putin'in istikrarı, gardiyanların bütün mahkumların payına düşen tayınları almasını sağladığı, en itaatkâr olanları ödüllendirdiği ve düzeni korumak adına potansiyel çıban başlarını önceden cezalandırdığı bir gulagın (çalışma kampı) istikrarıdır. Bugünkü Rusya'yla Sovyet gulagı arasındaki fark, Rusların büyük çoğunluğunun başka tür bir yönetimi hiçbir zaman bilmemesi, bu yüzden de hapsedildiklerini fark etmemeleridir.
Siz bunları okurken ben Rusya'da bir cezaevindeyim. Devlet baskısına karşı şiddetsiz direnişi savunan gençlik hareketi Oborona'nın (Müdafaa) liderlerinden biriyim. Bu ay tutuklanmamdan önce (sokakta yürürken alınıp sivil itaatsizlikle suçlandım), hükümetle son karşılaşmam aralıkta, FSB (KGB'nin devamı sayılan Federal Güvenlik Dairesi) yetkilileri beni zorla askere aldığında gerçekleşti. Oborama'da yürüttüğüm faaliyetler uzun zamandır hükümetle sorunlar yaşamama neden oluyordu. 23 yaşındayken en az 10 kere tutuklandım, iki kez kısa süreli hapis yattım ve çalıştığım bir işten FSB'nin isteğiyle atıldım. Hükümet uzun zaman beni hapse atmak için hiçbir sebep bulamadı, oysa benden tümüyle kurtulmak istiyorlardı.
Geçen yılın sonlarında istihbarat birimleri farklı bir yol izledi. 20 Aralık'ta bir kez daha gözaltına alındım. Sağlık sorunlarına ve öğrenci olmama rağmen (ki her iki nedenle de zorunlu askerlikten muaf tutulmamı gerektiriyordu), askerlik hizmetini yapmak üzere kışlaya gönderildim. FSB yetkilileri Moskova'nın 250 kilometre uzağındaki bir ormanda bulunan askeri birliğe kadar bana eşlik etti ve bana bir yıl boyu askerlik yapmam gerektiği söylendi.
Birliğe yolculuğum sadece birkaç saat sürdü, fakat oradan çıkmam için 2.5 ay geçmesi gerekti. Nihayet 4 Mart'ta, devlet başkanlığı 'seçiminin' düzenlendiği tarihten iki gün sonra bırakıldım. Askeri yetkililer yasadışı olarak askere alındığımı kabul etti, fakat kimse benden özür dilemedi. Bırakılmamdan kısa süre sonra polis Oborona'nın Moskova'daki merkezini bastı. 10 arkadaşımla birlikte gözaltına alındım ve tehdit edildim; bazılarımız polis tarafından dövüldü, bildirilerimiz, belgelerimiz ve bir bilgisayarımız alınıp götürüldü.
Ben Rusya'da baskıyla yüz yüze olan birçok siyasi eylemciden sadece birisiyim. Diğerleri arasında Yabloko partisinin St. Petersburg'daki önde gelen lideri Maxim Reznik var. Üç polis görevlisini dövmek gibi uydurma bir suçlamayla gözaltına alındı ve mahkemeye çıkarılmadan içeride tutuldu. Şükür ki Reznik hâlâ hayatta. Aralıkta Öteki Rusya koalisyonunun bir üyesi olan Yuri Çervoçkin onun kadar şanslı değildi, dövülerek öldürüldü; katillerinin özel bir polis biriminin üyeleri olduğu sanılıyor.
Son iki yıldır Rusya'daki baskının boyutu, Soğuk Savaş'ın en kötü yıllarını aratmayan bir düzeye varmış durumda. Rejimin engellemeleri ve önceki muhalefet liderlerinin yaptığı hatalar bizi geleneksel siyasi partilerin ülkedeki bütün nüfuzlarını yitirdiği bir noktaya getirdi. Demokrasi yanlılarının seçim yoluyla nasıl iktidara gelebileceğine dair eski yanılsamalar aralıktaki parlamento 'seçimlerinin' sonuçlarıyla yok olup gitti. Eski partilerin Rusya'ya dönebilmesi artık mümkün görünmüyor.
Geçenlerde yemin ederek devlet başkanlığı görevine başlayan Dimitri Medvedev Putin'in eski bir dostu ve sistemin bir parçası. Medvedev'in daha özgür bir gelecek sağlayacağı yönündeki umutların hiçbir karşılığı yok. Rusya'yı liberalleştirme niyetiyle uzaktan yakından alakası olmayan Medvedev böyle bir teşebbüsün neye yol açacağını gayet iyi biliyor: Böyle bir adım Rusya'daki iktidarın çürümüş zirvelerinde oturanlar için ölümcül bir tehdit anlamına gelen bir kontrol kaybı anlamına gelir sadece.
Şiddetsiz direniş son seçenek
Bugün Rusya'daki siyasi rejimi değiştirmenin yegâne gerçek yolu tabandan gelen basınçtır. Mahatma Gandi'yle Martin Luther King örneğine dayalı şiddetsiz direniş, demokrasi yanlılarının cephaneliğindeki son mümkün seçenektir. Öteki Rusya koalisyonu üyeleri gibi en açık fikirli bazı siyasetçiler için bile bu seçenek çoktandır açıkça kendini belli eder hale geldi.
Başarılı olmak için ilkin hatalarımızı analiz etmeli, bir arada daha etkin çalışmayı öğrenmeli ve toplum üzerindeki ölü toprağını kaldırmalıyız. Bunun için Oborona gibi gruplara, iktidarı değil ülkelerini değiştirmeyi arzulayan samimi genç insanların birlik olmasına ihtiyacımız var. Modern Rus gulagında bir isyan planlayanların görevi, yeni gardiyanlar haline gelmek değildir.
Kaynak: Radikal