Hindistan'ın Bombay kentindeki son saldırılar bana, eşim Benazir Butto için yapılan destek gösterisini hedef alan, 150 kişinin öldüğü 450 kişinin yaralandığı 18 Ekim 2007'deki Karaçi saldırısını hatırlattı. Tüm dünyada Bombay'a yapılan terör saldırıları medyanın en önemli haberi oldu.

Ben ise bu olayları gördüğümde son derece kişisel acımı yeniden yaşadım. Eğer teröristlerin hedeflerine ulaşmasını engellemek istiyorlarsa aynı devrimin ortaya çıkardığı, 1947'de birlikte bağımsızlıklarını elde eden bu iki büyük ulus barış yolunda ilerlemekten vazgeçmemeliler. Hepimiz Hintlilerin acısını paylaşıyoruz. Ben de, çocuklarımla göz göze geldiğim her an o derin acıyı duyumsuyorum. Pakistan bu vahşeti gerçekleştirenleri aramaya, tutuklamaya, yargılayıp cezalandırmaya kararlıdır. Birçok teröristin yakalandığı 7 Aralık'ta yapılan baskınlarda olduğu gibi, Pakistan, topraklarındaki tahrikçilere karşı tedbir almakta kararlıdır ve suçlulara, katillere karşı nasıl acımasız olmayı bildiğini gösterecektir. Pakistan hükümetinin teröristlerle hiçbir şekilde bağlantısı bulunmamaktadır: Terörün asıl kurbanları biziz. Hint ulusu demokratik çabalarını takdir ettiğimiz sağlam ve sorumluluk sahibi bir ulustur. Ancak, Hintliler, Bombay saldırılarının neden olduğu öfke karşısında bu öfkeyle aralarına mesafe koymayı da bilmeliler. Hindistan ve Pakistan -ve tüm dünya- Bombay'a terör tohumları serpenleri, New York'a, Londra'ya, Madrid'e saldıranları, eylül ayında İslamabad'da Hotel Marriott'u tahrip edenleri tespit etmek için güçlerini birleştirmeliler. Eşimi öldüren teröristler bu medeniyet düşmanlarıyla aynı ideolojiyi paylaşmaktadırlar.

Terörizm dünden bugüne oluşan bir sorun değil. Soğuk Savaş sırasında Pakistan Batı'nın müttefikiydi. Batı bloğu o dönemde dini araçsallaştırdı ve Afganistan'da Sovyetler Birliği'ne karşı bir araç olarak kullanmak için iktidarı fanatiklerin eline verdi. Bu strateji o zamanki hedefe ulaşmak açısından etkin olmuşsa da, kendi dinamiğine sahip olan bir köktenci milis gücün oluşması sonucunu da doğurdu. Ve Pakistan hâlâ bunların bedellerini ödemektedir: Diktatörlüğün kalıntıları, dinsel fanatizm, sivil toplumun parçalanması... Bu sıkıntılardan kaynaklanan ekonomik sefalet bir hınç ve mağduriyet kültürü oluşturan köktencilerin elini güçlendirmektedir. Yaygın terör ağlarının parçalanması zor bir iştir. Bu konuda Pakistan'ın yeni demokratik rejimi dünyanın geri kalanı tarafından desteklenmeyi talep etmektedir. Terörizme karşı savaşın ilk saflarındayız. 150.000 askerimiz, NATO'nun yolladığı birliklerin tümünden daha fazla bir ordu, El Kaide'ye, Taliban'a ve onların Afganistan-Pakistan sınırındaki işbirlikçilerine karşı mücadele etmektedir.

Hindistan'ın Bombay saldırısından sonra iç siyaset konusundaki kaygılarını anlıyoruz. Ancak Pakistan'ın teröristlerle işbirliği yaptığını öne süren suçlamalar zaten karmaşık olan durumu daha da karanlık hale getirmekten başka bir şeye yaramayacaktır. Hindistan, Pakistan ve ABD için Bombay saldırısına karşı verilecek en iyi cevap terörizme karşı birlikte mücadele etmektir. Tüm dünya Pakistan'ın ekonomisini ve demokrasisini güçlendirmeye katkı sağlamalı, sivil toplumu güçlendirmek için yardım etmeli ve terörizme kaşı savaşımızda daha etkin olabilmemiz için bize lojistik destek sağlamalı. Benazir Butto, demokrasiyi, diktatörlüğün suçlarının intikamını almanın en mükemmel yolu olarak görüyordu. Bugün de uzlaşma ve yakınlaşma Hindistan ile Pakistan arasında bir çatışma, bir medeniyetler çatışmasını tahrik etmeye çalışan karanlık güçlerden intikam almanın en mükemmel yoludur. Le Monde, 12 Aralık 2008

Pakistan Cunhuriyeti Devlet Başkanı
 
Kaynak: Zaman