NATO'da genel sekreter krizindeki bölünme aşılsa da, Afganistan konusunda ABD'ye bir trajediyi engellemeye yetecek destek verilmedi.

NATO 60. yılındaki toplantıda genel sekreter seçiminden kaynaklı bir bölünmeden kaçınmayı başardı. İlk denizaşırı ziyaretinde cazibesini etkili biçimde kullanan ABD Başkanı Barack Obama, Türkiye'yi Müslümanları inciten dört yıllık Danimarka karikatürleri tartışmasının bir kenara bırakılabileceği konusunda ikna etmeyi başardı. Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen beklendiği atandı.

Ancak toplantının asıl büyük lokması Afganistan'dı. Obama bu konuda sıkı durmaya çalıştıysa da pek az şey elde ederek ayrıldı. Diğer ülkeler, Afganistan'ın 20 Ağustos'taki başkanlık seçimlerinin güvenliği için '5 binin üzerinde' ilave asker ve eğitimci vermeyi taahhüt etti. Afganistan'a her ilave asker kararı memnuniyet verici, fakat bu NATO'nun verebileceğinin asgarisiydi. ABD başkanı diğer ülkelerin Amerika'nın Afganistan ve Pakistan sınır bölgelerinde Kaide ve Taliban'a yönelik 'boz, dağıt ve yen' stratejisine verdiği desteği memnuniyetle karşıladı.

Ancak ilave asker taahhüdünün, ihtiyaç duyulacak ek kaynaklar bakımından 'yüklüce bir peşinat'tan ibaret olduğunu belirtmeyi de ihmal etmedi. Obama haklı, fakat daha ileri katkılar bekliyorsa iyimser davranıyor olabilir. Mümkün olan en büyük iyi niyetle donanmış yeni bir Amerikan başkanı NATO'yu daha fazlasını yapmaya ikna edemiyorsa, bundan sonra ikna etmesi de mümkün değil.

Gerçek şu ki, NATO üyelerinin azınlığının güçlü desteğini arkasına alan ABD, NATO'nun kalanınca doğru düzgün desteklenmiyor. Dünyanın uluslararası terörist tehdide karşı omuz omuza karşı koymayı kabul ettiği 11 Eylül'ün sonrasından beri ittifak esasen ABD ve Britanya anlamına geliyor. George W. Bush'un görevi bırakmasının işleri değiştireceğini düşünenlerin yanıldığı görülüyor. ABD Başkanı yeni, fakat NATO aynı eski NATO.

Bunların bir bölümü Afganistan'daki askeri çatışmadan duyulan bıkkınlığı yansıtıyor; tarihte kimsenin bu ülkeden zaferle ayrılmadığının bilinmesi de buna eşlik ediyor. Bu havlu atabileceğimiz anlamına gelmiyor. Britanya Başbakanı Gordon Brown'ın dün dediği gibi: "Başarılı ve demokratik bir Afganistan, Britanya'daki caddelerimizin daha güvenli olması anlamına gelecektir."

Afganistan'daki iç siyasi gelişmeler elbette ki karmaşık. Devlet Başkanı Hamid Karzai beceriksiz bir müttefik. Evlilik içi tecavüzü fiilen yasallaştıran ve daha önce imzaladığı bir yasayı gözden geçirmeyi kabul etti. BM'nin Taliban'ın emirlerinden farkı olmadığını söylediği yasa Afganistan'da askeri olan ülkelerde protestoları tetikledi ve İtalya kadın askerleri çekme tehdidinde bulundu. Karzai Batı dostu olabilir ama ilerlemeye ciddi engel oluşturması tehlikesi de var.

Bununla birlikte büyük soru varlığını sürdürüyor: Gönülsüz NATO ülkelerini ayak sürümeyi bırakmaya ve Afganistan'ı istikrara kavuşturup Kaide ve Taliban'ı etkisizleştirmek için gereken askerleri vermeye nasıl ikna edeceğiz? G-20 zirvesinde liderlerin kendi ekonomilerinde krizle yüz yüze kaldıklarında uluslararası eylem çağrısına karşılık verdiğini gördük. NATO üzerinden gerekli kaynakları vermeleri için caddelerinde benzer krizler (Afganistan menşeili terör saldırıları) görmeyi beklememeliler. Bu tür bir gelişme trajedi olacaktır. (Başyazı, 5 Nisan 2009)

Kaynak: Radikal