Türk entelijansiyasının bir yerlilik sorunu olduğu hep tekrarlanır. Yerliliğin tanımı müphem olsa da halkını aydınlatmayı kendisi için kutsal bir misyon olarak gören Türk aydınının kendi toplumuna, toplumun değerlerine yabancı, hatta bigane kaldığı çok açık. Türk aydınının "büyük yalnızlığı", arafta kalmışlığı onulmaz bir derttir.
Batıcı aydınlar arasında yerlilik sancısı çekenlerin de ait oldukları entelektüel çevreden soyutlanmak, dışlanmak, hiçliğe mahkum edilmek gibi ikinci bir yalnızlaşmayı göze almak zorunda kalmaları çelişkinin bir başka boyutu.
Sözgelimi Kemal Tahir tarihle, toplumla kurmaya çalıştığı ilişki nedeniyle dışlanmış; resmi ideolojinin cezalandırması bir yana sol çevrelerce de dışlanmayı göze alması gerekti. Bu çizgiyi önemseyen aydınların hakim sol çevrelerde yokluğa mahkum edilişleri buyurgan batılılaşmanın tipik tezahürü. Yetişme şartları, dünya görüşü nedeniyle içinde yaşadığı halka yabancılaşma halinin yanında, dahil olduğu dar çevrenin de dışına itilmek gibi katmerli yalnızlıktır bu. Zaten büyük ölçüde sol gelenek resmi ideoloji ile, Kemalizm'le, özdeşlik içinde gelişti, gücünü büyük ölçüde oradan aldı... DEVAMI>>>