İsrail Başbakanı Ehud Olmert Yediot Ahronot gazetesiyle yaptığı söyleşide, 'ılımlı' Arap ülkelerinin Lübnan savaşı sonrası kendileri için İbrani devletinin değil, İran ve köktenci İslam'ın daha tehlikeli olduğu kanaatine vardığını belirtti. Olmert, bu yeni Arap bakış açısının bölgede barış yönünde geniş ufuklar açacağını ekledi.

Ehud Olmert, iktidarda kaldığı bir yılda zayıf, hatta İbrani devletinin tarihi boyunca gördüğü en zayıf lider olduğunu ispatladı. Kamuoyu yoklamaları da bunu gösteriyor. Dolayısıyla İsrail Başbakanı kendisini bu konumdan kurtaracak bir mucizeye ihtiyaç duyuyor. Olmert bu durumdan, Arap ülkeleriyle ilişkileri doğallaştırmaya dayalı bir siyasi geçişin yokluğunda kurtulamaz ve 'mucize', Kadima partisinin eski projesi olan geçici devlet sürecine geçmesine bağlı.

Şu an Olmert açısından, hedefleri birbirine karıştıran dehşet verici bir denklem var. Zira İran'ı vurmaya hazırlanan Amerikalıların bu saldırıyı 'Tahran'ın projesi'nden endişelenen Araplara, İsrail'le ilişkilerin doğallaşması ve Kadima'nın Geçici devlet projesi de dahil olmak üzere Filistin'in sükûnet bulmasına destek verme karşılığında satması mümkün.

Bu satış gerçekleşiyor, zira yeni muhafazakârlar Irak işgalinde, İran'ı hedef alırken ve 'ılımlı Arap ülkeleriyle geçici devlet üzerinde anlaşılmasını desteklerken İsrail fikirlerinden yola çıkarak hareket ediyor.

Burada köktenci veya aşırılık yanlısı İslam da anlaşma kapsamına giriyor. İşte Olmert'in ve bütün siyasi ve askeri erkânıyla devletinin beklediği mucize bu. İsrail bir anda bütün düşmanlarından kurtulacak: İran, İslami hareketler ve Hamas. Hal böyleyken, eski İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un saygın görüşünün önü açılıyor: Bu görüş, İsraillilerle Filistinliler arasındaki çekişmenin Arap ülkeleriyle kapsamlı ilişkiler kurulmasıyla sona erdirilmesine yönelikti.

Irak için de aynı hayal kurulmuştu

Olmert'in ve ABD yönetimindeki Siyonistlerin çizdiği 'rüya projesi' bu. Buna ayrıca Irak şartlarının doğallaştırılması umudunu da ekliyorlar. Ilımlı Arapları da destekleyecekler. Fakat rüyayla gerçek arasındaki fark büyük ve burada birkaç yıl önce ABD'nin çizdiği şu tozpembe hayali hatırlatmak istiyoruz: 'Irak'ı işgal edeceğiz ve Iraklılar bizleri güllerle karşılayacak. Ardından Tahran ve Suriye'ye yönelip bölgeyi İsrail kriterleri doğrultusunda bir çözüme hazır olması için yeni temeller üzerinde tekrar inşa edeceğiz'.

Bu proje gerçekleşmedi ve yeni rüya da gerçekleşmeyecek. Yeni projenin belirtileri, bazı Arap ülkelerinin Saddam Hüseyin'den kurtulmak için geçmişte Amerika'yla işbirliği yapmasıyla ortaya çıkmıştı. Fakat sonuç Pandora'nın kutusunun açılması ve bataklığa girmek oldu.

Bu proje gerçekleşmeyecek. Zira Irak direnişi sürdürecek ve ABD'nin Tahran'la krizinin derinleşmesine katkıda bulunacak. Filistin şartları da geçici devlet vaadiyle doğallaşmayacak. İslami hareketler rejimlerin baskıları sebebiyle bitmeyecek, aksine ABD'yi yeniden yenilgiye uğratacaklar. 2000'den bu yana yeni muhafazakârları bulan lanet, imparatorlukları gerileyene dek onların izini sürecek.

(Ürdün gazetesi Düstur, 5 Nisan 2007)

Alıntı: Radikal Gazetesi 08 Nisan 2007