Türkiye nezdinde Mısır büyükelçisi olarak atandığımda tüm dostlarım ve tanıdıklarım Ankara'ya gelip beni ziyaret etmişler ve eşsiz tarihî mirası ile ender coğrafi konuma sahip olan İstanbul'da, bu güzel şehri yakından tanıma fırsatı bulup, Akdeniz Bölgesi'ndeki kaplıcalarda bir haftalık tatil yapmak istediklerini söylemişlerdi. Yeni görevime başlamadan önce yaptığım birkaç haftalık araştırma sonucunda, Mısır halkının Anadolu halkına ve kültürüne gösterdikleri ilgi ve yakınlığın nedenlerini öğrenme fırsatını bulmuş ve iki kardeş ülke olan Mısır ve Türkiye arasında dostluk bağlarının daha da güçlendirilmesini bir vazife olarak üstlenmiştim.
Mısırlıların Türklere olan ilgisi, dokuzuncu yüzyılda Abbasiler döneminde Türk kuvvetlerinin Mısır'a yerleştirilmesi sırasında başlamıştır. Türk kökenli olan Mısırlı Padişah Mehmet Ali Paşa Mısır'ın idaresine geçtikten sonra birçok Türk ailesinin Mısır'a ve Mısırlı ailelerin de Türkiye'ye göç etmeleri söz konusu olmuştur.
1828 yılında Kahire'de dünyada ilk Türkçe yazılı (El Vakaii El Masriyya) gazete yayımlanmıştır. Böylelikle, Mısır ve Türk aydınları gerek Kahire'de gerekse İstanbul'da kültürel ve politik gelişmeleri takip etme fırsatı bulmuşlar ve o dönemde iki başkentte Kahire ve İstanbul'da reform ve ıslah hareketleri ortaya çıkmıştır. Bugün Kahire'nin çeşitli semtlerinde çok sayıda Türk eserlerini görmek mümkündür. Aynı zamanda İstanbul'da da Mısır eserleri bulunmaktadır. Mısır Çarşısı, Dikilitaş, Boğaz manzaralı birden fazla saray... Bunların arasında Hidiv Sarayı ve şu anda Mısır Başkonsolosluğu olarak kullanılmakta olan ve restore edilen Valide Sultan Sarayı yer almaktadır.
İki ülke arasındaki ortak tarih ve coğrafi konum özelliklerinin benzer olması, her iki devletin de iki ayrı kıtayı birbirine bağlaması, farklı kültürlerin buluşmasına olanak sağlamaları, her iki ülkenin de bu bölgede oynadıkları rollerin birbirine benzemesine neden olmaktadır. İki ülke de dış politikasında barışçı bir siyaset izlemektedir. Her iki ülke komşularıyla barış ve huzur içerisinde yaşamak istediklerini dile getirmişlerdir.
Bugün Mısır ve Türkiye, Filistin halkının yanında olarak İsrail'in 1967 yılında işgal ettiği Filistin'in özgürlüğe kavuşması ve Doğu Kudüs'ün başkent olarak ilan edilmesi için çaba göstermektedirler. Her iki ülke İsrail güçlerinin işgali altında olan Filistin topraklarına haksızca inşa edilen yerleşim bölgelerine karşı olduklarını ve söz konusu inşaatın durdurulmasını istemektedir. Filistin grupları arasındaki iç çatışmaların sona ermesi için Mısır'ın barışçıl rolüne Türkiye tam destek vermektedir. Aralık 2008 tarihinde, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in Gazze'ye düzenlediği saldırıların akabinde Mısır'ı ziyaret ederek saldırıların durdurulması için girişimlerde bulunmuşlardır.
Mısır ve Türkiye'nin enerji alanındaki işbirliği iki ülke arasında ilişkileri geliştirmek için en önemli fırsatlardan birisidir. Mısır, Türkiye'nin ihtiyacı olan doğalgazı karşılamak için her türlü yardıma hazırdır. Mısır, Suriye üzerinden doğalgazını ulaştırarak Nabucco hattının Doğu ile Batı arasında bir köprü olmasına hizmet etmek istemektedir.
Mısır ve Türkiye arasındaki serbest ticari bölge anlaşmasının sağlanmasının ardından iki ülke arasındaki ticaret hacmi global ekonomik krize rağmen üç katına çıkarak 3 milyar dolara ulaşmıştır. Türkiye'nin Mısır'a yaptığı ihracat, dörtte üçe ulaştıktan sonra, Türk işadamları ve sanayiciler farklı alanlarda (tekstil, otomotiv, sanayi, kimyasal ve gıda) Mısır'da 205 fabrika ve şirketin açılmasına öncülük etmişlerdir.
Ankara'daki görevime başlamadan önce yukarıda bahsi geçen fabrika ve şirketleri ziyaret etme fırsatı buldum. Söz konusu işadamları, Türklerin kendilerini yabancı hissetmediklerini ve bölgedeki kafe ve lokantalarda da Türk dilinin duyulmasının mümkün olduğunu ifade etmişlerdi.
Mısır ile Türkiye arasında gelişmekte olan ilişkiler iki ülke yetkililerinin sorumluluklarını artırmakta olup, söz konusu ilişkilerin geliştirilmesi için gereken çabaların gösterilmesini beklemekteyiz. İki ülkenin kültürel benzerlikleri, Arapların Türkiye'ye daha fazla seyahat ederek Türkiye'yi daha fazla tanımalarına fırsat vermiştir. Türk yazarı Orhan Pamuk'un romanlarının Arapçaya tercüme edilmesi ve onun gibi Nobel ödüllü Mısırlı yazar Necip Mahfuz'un romanlarının Türkçeye tercüme edilmesi beni mutlu etmiştir.
Tüm Arap dünyasının dikkatle izlediği Mısır dizilerinin Türkçeye tercüme edilip milyonlarca Türk insanının beğenisine sunulması arzularım arasında yer almaktadır. İki ülke öğrencilerinin karşılıklı eğitim alabilmesi ve onlarca El Ezher aliminin Türkiye'ye gelmesi de bizleri mutlu edecektir. Müşterek fikir ve araştırma merkezlerinin kurulmasının da bölgedeki sorunların çözülmesine katkı sağlayacağı kanaatini taşımaktayız.
Türkiye'de, ülkemin büyükelçisi olarak çalıştığım süre içerisinde, iki ülke arasındaki işbirliğin gelişmesine, göstermiş olduğumuz çabaların iyi yönde sonuçlanmasına, Arap dünyası ile İsrail arasındaki çatışmaların adil bir şekilde çözüme kavuşmasına ve bölgedeki nükleer silahlanma yarışının durdurulmasına vesile olmayı ümit ediyorum.
Mısır ve Türk halkı, Ortadoğu bölgesinin yarısından fazlasını teşkil eder. Sahip oldukları stratejik önemin tüm dünyaya barış ve hoşgörü getirmesini içtenlikle dileriz.
Abderahman Salaheldin Mısır Ankara Büyükelçisi
Kaynak: Zaman