Fazla müşkülpesent değilseniz, hükümetin salı günü yürürlüğe girecek kararnameyle çerçevesini çizdiği 'ekonomik krizle mücadele paketi'ni olumlu bulmamanız imkânsız: Konutlarda KDV oranı yüzde 18'den 8'e, otomobillerde ÖTV oranı yüzde 37'den 18,5'a, beyaz eşya ve elektronikte ÖTV oranı sıfıra düşürülüyor.
ÖTV indirimi üç ay geçerli olacak...
İndirimle amaçlanan belli: Fiyat yüksekliği sebebiyle cebindeki parayı harcamaya yanaşmayan tüketici, sınırlı bir süreyi kapsayan bu fırsatı değerlendirmek üzere devreye girecek... Harcamalarla piyasanın canlandırılması bekleniyor. Stoklar eriyecek, piyasaya para girdiği için çarklar yeniden dönmeye, fabrikalar çalışmaya başlayacak...
Akıllıca bir düşünce...
Akıllıca olmasına akıllıca da beklenen sonucu ancak sınırlı bir biçimde doğuracağına da hiç kuşku yok. Hükümetin bu paketiyle pamuk ellerini cebine sokması beklenen tüketici kesimi, parası olanlar... Parası olan orta sınıf krizlerde en pimpirik davranan insanlardan oluşur. Bu insanların, vergi hafifletildiği için fiyatlar biraz indi diye evini, arabasını, evindeki buzdolabını hemen yenilemesi beklenmemeli.
Esas devreye sokulması gereken kişiler, kriz yüzünden dengeleri bozulan, aile fertlerinden işsiz kalanlar olduğu için eve giren para azalan dar gelirli kesimlerdir... Parası olmadığı için harcayamayan bu kesime para aktardığınızda, onlara ulaştırdığınız her kuruş doğrudan piyasaya girecektir.
Amerika'da patlayan 1929 ekonomik kriziyle mücadelede ilk alınan tedbirler, kriz yüzünden işsiz kalanlara asgari geçimini sağlamaya yarayacak iş edindirme projeleriydi. Hiç gerekli olmadığı halde aylar ve aylar boyunca kazma salladı ve karnını doyuracağı kadar paza kazandı Amerikalılar... İşsizlere iş sağlayanlara kaynaklar aktarılarak yapay yolla da olsa işsizliğin azaltılması hedeflendi.
Tüketimi yeniden tetikleyen de, istihdamı artırmaya ve parasızların cebine harcayacak kaynak bulmaya yönelik bu tür tedbirler oldu. İnsanlar çalıştı, kazandı, harcadı ve çarklar dönmeye, sistem canlanmaya başladı...
Hükümetin 'akıllıca' olduğu kuşkusuz 'ekonomik krizle mücadele paketi' böyle bir tedbiri öngörmüyor. Dediğim gibi, paketle devreye girmesi beklenen kitleler, henüz krizden etkilenmemiş, cebinde para bulunan orta sınıf... Bunların bir bölümü, ihtiyacı varsa fiyatı düşen mallara ilgi gösterebilir, ama işte o kadar...
Esas yapılması gereken, hükümetin, kıt olan kaynakların bir bölümünü, eskisi kadar veya hiç kazanamayan kişilere, dar gelirli memur, işçi ve emeklilere ayırmasıdır. Bu kesime yönlendirilecek kaynaklar zaruri harcamalara gideceği için piyasayı canlandıracak, cebinde para olduğu halde harcamaktan çekinen orta sınıf da, geleceği o kadar da puslu görmeyeceği için -ancak o zaman- fiyatı düşürülmüş gayrımenkul ve otomobillere itibar edecektir.
ABD kendisinin sorumlu olduğu bu krizde bu tür önlemlere geniş yer veriyor.
Yapılması gereken şey çok basit: Çalışan ve emekli kesime doğrudan para akıtmak... Bir aylık ek maaş biçiminde mi olur, yoksa doğrudan para yerine geçen kuponlar verilerek mi olur, bir biçimde aktarılacak kaynaklar, derhal ve doğrudan piyasaya yansıyacağı için, çarklar daha erken dönecektir.
Bir ara hükümetin böyle bir proje üzerinde çalıştığını işitmiştik, ancak arkası gelmedi.
Ne yapıp yapmalı, bütçe kaynaklarını bu tür tedbirlere uygun hale getirmeli hükümet...
Yeni Şafak