İslam aleminin temsilciliği niteliğinde olan hilafetin varlığına 1924 yılında son verildi. O zamandan şimdiye kadar yeni İslam halifeliği kurulamadı. Sultan ismi kendisinden alınan II. Abdülmecid bir süre halife statüsünü koruyabildi. Ancak Türk cumhuriyetçilerinin baskılarına dayanamayarak ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Son yüzyılda Osmanlı devleti sınırları bölündü. Bir zamanlar Romanya ve Macaristan gibi doğu Avrupa ülkelerini ve Mısır, Fas, Sudan gibi Müslüman bölgeleri birleştiren devlet yıkılmıştı. Bu ülkelerin önemli bir kısmı imparatorluk sonrasında İngiltere, Fransa ve İtalya'nın sömürgesi haline geldi. Hilafetin etkileri sınırlarının çok ötesine ulaşmaktaydı. Uzun bir süre İngiltere ve daha öncesinde Moğolların işgali altında bulunan Hindistan gibi ülkelerin Müslümanları Osmanlı devletinden önemli ölçüde etkileniyordu.

Osmanlı imparatorluğu güç kaybetmesine rağmen Birinci Cihan Savaşı öncesinde batı ülkelerinin sömürge politikasına karşı geliyordu. İmparatorluk sınırları içerisinde bulunan Asya ülkeleri işgallerden uzak olmalarını Osmanlı devletine borçlu. Ancak üzülerek belirtmemiz gerekiyor ki sadece İslam karşıtı güçlerin etkisi ile Türklere karşı savaşmayı tercih eden Müslümanlar değil Moğol işgalinden kurtulan Müslümanlar da imparatorluk sınırları içerisinde yer almıyordu. Sömürge düzeni içerisinde Afrika'nın Müslüman ülkeleri ve Hindistan'ın yanı sıra Kafkasya da bulunmaktaydı.

Yaşanan gelişmeler göz önünde tutulduğu zaman Müslümanların kahir ekseriyetinin tekrar hilafetin kurulmasını istediği ortaya çıkıyor. Müslümanlar baskı ve zulümden kurutlmak istiyor. Dünya imparatorluk politikaları incelendiği zaman Müslümanların talepleri anlaşılabilir. Yeni kurulabilecek hilafetin Osmanlı devletinin devamı olabileceği düşünülebilir. Bugün ABD, AB, Rusya ve Çin gibi küresel aktörler İslam karşıtlığı ile öne çıkıyor. Bir zamanlar SSCB'nin kurulması ve Stalin'in lider olması kapitalist düzeninin işine gelmekteydi. Küresel aktörler dünyada devam eden anti kapitalizm harekatını Sovyetler örneğini göstererek durdurabildi. Stalin liderliğindeki SSCB batı ile anlaşarak ve işbirliği yaparak varlığını devam ettirdi. Bu sürecin sonunda 30 milyon insan hayatını kaybetti ve ABD dünya liderliğini ilan etmiş oldu. Günümüzde hilafetin tekrar kurulması sadece beklenen Mehdi'nin gelmesi ile mümkün olabilir. Diğer durumlarda kurulacak yeni bir devlet, dünya sisteminin bir parçasına dönüşür ve farklı bir anlam ifade etmez.

Burada kilit ifade "dünya sisteminin bir parçası" olma anlayışı. Dünya sistemi son dönem Osmanlı'ya benzer bir hilafetin kurulmasına karşı gelmeyeceğini gösteriyor. Nitekim Hizbut-Tahrir'in Londra'da ofis açması, Obama'nın Kahire'deki açıklamaları, batı ülkelerinin istihbarat birimlerinin ayrı ayrı Müslüman gruplarla işbirliği yapması hilafet projesinin uygulanabileceğini kanıtlıyor. Bu tür bir hilafetin kurulması durumunda batı ülkelerinin işine gelir. Öncelikle Müslümanlar sınırlar içerisinde tutulacak. Bir zamanlar kendi aralarında düşmanlık eden Abbasi, Endelüs Emevi ve Fatimiler gibi birkaç hilafet merkezi de kurulabilir.

Müslümanların bir merkezde birleştirilmesinden sonra batı ülkeleri tarafından başarılı bir şekilde uygulanan beyin yıkama teknolojisi uygulamaya konuluyor. Böylece insanlar babaları ve dedeleri ile de çelişki içerisine düşmüş olur. Müslümanların böyle bir tehlike ile karşılaşmasının imkansız olacağı iddia edilemez. Bunun en bariz örneği Türkiye ve SSCB Müslümanlarının durumudur. Türkiye'de Mustafa Kemal ve onun ardılları 80 yılda inanılmaz bir değişime imza attı. Alfabe değişikliği ile nesiller arasında büyük bir bağlantı kopukluğu oluştu. Ateist liberaller kendi halkı içerisindeki inançlı insanları iktidardan uzakta tutabildi. Bugün Türkiye'de insanların inançlarını serbest bir şekilde yaşaması için yapılan uygulamalar dahi büyük bir heyecanla karşılanıyor. Batı beyin yıkama teknolojisinin 600 yıl İslam ümmetinin merkezi olmuş bir bölgenin üzerindeki etkisi asla küçümsenemez çünkü Müslümanların önemli bir kısmı mevcut dünya sisteminin bir parçasına dönüşmenin haram ve günah olduğunu dahi unutmuş durumda.

Haydar Cemal: Rusyalı Müslüman düşünür

Dünya Bülteni için Rusça'dan İbrahim Ali tarafından tercüme edilmiştir.