Amerikalı Müslümanlar'ın imajı ciddi şekilde tahrip edilmiş halde. Ocak ayında açıklanan kamuoyu araştırmasına göre Amerikalılar'ın hemen hemen yarısı Amerikalı Müslümanlar hakkında olumsuz görüşlere sahip. 
 
Söz konusu araştırmaya göre aynı Amerikalılar Müslümanlara karşı kişisel önyargı güdüyorlar.

Ortaya çıkan bu rakamların, özellikle de anketlere katılan Amerikalılar'ın üçte ikisinin İslam hakkında çok az şey bildiğini itiraf etmelerini göz önünde bulundurursak, sorunlu olduğunu anlarız.

Neden birçok Amerikalı İslam'a ve hakkında çok az şey bildikleri Müslümanlar'a kuşkulu yaklaşıyorlar?

İnsanların eğilimi, anlamadıkları şeylerden korkmak yönündedir. Amerikalılar'ın geneli Hristiyan bir toplumda yetişmişlerdir. Aynı fikirde olmasalar da, Hristiyanlık hakkında bilgi sahibi oldukları için bu din tarafından tehdit edildiklerini düşünmezler.

İslam, Amerika'da hala bir grup azınlığın dini olduğu için ve kamuoyuna olumlu bir şekilde sunulmadığı için, Amerikalılar İslam'a yönelik ciddi kuşkular geliştirmişlerdir.

İslam, medyanın genel algıyı dönüştürüp yenilemesini hak ediyor. ABD, nüfusun çoğunluğunun Müslüman olduğu iki farklı savaş alanında batağa saplanmışken, ABD-İslam ilişkilerinin geleceği tehlikede.

Kendilerini "Müslüman" olarak ifşa eden bir grup radikalin davranışı ise kamuoyunun olası bir olumlu algısına yardımcı olmuyor. Ne zaman bir intihar eylemcisi hastane bombalasa ya da bir din adamı Mickey Mouse aleyhine fetva verse ya da İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad Yahudi Soykırımı'nı ve 11 Eylül saldırılarını yadsısa, yeni bir Amerikalı daha İslam'dan yaka silkiyor.

İslamiyete aşinalığı olan insanlar, bu tür eylemlerin İslamiyeti temsil etmediğinin ve İslamiyete mal edilemeyeceğinin bilincindeler. ABD'nin arta kalan nüfusu ise bu bilinçten uzak.

Herhangi bir radikal Müslümanın eylemlerini, sanki İslam'ın gerçek bir temsilcisi gibi haberlere taşımak; bir skandala adı karışan herhangi bir rahibin eksiksiz bir şekilde Katolikliği temsil ettiğini ima etmek gibi bir şey olacaktır.

Reytingleri istismar eden ideologların davranışı ya da İslam'a karşı yangına körükle gitmek de ABD kamuoyu algısını değiştirmeye yardımcı olmamaktadır.

Ne zaman Pat Robertson Müslümanlara "faşist" dese, ya da Ann Coulter İslam'ı "araba yakma mezhebi" olarak tanımlasa, reytingler artabilir; ancak bu esasen İslam'ın ve Müslümanlar'ın Amerika algısına zarar vermektedir.

Bununla birlikte 24 saat boyunca haber akışını dikkatle izleyen medya analistlerinin davranışları da önemlidir. Ne zaman CNN "Cihat Jane " hakkında bir program yayınlasa ya da Fox Haber Kanalı kültürel bağlamı açıklayabilecek bir uzman görüşe yer vermeden, Suudi kadınlarının araba kullanma izinlerinin olmadığından şikayet etse, yeni bir Amerikalı daha İslam'dan ve Müslümanlar'dan yaka silkiyor.

Tekrar tekrar bu döngü yineleniyor: Aşırı radikal biri İslam adına vahşet saçtığında; gayri müslim bir ideolog böyle bir eylemi İslam'ın temsili olarak tipleştiriyor; ve medya analistleri de bu klişeyi sağlamlaştırıyor.

İslam'a ve Müslümanlar'a yönelik yanlış algıların ortadan kalkması için bu kısır döngü sonlandırılmalı. Elbette, buna yönelik ilk adım Müslüman toplumları ve bu toplumlardaki radikalleri eğitmek olmalıdır; ancak ABD'de de eğitim kaçınılmaz.

Amerikalılar, dünya nüfusunun beşte birini oluşturan İslam ve müslümanlar hakkında daha kesin ve doğru şeyler duymayı hak ediyorlar.

Binlerce Amerikalı Müslüman Irak ve Afganistan'da Amerika'yı savunmak için cesurca savaşıyorlar.

Batı dünyası (hatta Vatikan) İslami bankacılık hizmetlerinin ahlaki değerlerini övüyor. İslam zengin bir edebi ve sanatsal geleneğe sahip. Örneğin, Amerikalı Müslümanlar caz(Yusuf Lateef), foto haberciliği (Adrees Latif) ve minyatür sanatı (Saira Wasim) gibi birçok farklı sanat dalında kayde değer katkılarda bulundular.

İslam her zaman ılımlı ve heyecan verici azınlıklara kucak açmıştır. Örneğin, Ahmediyye Müslüman Cemaati - dinamik, hızla gelişen uluslararası bir İslami akım- ABD'nin ilk Müslüman kuruluşudur (1920'de kurulmuştur) ve şiddet içeren "cihatın" büyük bir günah olduğunu yüksek sesle duyurmuştur.

Amerikalı müslümanlar her inanç ve gelenekten gelen insanlarla yerel cemaatleri güçlendirmek için düzenli olarak biraraya gelmektedir. Burada, Los Angeles'da Güney Kaliforniya Üniversitesi'nde Müslüman- Yahudi Beraberliği Merkezi (Center for Muslim-Jewish Engagement, the University of Southern California) karşılıklı anlayışı geliştirmek için en ön safta yer almaktadır.

Yine de tüm bu girişimler olumsuz manşetler ve başlıklar dalgasında unutulup gitmiştir.

Aşırıyı seven karakterler İslamı genel hatlarıyla karikaturize etmişlerdir ve dahası medyanın büyük bir bölümü buna izin vermiştir. Bu değiştirilmeli.
 
Bundan kimler sorumlu? Haber medyasının birincil sorumluluğu var. Medyanın temel amacı vatandaşlara salahiyet tanımak ve demokrasiyi ilgilendiren kararlardan haberdar olmalarını sağlamak değil midir?

Sansasyon yaratan hatta yanlış nitelemelere yol açan olayların vatandaşların birbirine karşı tavırları üstünde son derece büyük etkisi vardır; bu olaylar ABD politikalarını da belirlemektedir.

Genel bağlamı bir kenara bırakmakla, haber medyası, iyice düşünülmemiş mevzuata yardımcı olacak ya da halkın huzurunu Amerikalı Müslümanlar aleyhine bozacak derecede kamuoyunun öfkesini eninde sonunda tahrik edecektir.

Kesin olan şu ki Amerika'da gazetecilik zor zamanlardan geçiyor. İnternet ve 24 saat kesintisiz habercilik çağında, gazeteler ve televizyon kanalları izleyicilerin ilgisini olabildiğince çekmek ve ayakta kalmak için birbirleriyle mücadele ediyorlar. Ancak bu güvenilir haberciliğin zedelenmek zorunda olması anlamına gelmemelidir.

Çözüm gayet basit: Haber medyası İslam ile ilgili yayınlar yapacağı zaman İslamiyetin çok sesliliğini ve farklı akımlarını bağlam içinde anlatabilmeye yardımcı olabilecek Amerikalı Müslümanlar'ın yorumlarından yararlanmak için ortak çaba harcamalıdır. Bu sayede, Amerikalılar birçok Amerikalı Müslümanın Amerika'ya karşı "cihad" haberlerini duyduklarında her defasında nasıl da kendileri gibi korktuklarını anlayacaktır.

Çok sayıda Amerikalı Müslüman gazeteci ve yorumcu var ve bu insanlar haberlerin doğru bir bakış açısından sunulmasına yardımcı olmaya istekliler. Amerikalı Müslümanların imajını tamir etmek, yanlış algılama sorununu çözmek ve kendisini yabancı hissedenleri rahat hissettirmek için medya çok çalışmalıdır. 23 Mart, 2010, The Christian Science Monitor

"Amjad Mahmud Han, Harvard İnsan Hakları Dergisi'nin eski baş editörüdür ve Los Angeles'da yaşayan Amerikalı Müslüman bir avukattır.
 

Kaynak: Zaman