Çin, İran konusunda sonunda yola mı geliyor? Yıllardır Pekin’in sürekli desteklemesi, İran rejiminin nükleer heveslerinden dolayı kendisini cezalandırmak ve tecrit etmek için yapılan uluslararası çabaları boşa çıkarmasına yardım etti. Bununla beraber, bu ay Çin’in İslam Cumhuriyeti’yle olan uzun süreli stratejik ortaklığını yeniden değerlendirmeye başladığına dair cesaret verici sinyaller var.

Çin, Obama yönetimi tarafından İran merkez bankasına karşı getirilen yeni ekonomik ambargolar ve Avrupa ülkeleri tarafından İran petrolüne giderek artan ambargo uygulama ihtimaline binaen Tahran’la olan enerji ticaretini kısmaya başladı. Bu ay, Çin’in İran’dan petrol ithalatı, Çin’in günlük olarak İran’dan düzenli şekilde ithal ettiği meblağın yarısından daha fazla, günlük 285 bin varil kadar düştü. Ayrıca, Çinli yetkililer bu azaltmanın şubat hatta muhtemelen daha sonrasında da devam edeceği sinyalini verdiler.

Tahran’ın ekonomisi ve nükleer heveslerine yönelik bu bir-iki yumruk hiç kuşkusuz ayetullahları endişelendirdi. İran’ın iktisadi gelişmesi Çin’in yükselişiyle yakından irtibatlıdır.

Son 10 yıl büyük ve sürekli iktisadi büyümesinden dolayı Çin, dünyanın doymak bilmez bir enerji tüketicisi oldu. Sanayi tahminlerine göre, gelecek 10 yılın sonunda Çin’in petrol tüketimi günde sekiz milyon varile çıkabilir. Bu da Orta Krallık’ı dünyanın en büyük petrol tüketicisi yapar.

Pekin’in şaşırtıcı büyümesinin motoru olarak enerji zengini İran doğal bir stratejik ortaktır. İran, üç sene önce Çin’in toplam petrol ithalatının kabaca yüzde 15’ini karşılıyor, bu da onu Çin’in en büyük ikinci petrol tedarikçisi yapıyordu. İslam Cumhuriyeti geçen sene de benzer şekilde, tahmini olarak Çin’in dış petrol talebinin yüzde 12’sini sağlıyordu.

Çin, petrole karşılık İran’ın nükleer heveslerinin önemli bir kolaylaştırıcısı oldu. Pekin İran’la nükleer ticarete karışan milli firmaları görmezden geliyor ve Birleşmiş Milletler ve diğer çok uluslu kurumlar tarafından yapılan uluslararası baskıların etkisinin azaltılması için diplomatik çalışmalarda bulunuyor. Bunun etkileri çarpıcı oldu. Nükleer silahların yayılmasının önlenmesi hususunda bilgi sahibi uzmanlar, Çin hükümeti tarafından bu milli firmalara baskı yapılmasının, Tahran'ın nükleer çabalarına en azından kısa vadede etkili bir şekilde zarar vereceğini tahmin ediyorlar.

Pekin şimdiye kadar nükleer ticarete baskıya dair herhangi bir yükümlülük altına girmedi. Dünya ekonomisinin durumu ve ABD-Çin ilişkilerinin sıhhati açısından endişeli olan Washington da suçlulara sistematik bir şekilde müsaade edilmesi hakkında baskı uygulamadı.

Bununla beraber, Çin’in enerji konusundaki son adımları, onun İran’la iş birliği yapma şeklindeki geleneksel hesabının haklı olarak değişiyor olabileceğini akla getiriyor. Pekin’deki siyaset yapıcılar, bir süredir İran rejimiyle olan yakın bağlarının ciddi bir jeopolitik yük olma potansiyelinin olduğuna kani oldular.

Nükleer programından dolayı İran’a güçlü ekonomik baskılar yapılması için büyük bir iştah sergileyen ABD Kongresi’ne uyan Çin, başta Çin firmaları olmak üzere Tahran’ın işini kolaylaştıranlara karşı yakında yaptırım başlatabilir. Çinli yetkililerin, İran'ın nükleer arayışı ve Çin gibi ülkelerin bunu destekleyen rolünün, Başkan Obama’nın Cumhuriyetçi rakipleri için hızla büyük bir seçim kampanyası olmaya başladığını anlamamaları da mümkün değil.

Belki de Pekin’in zihninde en çok yer tutan şey, İran'ın stratejik olarak hayati ehemmiyetteki Hürmüz Boğazı’nın kapatılma ihtimaline dair son yaygaraları oldu. Bu muhtemelen, her şeyden önce ülkenin iktisadi dinamizminin devamı için gerekli olan sürekli petrol akışının sağlanmasından endişeli olan Çinli yetkilileri dehşete düşürmüştür.

Sebebi ne olursa olsun Çin’in İran’la enerji bağlarını azaltması hoş karşılanacak bir gelişmedir ve Batı’nın, İslam Cumhuriyeti’nin boynuna geçirdiği ekonomik ilmeği sıkma çabalarına yönelik büyük bir adımdır. Uzun bir sure sonunda Çinli liderler İran’la iş birliğinin gerçek riskler barındırdığı gerçeğinin farkına varmış görünüyorlar.

Washington ve Avrupa başşehirleri, bu mesajı kuvvetlendirmek ve Pekin’in İran petrolüne daha istikrarlı alternatif sağlayacak farklı enerji tedarikçileri bulmak için kaçınılmaz olan arayışını desteklemek üzere zamanı yakalamalıdırlar. Neticede,  enerjide geleceğinin sadece İran’ın ayetullahlarına bağlı olmadığına Çin’i ikna etmekle uluslararası toplum Pekin’in son rota düzeltmesini daimi yapmayı ümit edebilir.

Kaynak: Wall Street Journal

Dünya Bülteni için çeviren: Emin Arvas