Hiçbir ülkenin Avrupa'nın boynuna enerji tasması geçirmesine izin verilemez. Bugünkü AB zirvesinde, Rusya'ya bağımlılığı azaltmak amacıyla Hazar Denizi'nden enerji tedarik etmemize imkân tanıyacak projeye mali desteğin artırılması için Avrupalı liderlere baskı yapacağım
20 yıl önce Berlin Duvarı yıkıldığında insanlar Batı'yla Doğu arasındaki husumetin sona
ereceğini ve ortak değerler temelinde yeni bir düzen kurulacağını sanmıştı. Bunun bir parçası mahiyetinde 10 Doğu Avrupa ülkesi NATO'ya katıldı, Avrupa'yla işbirliğini yoğunlaştırdı ve onları başkaları takip etmek istedi. Fakat Rusya'nın Gürcistan'a yönelik düşmanca eylemi bu yeni gerçeklikle uzlaşmadığını gösteriyor.
Rusların saldırganlığı bizim için iki soruyu gündeme getiriyor: Şu an Gürcistan'ı istikrara kavuşturmanın en iyi yolu nedir ve Rusya'ya tek taraflı yaklaşımın tehlikeli ve kabul edilmez olduğu nasıl açıkça anlatılır? Gürcistan'daki savaş ciddi bir uzun vadeli meseleyi de içeriyor: Ortak güvenliğimizi ve ortak değerlerimizi koruyacak kurallara dayalı uluslararası bir sistemi en iyi nasıl yaratabiliriz?
Rusya kararlı bir tepki alacak
Yarın (bugün) Brüksel'de düzenlenecek Avrupa zirvesinde ilk önce evsiz kalan 100 bin Gürcü sivilin acısını hafifletmek için omuz omuza vereceğiz. Britanya 2 milyon dolar vereceğini açıkladı bile ve ortaklarımızdan Gürcistan'ın acil ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayıp uzun vadeli yeniden inşa ve kalkınma ihtiyaçlarına da eğilmelerini isteyeceğim. Ateşkes ihlallerini daha iyi belirlemek için barış gözlemcileri konuşlandıracağız, insani ve siyasi çabaları yürütmesi için üst düzey bir yetkili atayacağız ve Gürcistan'a gönderilen bir NATO ekibiyle NATO Gürcistan Komisyonu'na destek vereceğiz.
Gürcistan çatışmanın sonuçlarını hâlâ hissediyor. Zirvenin Rusya'ya eylemlerinin gerçek sonuçları olacağını göstermesi de önemli. Kimse yeni bir Soğuk Savaş veya Rusya'nın kuşatılmasını istemiyor. Fakat dün Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev'le konuştuğumda, ona Avrupa'dan kararlı bir tepki beklemesini söyledim. Britanya Dışişleri Bakanı David Miliband'ın da dediği gibi, Rusya Gürcistan'ın toprak bütünlüğüne tamamen
riayet etmedikçe ve önceki mevzilerine çekilmedikçe 'hiçbir şey olmamış gibi' devam etmek mümkün değil.
Rusya, ticaret hacminin dört katına çıkmasıyla beraber, önemli bir ekonomik güç olarak karşımıza çıktı. Bunu, ticareti ve yatırımı hem mümkün hem kârlı kılan, uluslararası ilişkilere daha fazla istikrar getirenz anlaşmalara dayalı istikrarlı bir küresel düzenin nimetlerinden faydalanarak yapıyor. Aynı şekilde, Rusya Çeçenya veya Dağıstan'daki ayrılıkçı hareketlerle savaşırken, başkalarından toprak bütünlüğüne saygı duymasını ve bağımsızlık ilanlarını tanımamasını bekliyor.
Bu yüzden Rusya'nın Güney Osetya gibi bir meselede bir şikâyeti olduğunda, tek taraflı değil, rızaya dayanarak çok taraflı hareket etmeli. Rusya'nın uluslararası toplumun önde gelen ve saygı duyulan bir üyesi olarak sorumluluklarıyla ilgili bir tercihle karşı karşıya olduğuna inanıyorum. Rusya'ya mesajım basit: Eğer G-8, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma
Örgütü (OECD) ve Devlet Ticaret Örgütü gibi üst düzey örgütlerin masasına buyur edilmek istiyorsan, hakların sorumluluklarla birlikte var olduğunu kabul etmelisin. Rusya'nın G-8 ve diğer örgütlerde iyi bir ortak olmasını istiyoruz, fakat tabii kuralları elle seçemez ve tercih edemez.
İşte bu yüzden yarın Rusya'nın Gürcistan'ın toprak bütünlüğünü ve bu ihtilaflar için hazırlanmış uluslararası mekanizmaları kabul etmesi ve birliklerini önceki mevzilerine çekmesi gerektiğini savunacağım. Rusya'nın atacağı adımların ışığında AB de Moskova'yla ilişkilerimizi tepeden tırnağa gözden geçirmeli. Transatlantik ilişkiyi güçlendirmeye devam etmeli ve belki de G-7 olarak daha sık toplanmalıyız. Ayrıca NATO'nun tepkisinin ne
olması gerektiğine de kafa yoruyoruz. İttifakın Rusya'yla ilişkisini değerlendirmeli ve Gürcistan'la Rusya'nın saldırganlığıyla karşı karşıya gelebilecek diğer ülkelere desteği artırmalıyız.
Nükleer reaktörleri yeniliyoruz
Hiçbir ülkenin Avrupa'nın boynuna bir enerji tasması geçirmesine izin verilemez ve ağustosta yaşanan olaylar enerji kaynağımızı çeşitlendirmenin hayati önemini gösterdi. Son 10 yılda dünya petrol fiyatlarındaki 10 kat artış, alternatif aramanın da ekonomik bir zaruret olduğunu ortaya koydu. Şu an yüzde 80 oranında kendi kendine yeten Britanya, 2020'ye gelindiğinde doğalgazının neredeyse üçte ikisini, petrolününse yarısından fazlasını ithal etmeye mecbur kalacak -üstelik tam da piyasaların daha kırılgan olduğu ve daha az doğal kaynak için daha fazla insanın rekabet ettiği bir dönemde. Ve Rusya gibi, enerji kaynaklarını siyasi araç olarak kullanmaya gün geçtikçe daha fazla başvuran ülkeler varken, bu değişimin güvenlikle ilgili sonuçlarının olacağı da ortada.
Acilen harekete geçmedikçe, daha az istikrarlı veya güvenilir ortaklara enerji bağımlılığına doğru uyurgezerler misali yürüme riskine giriyoruz. Bu yüzden biz Britanya'dakiler 2050'ye dek CO2 salınımlarını yüzde 60 oranında azaltma kararlılığımızı yasallaştırıyoruz, eskiyen nükleer enerji reaktörlerimizi yenilemeye, evlerimizin ve işyerlerimizin ihtiyaçlarını karşılamak için daha yeşil enerji kaynaklarını teşvik etmeye ve seyahat tarzımızı değiştirmeye çalışıyoruz. Avrupa'nın bu yönde harekete geçmesi gerekiyor. Yarınki zirve Avrupa'nın enerji gündemine aciliyet kazandırmalı. Diğer doğalgaz ve petrol üreticileriyle daha çabuk ilişki kurmalıyız. Verdiğimiz tepki, doğalgaz ve elektrik alanında tek pazarın yanı sıra, enerji kaynaklarımızı garantiye alacak ortak savunmanın tamamlanması çabalarının iki katına çıkarılmasını da içermeli.
Ortak pazarlık yapalım
Rusya'ya bağımlılığımızı azaltmak amacıyla, Hazar Denizi'nden enerji tedarik etmemize imkân tanıyacak bir projeye mali desteğin artırılması konusunda da Avrupalı liderlere baskı yapacağım. Avrupalı ortaklarımızı Rusya'yla ayrı ayrı enerji anlaşmaları yapmak yerine, ortak pazarlık gücümüzü kullanmaya teşvik edeceğim. Ve çevresel gereklilikler aciliyet taşıdığından dolayı, bu yıl sonuna dek 2020 iklim ve enerji paketini hayata geçirmek zorundayız.
10 yıldan fazla bir süre önce Alexander Soljenitsin (ülkesinin tarihindeki bu son sahneden sadece günler önce öldü) şöyle yazmıştı: "Yakın dönemde tarihin sonunun mutlu mesut geldiğini, demokrasinin zaferiyle kuşlar gibi uçtuğumuzu anlatan saftirik bir masalla eğlendirildik; nihai küresel düzen kurulmuştu sözüm ona. Fakat hepimiz çok farklı bir şeyin gelmekte olduğunu görüyoruz ve seziyoruz; yeni ve belki de son derece amansız bir şey bu. Hayır, huzur gezegenimize gelmiş falan değil ve o kadar da kolay gelmeyecek." Son günlerde yaşananlar, ünlü yazarın bazı öngörülerinin gerçekleştiğini gösteriyor.
İşte bu yüzden değişen küresel düzen, geçen asrın ortasında tasarlanmış kurumlarla yönetilemez. Etkin bir uluslararası kurallar sistemi yaratmak için daha yapmamız gereken çok şey olduğunu biliyoruz artık. Küresel yönetimi, karşılıklı bağımlılığa dayanan dünyamızın sorunlarına (iklim değişikliği, enerji güvenliği, yoksulluk, göç) cevap verecek şekilde güçlendirmeliyiz. Ve bunu yaparken, hem hayati çıkarlarımızı hem de temel değerlerimizi savunmalıyız.
Kaynak: Radikal