CIA başkanı David Petraeus’un istifası anlamlı gelmedi. Biyografisini yazan Paula Broadwell’le aşk yaşadığı için mi? CBS’den Peggy Noonan bile Petraeus’un istifa etmemesi gerektiğini söyledi. Onu bu yüzden niçin kaybedelim ki? Bunun bir anlamı yok. Bizler gibi Noonan da evlilik dışı ilişkisi yüzünden istifa etmesini epey gizemli buldu ve “çok tuhaf görünüyor” dedi. Petraeus’un gelecek hafta kapalı bir oturumda Bingazi’de yaşananlar hakkında ifade vermesi bekleniyordu. Senato istihbarat Komitesi Başkanı Dianne Feinstein, CNN’den Gloria Borger’a “anlamadığım, hemen ayrılması”;”anlamadığım bu” diyordu.

Merkez medya, Bingazi konsolosluğunda büyükelçinin ölümüyle sonuçlanan saldırı hakkında Petraeus’un Senato İstihbarat Komitesi’ndeki şahitliğine odaklandı. Bu açıklama, sebep olabilir. Komitedeki bazı üyeler, Petraeus’u yalan beyanla itham etmeyi düşünüyorlardı ancak Petraeus’un şahitlik yapacağı güne bırakmışlardı bunu. CIA’nin açıklamasına göre, Petraeus CIA başkanlığından istifa ettikten sonra, onun yerine yardımcısı Mike Morrell’in şahitliğine başvurulacak.

Senato Silahlı Hizmetler Komitesi üyesi Senatör Lindsey Graham, Petraeus’un ifade vermesinin esas olduğunu söyledi. Ulusal Güvenlik Komitesi başkanı ve Temsilciler Meclisi üyesi Peter King (Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi üyesidir de) Petraeus’un şahitliği konusunda son derece kararlı. “David Petraeus’un şahitliği, onun halen CIA başkanı olup olmamasıyla alâkalı değildir; CIA onun ifadeye gitmeyeceğini nasıl söylüyor anlamış değilim”; “bu olayın merkezindeydi ve sadece onun bildiği cevapları var” dedi. King, Obama yönetiminin Libya’daki saldırıları ele alış şeklini de yüksek sesle eleştirenlerdendi.

CIA ve Obama yönetiminin sakladıkları bir şeyler olabilir ve Petraeus da ansızın bu yüzden istifa etmiş olabilir. Bir ihtimal bu.

Diğer ihtimal, zamanın İngiliz Savaş Bakanı John Profumo’nun istifasına yol açan Christine Keeler’la yakınlığından beri görmediğimiz bir yastık muhabbetidir. Profuma olayında, denildiğinde göre hiçbir sır ifşa edilmemiştir. Petraeus vakasında ise yastık muhabbeti, CIA’nin kanundışı bir faaliyeti ifşa edilmiş olabilir. Petraeus’un biyografisini yazan Broadwell, Denver Üniversitesindeki bir konferansta dikkatsizlik sonucunda “çok gizli” addedilen bilgiyi ifşa etmiş olabilir. Konferansın soru-cevap bölümünde bir kişi şöyle masum bir soru sordu: “General Petraeus, Bingazi’deki yeni rolünde oldukça zor bir durumda, şu an Bingazi’deki durumun merkezinde. Bir yorumunuz var mı?”

Broadwell yorumunu yaptı. Biraz arkaplandan bahsettikten sonra “CIA müştemilatındaki kara güçlerinin takviye taleplerinden” bahsetti ve ilave etti: “Çoğunuz duydu mu bilmiyorum, CIA birimi birkaç Libyalı milisi hapsetmişti.” Dinleyicilerine saldırının “onları kurtarmak için yapıldığının düşünüldüğünü” söyledi. Hoppala….

Amerikalı yetkililer, Bingazi saldırısı hakkında yaptıkları çok sayıda açıklamada milislerin böyle bir amaçlarının olduğuna dair hiçbir şey söylememişlerdi haklı olarak. CIA sözcüsü pazar gecesi şöyle bir beyanatta bulundu: “CIA’nin 13491 sayılı başkanlık emri gereğince 2009 yılı Ocak ayından beri tutuklama yetkisi yoktur. Teşkilatın tutuklama işinde olduğuna dair herhangi bir iddia cahilce ve temelsizdir.

Bizim “demokrasimizde” ordu ve diğer güçler “bizim adımıza” hareket ederler fakat ne yapıldığını veya niçin yapıldığını söylemezler bize isterse bunlar işkence, yargısız infaz, kişilerin hukuk dışı yollarla teslim edilmeleri yahut buradaki gibi “kanundışı tutuklamalar” olsun. Kamuoyunun inandırıldığının aksine, pek çok olayın “çok gizli” olarak sınıflandırılması zamanın düşmanı onu bilmesin diye değildir. Düşman çok iyi bilir; Iraklılar yapılan işkenceleri çok iyi biliyorlardı. Gizliliğin sebebi, haberdar vatandaşlar olmayalım diye gerçekleri bizden, halktan saklamaktır. “Çok gizli” mührünün hükmi demokrasimizdeki gerçekliği budur.

Petraeus sadece ifade mi vermek istemedi? Yalan beyanla itham edilmekten mi çekindi? Şahitliği, başkana zarar mı verecekti? Yastık muhabbeti mi vardı? Bir demokraside, Petraeus’un işine mal olan şeyi bilme hakkımız var tıpkı yönetimimizin bizim adımıza neler yaptığını ve söylediğini bilme hakkımız olduğu gibi. Bu bilgiler olmadan, halkın halk tarafından yönetilmesi yalandan öteye geçmez.

Yazar hakkında: Northeastern Üniversitesi Felsefe Profesörü

Kaynak: CounterPunch

Dünya Bülteni için çeviren: M.Alpaslan Balcı