NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen'nin Türkiye ve Atina ziyaretleri öncesinde yazdığı makaledeki şu ifadeler dikkat çekiciydi: "Türkiye'yle Yunanistan arasındaki anlaşmazlıklar NATO içinde soruna yol açıyor. İki ülke aralarındaki ihtilafları çözmedik-çe NATO'nun birlik ve beraber- liğine zarar verecekler. Bu durum Afganistan ve Afrika'da aktif görev yapan NATO birliklerinde sorun yaratıyor.
Bu anlaşmazlıklardan dolayı üzüntü duyuyoruz."
Söz konusu ihtilaflar aslında Yunanistan'ın Britanya yardımıyla Osmanlı hegemonyasından kurtulmasıyla ulaşmasıyla başladı. O günden bu yana, hatta Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra bile, Yunanlıların toprak ve sınır konusunda çeşitli iddiaları bulunuyor. Bunların en önemli ve en somut olanıysa Kıbrıs meselesi. Türkiye'nin 1974'te adanın kuzeyini işgal etmesinden beri ada bölünmüş durumda. Eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın barış planı olarak sunduğu yol haritası bile bu bölünmüşlüğe çare olamadı ve Rum-Türk sorunu bir türlü çözüme ulaşamadı.
İki ülke arasındaki sorunların Kıbrıs'la sınırlı olmadığı şüphesiz; diğer sorunlar arasında Ege'deki adalar, deniz işletmelerin kullanımı veya bazı toprak iddiaları bulunuyor. Bu arada Türk savaş uçakları bir kaç defa Yunanların tepkisini çekti. Tüm bunlara rağmen, AKP ilişkilerin iyileşmesi ve sorunların çözümü yolunda umut vaat ediyordu.
Gerçi Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın geçen haftalarda Atina'ya yapacağı ziyareti son dakikada iptal etmesi buzların zor eriyeceğinin işaretiydi. Fakat Rasmussen'ın ikaz nitelikli açıklaması iki ülke yetkililerini bir yol haritasında buluşmaya zorlayabilir. Zira Türkiye iyi biliyor ki, AB'ye giriş anahtarlarının biri Yunanların elinde ve onlarla uzlaşmadığı sürece bu Hırıstiyan kulübe girmesi imkânsız değilse de zor. Yunanistan da Türkiye'nin komşusu olarak bir tür çözüm yolu bulmak zorunda çünkü ömür boyu düşman kalınamaz.
AKP'yle birlikte insan hakları, demokrasi ve Kürt meselesi alanında büyük adımlar atan Türkiye, Ermenistan ve Yunanistan'la yıllardır katlanan buzları eritmek zorunda olduğunun da farkında. (İran gazetesi Jevan, 2 Eylül 2009)
Kaynak: Radikal