Geçtiğimiz hafta, NATO savunma bakanları Budapeşte'de toplandılar, önemli kararların altına imza atmayı denediler. Denediler denmesinin nedeni, gündemdeki her konunun yeni bir NATO stratejisi olarak yaşama geçememesinden, buna karşın yine de bazı kararların alınmış olmasından kaynaklanıyor.
SSCB dağıldıktan sonra NATO'nun varlık nedenini yitirdiğini savunanlar az değildi, doğrusu bugün de bu görüşün taraftarları bulunuyor. Rusya, NATO yerine AGİT bünyesinde içinde kendisinin de yer alacağı yeni bir güvenlik örgütlenmesi oluşturulmasını, dolayısıyla NATO'nun dağıtılmasını önerdi. ABD'yi hiç hoşnut etmeyen bu projeye Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy olumsuz yaklaşmadı. Yine aynı Sarkozy, bu tür bir değişimin Avrupa Ordusu kurulması için fırsat yaratacağını umuyor olacak ki, Avrupa Ordusu konusunun acilen AB gündemine alınmasını da önerdi. AB üyelerinin bu konuda fazlaca bir hevesi ve hatta mali olanağının bulunmaması ortak ordu konusunun isteyen ülkelerle ayrı bir antlaşma ile düzenlenmesini gündeme getirdi. Avrupa ordusunun kime karşı kurulacağı konusunda ABD'nin bir fikri olacak ki, meselenin esasen bir Avrupa değil NATO meselesi olduğunda ısrar etti.
ABD, ısrarının altında yatanları NATO toplantısı sırasında epeyce dile getirdi denebilir. Budapeşte toplantısı sonrasında NATO'nun görev genişlemesine gitmesine karar verildi. Buna göre örgütün Afganistan'daki misyonu, artık sadece barış gücü olarak çalışmayacak aynı zamanda uyuşturucu kaçakçılığına da engel olma faaliyeti sürdürecek. Bu karar, NATO'nun Afganistan'daki, hatta Pakistan, İran ya da başka yerler gibi kaçakçılık yollarında bulunan ülkelerdeki 'kişi'leri takip etmesi anlamına geliyor. Bir dizi itirazdan sonra, bu göreve isteyen ülkelerin katılacağına karar verildi, Türkiye katılmayacağını açıklarken kimlerin hevesle katılacağını tahmin etmek zor olmadı.
İkinci karar ise, Somali açıklarında sıklıkla eylem yapan korsanlarla mücadele edilmesi olarak saptandı. Korsanların Rusya menşeli silahların bulunduğu gemiye el koymaları ile bu silahların tam olarak hangi ülkeye gittiğinin anlaşılamamasıyla tırmanan gerginlik, NATO ilgisine mazhar oldu. Yine isteyen ülkeler bu faaliyete katılsın dendi. Bu arada karara bağlanmayan ancak tartışılan başka konular da bulunduğu hatırlatılmalı ki, en önemlisi NATO genişlemesi.
NATO'nun Gürcistan'ı dahil etmesi konu olur olmaz bu ülke savaşa sürüklendi ve topraklarını yitirdi. Ukrayna'nın adı geçer geçmez, Rus yanlısı-Batı yanlısı iktidar savaşları kızıştı, Kırım neredeyse olası bir 'Güney Osetya' haline geldi. Rusya, varolma alanlarını ilan ederken buraları NATO'ya, daha doğrusu ABD'ye bırakmamakta kararlı olduğunu ortaya koydu. Bunun üzerine NATO, Rusya'nın hemen burnunun dibinde çevreleme faaliyeti yürütmek yerine menzili genişletme arayışına girdi. Somali açıkları ile uyuşturucu trafiği meseleleri yeni çeperin bir yönünü ortaya koyarken, diğer alan farklı bir genişleme beklentisiyle dizayn edilmeye çalışılıyor. Bu çerçevede NATO'nun Avustralya, Japonya ve Güney Kore ile genişlemeye gitmesi gündemde. Trans-Atlantik niteliğin Trans-Pasifik bir yöne gitmesinin gerekçeleri arasında Rusya'nın Pasifik'te füze denemesi, Venezuela ile tatbikat yapması ne kadar etkili bilinmez.
Bilinen, ABD'nin NATO'yu Rusya'yı tehdit olarak gören bir örgüt olarak yaşatmaktaki ısrarı. Buna direnenler kendi örgütlerini kurma arayışında. Türkiye bunların dışında kalırsa sadece NATO'ya sarılmak durumunda kalabilir, dolayısıyla yağmurdan kaçarken doluya tutulması işten bile değil.
Kaynak: Star