İsrail'in Gazze üzerinde üç yıldır uyguladığı kuşatmayı kırmaya teşebbüs eden uluslararası eylemcileri öldürdüğü haberleri Pazartesi günü erken saatlerde Mısır'da hızla yayıldı. Kahire'deki çeşitli eylemciler ve siyasi gruplar sabah saat 6'dan itibaren kaygı ve hüsran duygusu içerisinde çetin bir soruya cevap bulmak için telefonlaşmaya başladılar: Nasıl protesto edeceğiz?

Fakat cevap – ulus çapında büyük gösteriler – için çok az planlamaya ihtiyaç duyuldu. Çaplı gösteriler, Mısır'ın en büyük ve en örgütlü muhalefet grubu “Müslüman Kardeşler” tarafından düzenlenirken, diğer muhalif gruplar, siyasi eylemciler, insan hakları eylemcileri, aydınlar ve gazeteciler de İsrail'in Gazze'ye giden yardım filosundaki uluslararası eylemcileri öldürmesini faal halde protesto ettiler.

Katliamın ardından düzenlenen her gösteri ve çeşitli siyasi grupların yayınladığı beyanatlardaki ifade tarzı ve talepler, hâkim bir hissiyatı yansıtıyordu: Mısır'la arasındaki 31 yıllık anlaşmaya rağmen İsrail'e karşı tikstinti ve öfke. Baskı uygulayan diğer bir his ve talep, son üç yıldır dile getirildiği – ve de dümdüz reddedildiği üzere – Refah sınır kapısının açılması ve Gazze'ye uygulanan ablukanın sona ermesiydi.

Mısır'da gerilim ve taşan öfke sırasında Kahire'nin Salı günü verdiği sürpriz karar memnuniyetle karşılanan bir gelişme oldu: “İkinci bir emre kadar” insâni yardımların geçişine izin verildi. Eylemciler bunun kalıcı olması için uğraşıyorlar. Mısır'daki Refah sınır kapısının açılmasının ardından İskenderiye Eczacılar Odası – Oda'nın yönetim kurulunda ağırlıklı olarak Müslüman Kardeşler üyeleri var - birkaç saat içinde tıbbi malzeme ve gıda toplamaya başladı ve bu çalışma gece yarısına kadar sürdü. Malzemeler Çarşamba günü sabahın ilk saatlerinde sınıra ulaştırıldı.

Çarşamba günü el Ahram'a konuşan Oda doktorlarından konvoy refâkatçisi Alâ Abdullah yedi ayrı yardım malzemesi bulunduğunu, konvoyun Süveyş Kanalı'nın İsmailiye bölgesindeki el Selam Köprüsü'nde – Kahire'den 120 km uzaklıktadır - güvenlik güçlerince sabah 9-11:30 arasında iki saat süreyle durdurulduğunu kaydetti. Abdullah'ın anlattığına göre İskenderiye Eczacılar Odası, Kahire merkezli Tabipler Odası'na bağlı Yardım Komitesi'nin talebi üzerine Salı günü derhal harekete geçti. Abdullah'ın belirttiğine göre Arap ve müslüman ülkelere özellikle de işgal altındaki Filistin topraklarına yardım göndermede faal olan Yardım Komitesine (RC) “Gazze'ye herşeyi gönderebileceklerine” dair Mısır yetkilileri tarafından yeşil ışık yakıldı.

İsrail'in 2007 Haziranı'ndan bu yana uyguladığı ablukanın ve Mısır'ın Refah sınır kapısından – Gazze'nin dış dünyaya açılan ve İsrail'in kontrol etmediği tek kapıdır - giriş-çıkışları kısıtlama kararının kuralı, bazı tıbbi ürünlerin resmi Mısır Kızılay'ı aracılığıyla geçişine müsaade etmekti. Yetkililer, Mısır Kızılay'ı aracılığıyla ulaştırılmayan diğer yardım malzemelerinin geçişine nâdiren izin vermiştir.

Gazze ablukasını Mısır-Gazze arasındaki 14 kilometrelik sınırda bulunan Refah kapısından delme girişimleri daha önce defalarca başarısız olmuştu. Güvenlik güçleri, Kahire'den kalkışla Gazze'ye giden yardım konvoylarını durduracak kadar ileri gidiyorlardı. Kahire'nin gerekçesi, 2006 Filistin Meclis seçimleri Hamas'ı iktidara getirmeden bir yıl önce Refah sınırının, Filistin Otoritesi ve İsrail arasında varılan dolaşım anlaşmasına tâbi olmasıydı.

Fakat anlaşma, yürürlüğe girdikten bir yıl sonra süresini tamamlamış ve yenilenmemişti. Hamas 2007 Haziran'ında Gazze'nin dolayısıyla da sınır kapısının diğer tarafının kontrolünü eline aldığında Kahire mahcup edici bir durumda kaldı. İsrail, Hamas'ın seçilmesine karşılık olarak Gazze üzerinde Amerika'nın desteğinde sert bir abluka uyguluyordu ve amacı, 2006 yılındaki zaferinden sonra Hamas'ı iktidardan uzaklaştırmaktı. Eğer Mısır, Sudan ve Libya ile olan diğer sınır kapılarını açık tuttuğu gibi Refah sınır kapısını da açık tutsaydı, İsrail ablukası faydasız olacak ve pratikte sona erecekti.

En nihayet Kahire, Tel Aviv'le diplomatik ilişkilerini sürdürmeyi tercih etti ve sınır kapısını her ay sadece birkaç günlüğüne açtı ki o da Gazze'ye ferdi giriş-çıkışlar için. Yardımları İsrail'le paylaştığı Ouja kapısına yönlendirdi. Sonuç olarak Mısır, ulusal ve uluslararası eleştirmenler tarafından Gazze'nin 1.5 milyon sâkininin kuşatılmasına katkı sağlamakla sürekli olarak suçlandı. Mısır'a yapılan eleştiriler, 27 Aralık 2008'de başlayan, 1.400 Gazzeli Filistinlinin öldüğü ve Gazze'nin altyapısının yok olduğu 22 günlük saldırı sırasında çığ gibi arttı. Kahire yalnızca yaralı Filistinlilerin geçişine yer yer müsaade etti.

İngiltere'den kalkan Viva Palestine adlı yardım konvoyu geçen Ocak ayında Gazze kuşatmasını Mısır üzerinden kırmaya teşebbüs etti ama Kahire, konvoy yardımlarının Refah kapısından geçişine izin vermediğinden dolayı başarısız oldu.

Tüm bunlar artık değişti mi? Abdullah şöyle diyor: “Eğer yardım malzemelerimizle Refah'a varırsak ki Yardım Komitesi'nin tâlimatları doğrultusunda içlerinde ilk kez gıda maddeleri var, sınır kapısıyla ilgili Mısır politikasının değişip değişmediğini anlayabiliriz.” Aksi takdirde siyasi bir Halkla İlişkiler çalışması olacaktır.

Konvoy Kuzey Sina'da Beluza'da durduruldu ve ilerlemesine izin verilmedi. Abdullah, yetkililerin izin verdiği, tıbbi malzeme taşıyan önceki iki konvoya eşlik etmişti. Konvoyun bir saatten fazla durdurulduğu Beluza'dan telefonla görüştüğümüz Abdullah hayal kırıklığı içerisinde “bu konvoya emsalsiz zorluklar yaşatılıyor” dedi.

Tabipler Odası'yla birlikte hareket eden bir grup Filistinle dayanışma eylemcisi birkaç gün içerisinde bir diğer konvoyu gönderme planı yapıyorlar. Organizatörlere göre bu konvoyu gönderme kararının ardındaki gâye “Mısır'ın sınırı açma kararının ciddiyetini ve gerçek doğasını test etmek.” İsminin yayınlanmasını istemeyen bir eylemciye göre eğer yetkililer konvoya olağan tacizleri uygular, yardımın Refah'tan geçmesini engeller ve İsrail tarafındaki Quja'ya yönlendirirlerse “Mısır'da sınırı açma yönünde siyasi irade olmadığı anlamına gelecek bu. Ancak bu durum Mısır'ı utandıracak çünkü dünya, sınırı açma kararınn yankılarını izlemekte.”

Konvoy aslında 25 Mayıs tarihinde planlanmıştı; bir grup sol ve Müslüman Kardeşler eylemcileri, tüm yardım konvoylarının Mısır'ın Gazze sınırına hukuki bir şekilde ulaşmasına izin verecek bir mahkeme emri çıkarmasını Devlet Konseyin'den 27 Mart tarihinde talep ettiklerini bir basın toplantısında duyurmuşlardı.

Konvoy hareketine izin verilmesi için Devlet Konseyinde dava açanlar arasında bulunan köşe yazarı Cemal Fehmi “sınırı açma kararının anlamını gerçekten bilmek zorundayız çünkü ifadeler müphem ve Mısır'ın sınırı hangi tarihte açacağı belli değil. Bunun anlamı, İsrail'in muhtemel baskısıyla karşılaştığı takdirde, Kahire seçimini tersini çevirebilir veya kararını erteleyebilir demektir” diye konuştu.

Protesto gösterilerine gelince, Kahire'de düzenlenen ilk gösteri, Pazartesi saat 13.00'te aralarında çeşitli siyasi grupların ve işçi sendikaları temsilcilerinin, Meclis Üyelerinin bulunduğu yüzlerce kişinin katılımıyla Dışişleri Bakanlığı önünde başladı. Protestocular Mısır-İsrail Barış Antlaşmasına karşı sloganlar attı ve antlaşmanın sona erdirilmesini talep etti. Göstericiler – içlerinden bazıları Filistin bayraklarına sarılmıştı – beş talep dile getirdiler: Kahire'deki İsrail büyükelçiliğinin kapatılması, İsrail büyükelçisinin Mısır'dan sınırdışı edilmesi, Refah sınır kapısının açılması ve Mısır doğalgazının İsrail'e ihracına son verilmesi.

Pazartesi akşamı en az 2.000 Mısırlı, Ramses Caddesi'nde bulunan Fetih Câmii'nde akşam namazı için toplandı. Namazın ardından câmi avlusunda Müslüman Kardeşlerin liderliğinde iki saat süren gösteriler yapıldı. Protestocular İsrail'e karşı sloganlar attı ve “Türkiye!” “Türkiye!” ve “Recep Tayyip Erdoğan” diye tezahüratta bulundular. Binlerce polis çevrede güvenlik önlemi aldı ve protestocuların caddeye doğru yürüyüşünü engelledi.

Yukarı Mısır ve Delta bölgelerinde daha çok Müslüman Kardeşlerin düzenlediği büyük gösteriler yapıldı. En büyüğü, başkentin 85 km ötesindeki Fayum'da düzenlendi; yaklaşık 4.000 gösterici şehrin merkez camii Abdullah Vehbi Câmii önünde saatlerce gösteri yaptılar. Salı günü Kifaya Hareketi, Şura Konseyi önünde gösteri düzenledi ve yakıcı güneş altında saatlerce İsrail ve Mısır hükümeti karşıtı sloganlar atıldı. Göstericiler “Söyleyeceğiz, nesil be nesil İsrail'den nefret etmeyi sürdüreceğiz” diye slogan attılar.

Özgür Gazze Filosun'da en az üç Mısırlı bulunuyordu: Müslüman Kardeşler'den Milletvekili Muhammed el Beltagui ve Hazem Faruk ve Katar merkezli Uluslararası Müslüman Alimler Birliği üyesi Tarık Tarvat. Beltagui ve Faruk diğer 500 filo eylemcisinin gözaltında tutulduğu Aşdod'dan Tel Aviv'deki Mısır konsolosunun eşliğinde Salı günü Mısır'a döndü.

İki Milletvekili, Dream TV'de Mısır'ın en çok izlenen “10 o'clock” adlı programına konuk oldular ve yaşadıklarını anlattılar. Ertesi gün özel basın kuruluşlarının manşetlerini süslediler ki yeni kazandıkları ulusal kahraman statülerinin beyânıydı.

Meclis'teki muhalefet bloku Pazartesi günü “Nazi Siyonist Suçlarına Karşı Öfke ve Kınama Beyânatı” başlıklı bir açıklamada bulundu. Açıklamada,” İsrail saldırısı, devlet terörizmi icra eden siyonist güçlerin yalnızca iğrenç yüzünü göstermiştir” denildi. Mısır Meclisi'nin yüzde 24'ünü teşkil eden blok, BM'in, BM kuruluş sözleşmesinin 7. Maddesi uyarınca harekete geçmesini ve İsrail'i uluslararası barış ve güvenliğe karşı bir tehdit olarak Güvenlik Konseyi gündemine alması çağrısını da yaptı.


Kaynak: El Ahram

Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı