Mavi Marmara insani yardım gemisine karşı yapılan kanlı ve menfur İsrail komando operasyonunun İsrail'in Gazze'ye yaklaşık 3 yıldır uyguladığı ambargo ve abluka statükosunu sarstığı ve bazı değişikliklere şimdiden yol açtığı aşikar.
Bunlardan en önemlisi, Mısır'ın Gazze-Refah sınır kapısını açması elbette. Haberlere göre, Mısır, bu kapıyı 3 gün süreli olarak sabah 7-akşam 19.00 saatleri arasında açık tutacak ve bunu İsrail ile koordinasyon halinde gerçekleştirecek. (Ki açışa İsrail'in itiraz etmediği anlaşılıyor; belki etti de Mısır bunu dinlemedi, burası da karanlık.) Ayrıca, iki ülke bu konuda sürekli bir iletişim içinde de olacaklar.
Refah kapısı, 3 gün sonra kapanacak mı, yoksa daha uzun süre açık mı kalacak, bilen yok. Diğer yandan, Mısır'ın bu 3 gün süreli geçişlerde hangi kontrolleri uyguladığı, nelerin ve kimlerin geçişine izin verdiği de bilinmiyor. Ayrıca kapının daha uzun süreli açık kalmasına İsrail'in tepkisinin ne olacağı da belli değil.
Refah kapısı, istisnai açılışlar dışında genelde 3 yıldır kapalı olan bir önemli sınır kapısı. Mısır, bu kapıyı daha önce üstlendiği milletlerarası taahhütler çerçevesinde kontrol ediyor. Milletlerarası taahhütler denen konu da İsrail ve Mısır arasında 1979 yılında varılan barış antlaşmasının Mısır'a yüklediği sınırın kontrolü elbette. Bu anlaşmaya göre, sınır Mısır ve İsrail tarafından ortaklaşa kontrol edilecekti. Bu kontrol 2005 yılına kadar devam etti. İsrail, Gazze'den 12 Eylül 2005 yılında çekilirken sınır kontrolünden de vazgeçti, sınırdaki askerlerini tahliye etti. Bu arada sınırın kontrolünü tamamen kaybetmemek için Filistin yönetimi (El Fetih) ile bir anlaşma yaptı. Bu anlaşmaya göre, Refah sınır kapısı canlı yayın yapan CCTV kameralarla donatılacak, İsrail bu kameralarla giriş-çıkışı uzaktan kontrol edecekti. Ayrıca Avrupa Birliği'nden (AB) sınır gözlemcileri de Refah'ta görevlendirilecek, bunlar da kontrole katkı yapacaklardı. Bu anlaşma Hamas'ın Gazze'de kontrolü ele geçirmesi kadar tam istendiği şekilde olmasa da yürürlükte kaldı. Ancak Hamas iktidarı ile birlikte AB gözlemcileri ülkelerine döndüler ve Refah kapısı da kapandı.
O zamandan bu yana da söylediğimiz gibi istisnai durumlar dışında genelde kapalı kaldı. Şimdi ise kanlı 31 Mayıs operasyonunun ortaya çıkardığı dayanılması çok zor insani baskılar sebebiyle Mısır tarafından geçici mi, kalıcı mı olduğu henüz bilinmeyen bir şekilde birkaç gündür açık bulunuyor.
Refah kapısının bundan sonra daimi bir şekilde açık kalmasının ne kadar önemli olduğu ortada. Mısır elbette kapı ile ilgili eski düzenini değiştirmeli, kapının statüsünü Gazze'ye yapılacak insani yardım ve geçişlere izin verecek şekilde taraflarla görüşerek yeniden düzenlemeli. Şüphesiz bunu yaparken İsrail'in görüşünü de almalı; zira ne kadar arzu edilmese de İsrail anlaşmalar uyarınca bu konuda taraf.
Ayrıca bu çerçevede kapıda 2007 yılına kadar rol oynayan AB gözlemci gücünün varılacak yeni anlaşmayla yeniden görev almasının sağlanması da düşünülebilecek, taraflara güven verebilecek bir unsur. Bunu da düşünmek gerekiyor. Gazze'deki duruma çözüm bulmaya çalışan Türkiye, bu AB gözlemci unsurunu da düşünmeli, Gazze konusunda pasif kalan AB'nin yeniden bu konuda aktif olmasını sağlamaya da çalışmalıdır.
Refah kapısına Gazze'deki insanlık dramının en azından hafifletilmesinde bir pay ya da rol düşüyorsa bu mutlaka hayata geçirilmelidir. Bu, Mısır ve İsrail ile varılacak kapsamlı bir mutabakat ve taraflara güven verebilecek kalıcı bir formülle pekala mümkündür. Bu yapıldığı takdirde bundan sonra kan dökülmesinin, açık denizlerde problem çıkmasının da önü alınabilecektir. Ayrıca Mısır'ın öteden beri teklif ettiği gibi Gazze'ye yapılacak insani yardımlar bu ülkenin El Ariş Limanı vasıtasıyla Refah kapısından Gazze'ye girebilecektir.
Refah kapısının adına layık bir kapı olmasının önünde aşılamayacak engeller şu safhadan sonra pek olmayacaktır. Ayrıca olsa da bunların insanlık adına aşılmaları gerekir. Refah kapısı ile ilgili olarak yeni düzenin kurulmasında Mısır'a büyük sorumluluk düşmekte, tarihe geçebilecek bir misyon yüklenmektedir. Mısır, bunu yüklenmeli; Türkiye de bunun gerçekleşmesi için derhal harekete geçmelidir...
Kaynak: Zaman