Batı basını 22 Temmuz seçimlerinin sonuçlarını nasıl değerlendirdi? Batı basını Avrupa Kupası'ndaki başarımızı nasıl yorumladı? Batı basını Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti'yle ilgili kararını nasıl karşıladı? Gazetelerimiz ve internet haber sitelerimiz bize Batı basınının Türkiye ile ilgili haberlerini/yorumlarını en "flaş" halleriyle iletmek için birbiriyle yarışıyor. Batı'nın bizim hakkımızda söylediği her şeye hayati önem atfediyor editörlerimiz. Büyük popülaritesine istinaden ara sıra El-Cezire'ye de atıfta bulunuyorlar, ama genelde İslam dünyasının basınına metelik vermiyorlar. Varsa yoksa The Times yahut Le Monde, Reuters yahut AFP, BBC yahut CNN.
Dünyanın en ciddiyetsiz gazetesi olan Bild'e bile itibar ediyor bu editörler. "Türkçe başlık attı, bize jest yaptı" filan diye yere-göğe sığdıramıyorlar bu gazete müsveddesini. Değil mi ki Alman gazetesi? Değil mi ki Batılı? Öp, başının üstüne koy! Ama ciddi bir İran gazetesinin, Suriye gazetesinin, Pakistan gazetesinin Türkiye'ye iltifatını elinin tersiyle it! Eleştirilerini zaten hiç kaale alma!
AK Parti hükümeti altı yıldır çok yönlü bir dış siyaset izliyor. Batı'yla münasebetleri geliştirerek sürdürürken Türkiye'yi Doğu'ya da açıyor. Komşularımız başta olmak üzere bütün İslam dünyasıyla yakınlık kuruyor. Bilhassa Suriye ile yakınlaşmaya olağanüstü önem atfediyor. İran'la, Irak'la stratejik öneme sahip anlaşmalar imzalıyor. Filistin ve Lübnan'a özel ilgi gösteriyor. Gelin görün ki, AK Parti'ye yakın gazeteler, televizyonlar ve internet sitelerinde bile mezkûr ülkelerin basınlarından alıntı yapılmıyor. "Dünya basını ne dedi?" başlıklı haberlerde İslam ülkelerinin yer almadığı bir dünyanın -sadece Batı'dan ibaret bir dünyanın- basınına yer veriliyor. Son yıllarda Suriye ile can-ciğer kuzu sarması olduğumuz halde hâlâ bir tek Suriye gazetesinin bile adını bilmiyoruz!
Hürriyet gazetesi ne yaparsa yapsın, umurumda değil. Fakat "Büyük Doğu"cu Necip Fazıl'ın, "İslam Birliği" ideologu Sezai Karakoç'un, Asya ve Afrika aşığı Fethi Gemuhluoğlu'nun rahle-i tedrisatından geçen nesillerin yönetimindeki basın-yayın organlarına bu tavrı yakıştıramıyorum. Zira bu tavır, "Biz Türkiye'nin geleceğini Batı'da arıyoruz, İslam dünyasıyla bütünleşmek gibi bir hedef gözetmiyoruz. Onun için Batı basınının bizim hakkımızdaki haber ve yorumlarına hayati önem atfederken, İslam dünyasında çıkan haber ve yorumları elimizin tersiyle itiyoruz" şeklinde okunabilecek bir tavırdır.
Başta Araplar olmak üzere bütün İslam dünyasının basın-yayın organları Türkiye'yi büyük bir ilgi ve heyecanla takip ediyor; fakat biz onlara "Dünya basını ne dedi?" başlığının altında küçücük de olsa bir yer bulamıyoruz. Utanç verici bir şey.
* * *
Bu vesile ile, "Nil'de Bir Sandal" adlı şiirimi Yeni Şafak okurlarıyla paylaşmak isterim:
Asya'ya vurgunum doktor, elimde değil
Afrika'ya da içim gidiyor
Buram buram Buhara kokuyor düşlerim
Ve çöl
Ve Madagaskar
Ve saire
Anlıyorum doktor, Avrupa bizim kaderimiz
Külahım heyecanla dinliyor seni
Nil'de bir sandal olmak geçiyor içimden
Ve çöl
Ve Madagaskar
Ve saire
Kaynak: Yeni Şafak