Başkan Obama, Amerika'nın liderlik rolünü terk ettiği şeklindeki eleştirilere cevap vermek için Çarşamba günü tafsilatlı bir dış politika gündemi aktaracak. Bu konuşma, ABD'nin Suriye'deki dahlini artıracak olsa da askeri çatışmadan uzak durmasını sağlayacak bir konuşma olacak.
Konuşma metnini yazan yetkilinin belirttiğine göre Obama, West Point Askeri Akademisi'ndeki konuşmada, Suriye'deki iç savaştan Rusya'nın Ukrayna'daki ihlaline dek bir dizi krizde ABD'nin nasıl tepki vermesi gerektiği hakkında kendi görüşlerini dile getirecek. Obama, daha önce belirttiği tecrit ve askeri müdahale arasında orta bir güzergâhta ilerleme kararlılığını bu kez daha geniş bir bağlamda ele alacak. ABD, Rusya ve Çin'den gelen saldırganlığı gemleme çabalarının merkezinde olması gerekir ancak sekiz-dokuz yıllık vekalet savaşları karşılığında değil diye daha önce zaten belirtmişti.
Ulusal Güvenlik Danışmanı Yardımcısı Benjamin J. Rhodes bir söyleşide “bu müdahalecilik sayılır ama aşırı gerilme de değildir” demiş ve kaydetmişti: “Liderlik ediyoruz, liderlik eden tek ülkeyiz, fakat liderlik uluslararası sisteme hizmet adına olmalıdır.”
Yetkililere göre Obama, Suriye'nin bazısı el Kaide ile bağlantılı olan teröristler için güvenli cennet haline geldiğini vurgulayacak. Bu durum, Suriyeli muhaliflere ağır silahlar dâhil Amerikan desteğini artıracak kapıyı aralayabilir her ne kadar bu doğrultuda alınmış her hangi bir karar yoksa da.
Başkan'ın konuşması, ABD'nin hain bir dünyada elde hiçbir plan olmadan krizden krize sürüklendiği eleştirilerine cevap verecek.
Eleştirmenler Obama'nın başarılarını küçümserken, Rhodes, başkanın iklim değişikliğinden İran'la nükleer müzakerelere kadar bir dizi konuyu kapsamlı bir çerçeve içerisinde öncelik sırasına koymadığını kabul ediyor. Obama, Haziran başında Avrupa'ya yapacağı ziyarette fikirlerini ayrıntılarıyla işleyecek. Beyaz Saray, Dışişleri Bakanı John Kerry, Savunma Bakanı Chuck Hagel ve diğer yetkililerin ağzından önemli meseleleri kamuoyuna açıklayacak. Rhodes “yalnızca dış politikamız hakkında değil Amerika'nın dünyadaki rolü hakkında da birçok soru olduğunu biliyoruz” diyor.
Sorun şu ki Obama, seleflerinin dış politikaya yeni yön tayin ettiği yerde sahneye çıkarken – George W. Bush, önleyici vuruş ilkesini 2002'de West Point'te yaptığı konuşmayla hayata geçirmişti- fikirleri benzer bir çizgide muhtemelen. Geçen yıl terörizm hakkında yaptığı bir konuşmada Ortadoğu'dan Kuzey Afrika'ya dek uzanan, askerlerin ve insansız uçakların müadele ettiği İslamcı terör kuşağına karşı uyarıda bulunmuş, Afganistan ve Pakistan'daki el Kaide tehdidinin yerini bunun almakta olduğunu söylemişti. Obama'nın askeri müdahaleye dair hesaplı aklı, 2011'de NATO'nun Libya müdahalesine Amerikan desteği hakkında yaptığı konuşmada belirgindi. Amerika'nın küresel güç olarak sorumluluklarını genişçe tarifi, 2009'da Nobel Barış Ödülü'nü kabul ederken genel hatlarını çizdiği ilkeleri yansıtmıştı.
Eleştirmenlerin başkanın sözlerini eylemleriyle desteklemediğini savunabilirler. Örneğin yönetim, Suriyeli muhaliflerin destekleneceğini hep vaat etti. Ama aşırıların eline geçer korkusuyla uçaksavar füzeleri vermeyi de reddetti. Obama'nın Suriye'ye tepkisi Beyaz Saray'ın tepesinde sallanmaktadır ve başkanın dış politikasının dümensiz olduğu eleştirilerini kışkırtmaktadır. Obama, kimyasal silah kullandığından dolayı Suriye'yi füze saldırısıyla tehdit etti, sonra tehditten çekildi; can kaybı 160.000'e yaklaşırken Suriye'ye daha fazla Amerikan dahli isteyenlere direndi. Cumhuriyetçi Senatör Bob Corker “yönetimin bir Suriye politikasının olmadığını, Suriye'de bir stratejisinin olmadığını geçen gece fark ettim” dedi. Corker, dış politika konuşmak üzere Beyaz Saray'da bir peynir-şarap resepsiyonuna katılmış ve toplantıyı “çok tuhaf” diye nitelendirmişti.
Beyaz Saray yetkililerinden Denis R. McDonough, Corker ve diğer senatörleri Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice ile görüşmeleri için davet ettiğini çünkü bu meselelerin gelecek haftalarda gündeme oturacağını, yönetimin Kongre'yle istişare etmek istediğini söyledi ve “bana göre iyi bir alışveriş oldu” dedi.
Obama'nın geçen yıl terörle mücadele politikasını gözden geçirme vaadi, Edward Snowden vakasının dikkatleri dağıtmasından dolayı hayata geçmedi. Başkan'ın Asya'ya eksen değiştirmesi ise vaat olmaktan öteye geçemedi; Trans-Pasifik ticaret anlaşması sürüncemede kaldı; yeniden Amerikan askeri varlığı Filipinler'deki üs kullanımı gibi sınırlı duyurularla kaldı.
Obama, eleştiriler karşısında duyduğu hayal kırıklığını geçen ay Asya'ya yaptığı ziyaret sırasında dile getirdi. Manila'dayken “can ve mal kaybı yaşadığımız on yıllık savaştan sonra herkes güç kullanımına niçin bu denli hevesli?” diye sordu. Başkan, başlıca amacın, Irak Savaşı sırasında yapılan hatalardan sakınmak olduğunu da kaydetti. (...)
Obama West Point'te, Ukrayna'ya karşı Rus saldırganlığına direnişi örgütleme ve Çin'le toprak anlaşmazlığı yaşayan müttefikleri destekleme konusunda metin durduklarını savunacaktır. Başkan, Rusya'dan Çin'e bir hat çizecek, ABD'yi her iki vakada da uluslararası düzenin nihâi garantörü olarak resmedecektir diyor Rhodes. Bu tür koalisyon inşası ise ne hızlıdır ne de askeri harekâtın verdiği tatmini yaratır. “Bu uzun bir oyundur”. “Dünden kalan problemi çözecek değildir.”
Kaynak: NY Times
Dünya Bülteni için çeviren: Turgut Fidan