Avrupalılar Obama'nın ilk Moskova ziyaretini yakından izleyecekler. Amerikan yönetimi için Bush'lu yılların sıkıntıya soktuğu, Rusya ile ikili ilişkilere ivme kazandırmak önemli bir konu.  
 
Stratejik değer eşitliği ve devasa cephanelere vurgu yapılmasının Rusya'nın büyük bir güç muamelesi görme ihtiyacını tatmin ettiğinin bilinciyle, nükleer silahsızlanma yeni bir diyalog başlatma konusu için bir platform olarak seçildi. Obama yeni bir tarzı benimsetmeyi ve Rusları İran ve Afganistan gibi yakıcı dosyalarda işbirliği yapmaya yöneltmeyi deneyecek.

Avrupa ile Rusya arasındaki ilişkiler 2-3 yıldır önemli ölçüde gerginleşti. 2006 ve 2009 doğalgaz krizi, bir modus viviendi [geçici uzlaşma]'nın yolunun bulunmasının zorunluluğunu gösterdi. Kosova'nın bağımsızlığı ve onu izleyen 2008 Ağustos'undaki Gürcistan savaşı, o ana kadar ortaklaşa kabul edilen, devletlerin egemenlik ve sınırlarına saygı konusundaki kurallara dayanan Batı vizyonuna Rus stratejisi tarafından karşı çıkılışını ön plana getirdi. Moskova "çifte standartları" eleştirdi ve Avrupa güvenliğinin mimarisinin temellerini tartışma konusu yaptı. Rusya, özellikle Putin'in 2007 Şubat ayında Münih'te gerçekleştirdiği saldırgan konuşmasından sonra, artık "ayrıcalıklı çıkar alanı" olarak adlandırdığı bölgede Euro-Atlantik yapılarının her türlü ilerlemelerini aktif bir şekilde engellemeyi hedefleyen bir politika yürütüyor.

Bu politika, esas olarak, Moskova'daki yönetici seçkinlerin Gürcistan ve Ukrayna'daki "renkli devrimler"den bu yana düşman gördükleri ABD'yi hedefliyordu. Ancak 2008 Gürcistan çatışmasının ertesinde Avrupa'nın "Doğu" politikasını birçok eski Sovyet ülkelerine, özellikle Ukrayna'ya yönelttiğinden beri Rusya ile ilişkiler önemli sıkıntılar yaşamaya başladı.

Barack Obama'nın oyuna girmesi, NATO'nun genişlemesi teması ve Avrupa'daki Amerikan füzesavar kalkanları dosyası konularında yeni bir ılımlı Amerikan politikasını başlattı. Almanya ve Fransa gibi birçok ülke buna gizliden gizliye seviniyorlar. Eski komünist bloktan başka ülkeler ise kaygılılar. Bir Orta Avrupa ülkesi yetkilisi bu anlayışı şöyle yansıtıyor: "Obama uluslararası planda bir başarıya ihtiyaç duyuyor. Şu anda ne İran, ne Afganistan ne de Ortadoğu bunu başarabilecek durumda. Bu nedenle bizim üzerimizden Ruslarla anlaşma yapmak onun için önem kazanmaktadır."

Polonya, Amerikalıların kendi taraflarında olmasını sağlamak için Obama yönetimiyle ilişkilerini artırdı. Varşova için füzesavar kalkanı alanı her şeyden önce bir güvenlik garantisidir. Obama daha nisan ayında Prag'da yaptığı konuşmada bu plandan tümüyle vazgeçmenin söz konusu olmayacağını işaret etti: Kuzey Atlantik Antlaşması'nda 5. maddenin önemi yinelendi.

Varşova hükümeti, Gürcistan'ın Rus ordusu tarafından kısmî işgalinden hemen sonra, Bush ekibiyle bu projeyi imzaladı. Moskova ordusunun 1979'dan beri uluslararası bir sınırı ilk kez aşmasını sağlayan bu savaş, Avrupa için bir uyarı ateşi etkisi oluşturdu. Bu krizin tüm sonuçları daha henüz değerlendirilmiş değildir.

Avrupa, görüştüğü ateşkesin kurallarına Kremlin'in uymadığı gerçeğinin üstünü utangaç bir örtüyle kapladı. O zamandan beri, Rus diplomasisi, NATO'nun ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü'nün (OSCE) Kafkaslar'da 1990'lı yıllardan beri yerleştirilmiş olan gözlem mekanizmalarını parçalamaya uğraşmaktadır.

Obama, Moskova'da yapacağı görüşmelerde, Gürcistan gibi "çevre" sorunlarına hangi yeri verecek? Görünen o ki, Obama bu konunun Ruslar nezdinde "yeniden girişimine" ipotek koymasını istemeyecek. Ancak Obama bir gerileme ya da Rus yalancı pehlivanlarına teslim olmuş görüntüsünü vermeme konusunda da gerekli özeni de gösterecektir. Eğer bunun başaramazsa, bu başarısızlık kendisine ABD'de bile bıçak gibi keskin eleştirilere mal olacaktır.

Zaten, her şey bir yana, Euro-Atlantik yapıların uzantısını oluşturma projesi, Bush'un başkanlık yıllarının değil Clinton yönetiminin projesidir. Le Monde, 4 Temmuz 2009
 

 

Zaman