Mark N.Katz

ABD ve Rusya hükümetleri, Moskova'da gerçekleştirilen zirvede stratejik silahların kontrol altına alınması ve Afganistan hakkında bazı ilerlemeler kaydettiler. Moskova zirvesinin - ve ardından gelen G-8 zirvesinin - sonuçları, daha geniş bir Rus-Amerikan işbirliğinden ziyâde daha sınırlı bir Rus-Amerikan işbirliğinin sözkonusu olacağını telkin ediyor. Bilhassa da Ortadoğu üzerinde.

Haberlere göre Obama ve Medvedev, İran hakkında uzun uzadıya konuştular fakat İran'ın nükleer silahlar edinmesinin önüne geçmek için ABD ve Rusya'nın birlikte nasıl çalışacakları hususunda bir anlaşmaya varamadılar. G-8 zirvesinin liderleri (Rusya Devlet Başkanı da dâhil) nükleer mesele üzerinde ilerleme sağlaması için İran'a Eylül ayına kadar zaman tanıdılar ancak bu çağrı büyük ölçüde sembolik. BM Güvenlik Konseyi'nin aksine, G-8'in İran'a müeyyide uygulama yetkisi yok. 9 Temmuz tarihli The New York Times'da, Rus yetkililerin, G-8 bildirisini sulandırmakla övünmeye çoktan başladıkları haberi vardı.

Daha önce de savunduğum gibi, Kremlin'in korkusu, bir İran-ABD yakınlaşmasıdır zira Tahran'ın bugünküne nazaran Moskova'ya bağımlılığı azalacak ve Moskova ile işbirliğine daha az istekli olabilecektir. İran-ABD ilişkilerinin iyileşmesi, Avrupa'nın gaz tedarikçisi ve Hazar petrol ve gazının nakil güzergâhı olarak Rusya'nın yerini alması için İran'ın Amerikan yardımı almasına da yol açabilir.

Obama yönetiminin İran'la ilişkileri geliştirme çabaları o halde Moskova'nın memnuniyet değil korku duyacağı birşeydir. İran cumhurbaşkanlığı seçimlerini Ahmedinejad'ın kazandığının ilan edilmesinin ardından rejimin olağanüstü protestoları engellemesi, Kremlin nezdinde, ilahi lütuftur çünkü düğmeye basarak İran-ABD yakınlaşma sürecini (süreci sona erdirmediyse de) duraklatmıştır. İran'ın davranışını (ihtiyatlı bir şekilde) eleştiren ABD'nin aksine, Rusya, İran'ın ilan ettiği resmi seçim sonuçlarını şevkle tanıdı (...)

Moskova zirvesi, Arap-İsrail meselesi hakkında da anlamlı bir Rus-Amerikan işbirliğiyle sonuçlanmadı. Kremlin "kapsamlı" çözüm (ve toplantıların Moskova'da gerçekleşmesi) çağrısına şüphesiz devam edecektir (sanki Moskova çözüm şansını artıracakmış gibi) ama aracılık etmeye ne gönlü var ne de buna muktedir. Kuzey Kore nükleer diplomasisinde olduğu gibi, Moskova, Arap-İsrail barış sürecine gerçek bir katkıda bulunmaktan ziyâde bu sürece dâhil görünmekle daha bir ilgili görünüyor. Rusya'nın İsraille iyi ilişkileri sürdürmesi ve İsrail, Suriye, el Fetih ve Hamasla olan bağları dengede tutması muhtemeldir. Bunu muhtemelen başaracak çünkü Moskova'nın da bildiği üzere, taraflardan her biri, muhalifinin Moskova ile bağlarını tasvip etmezken aynı zamanda yine her biri, Moskova'dan biraz destek almanın yoluna bakacaktır.

Amerika ve Rusya ne Moskova'da ne de G-8'de İran ve Arap-İsrail çatışmasında ilerleme kaydetmediler ancak bazıları, stratejik silahlar ve Afganistan konularında sağlanan ilerlemenin bu alanlarda da işbirliğine sevkedebileceğini ümit edebilirler. Ancak şüphelidir. Yalnızca Moskova ve Washington'ın İran ve Arap-İsrail çatışmasında farklı çıkarlara sahip olmasından değil aynı zamanda Afganistan ve stratejik silahların denetim altına alınmasıyla ilgili olarak Rusya tarafının ilan ettiğinden daha az işbirliğinin sözkonusu olmasındandır.

Rus hava sahası üzerinden Amerikan askeri teçhizatının Afganistan'a nakledilmesi kararı, Rusya'nın bir hesabını yansıtmaktadır: Şayet Amerika'nın Afganistan'daki askeri durumu kötüleşirse, Rusya'nın güvenlik çıkarları da zarar görecektir. Objektif olarak (Ruslar komünist dönemde bu ifadeye bayılırlardı) Afganistan'daki Amerikan askeri varlığı, Rusya ve onun Orta Asyalı müttefiklerini Taliban'dan korumaktadır. Amerikan askeri teçhizatının naklini kolaylaştırmak, Amerika'ya verilmiş bir tavizi temsil etmekten uzaktır ve Rusya'nın kendi çıkarlarına hizmet etmektedir. Benzer şekilde, ABD ve Rusya'nın stratejik nükleer silahların sayısını azaltma kararı, Rusya'nın silah teknolojisinde ABD seviyesini tutturmada güçlükle karşılaştığı bir zamanda gerçekleşmiştir. Dolayısıyla da Rusya, ABD'den daha kazançlı çıkmış gibi görünüyor.

Şayet bir şeyin habercisiyseler, o halde Moskova ve G-8 zirveleri, Ortadoğu'da Rus-Amerikan işbirliği imkanlarının iyileşmesinin değil de Moskova'nın çıkarlarına hizmet ettiği takdirde, ABD'yle işbirliği yapan Rusya örneğinin devam edeceğinin alâmetidirler. Ve daha önce olduğu üzere, Moskova'nın Ortadoğu'da ABD'yle işbirliği yapmaması daha muhtemeldir zira işbirliği yapmaktan ziyade yapmamak çoğu kez çıkarına daha uygun görünüyor. Aksini beklemek de mâkul olmaz zaten.

Özgün başlık: Russia in Mideast: more of same

Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın