Suriye rejimi bugün düşse ne olur? Temmuz ayında Şam’da gerçekleştirilen bombalı saldırıda rejimin dört önemli ismi öldürüldüğünde rejim kontrolü kaybetti mi? Kanaatimce evet.
Diktatörün kayınbiraderi Asıf Şevket dâhil o yetkililer, rejimin üst yönetimini günlük zulmü yürüten güvenlik güçlerine bağlayan kademeydi. Rejim kontrolü tekrar sağlayıp kaldığı yerden şiddette devam etmeden önce zincir bir süreliğin kırıldı.
Rejim muhalifleri bunu nasıl bilecekler? Güç boşluğunu doldurmak şurda dursun, varlığını derhal takdir edecek gerekli araçlardan yoksunlar. Rejim düşseydi bile her iki kamptaki insanlar güç boşluğunun farkında varana dek savaş devam edecekti. Ayaklanmacılar bunu akılda tutmalılar.
Eğer muhalifler somut kazanımlar elde edeceklerse, yeni stratejilere ihtiyaçları var. Aktivistlerle, ayaklanmacılarla ve rejim bağlılarıyla yapılan söyleşilere bakılırsa, ayaklanmacıların kördüğümü çözmeleri için odaklanmaları gereken iki önemli alan var.
Birincisi, rejimin omurgasına vurmalılar. Esad günlük operasyonlarda Şam’ın nezaret etmediği milis güçlere gitgide bel bağlıyor. Ölümlerde şüphesiz ki Esad’ın imzası var ancak taktik liderlikte değil de genel talimatlarda bu imza. Günlük operasyonlar bu yüzden Temmuz’daki bombalı saldırıdan pek etkilenmedi.
Yine bu yüzden siyasi bir çözüm şu an için ihtimal dâhilinde değil. Kara güçleri, kazanacaklarına inandıkları müddetçe savaşmaya devam edecekler. Rejimin bel bağladığı bir dinamiktir bu.
Üst liderlik, pratik sebeplerden dolayı astlarından koptu. Devlet bu bakımdan çözülmüştür. Rejim bağlıları genelde daha fazla güç kullanımı talep ediyor ve “yumuşak” yaklaşımından dolayı Şam’ı eleştiriyorlar.
Alt kademe birimler rejimin karşısındaki stratejik sınırlamalara âşina değiller ve ayaklanmayı ezemeyişi karşısında duydukları hüsran artıyor. Bu birimler genelde tecrübeli subayların komutasında olmasına rağmen rejim savaşçılarının önemli bir kısmı 19 ay önce protestolar başladığında katılmışlardı. Hava kuvvetleri ve Cumhuriyet Muhafızları ve Dördüncü Mekanize Tugayı gibi seçkin birlikler hâriç, rejim yanlısı güçler pervasız milisler gibi hareket etmektedir.
Suriye’deki savaş, şekil değiştirip kalıcı mahalli savaşlara döndü ki ayaklanmacıların lehinedir. Bazı hallerde ise rejim kuvvetleri milis güçler gibi etkili harekâtlar düzenliyorlar. Bu hem bir güç hem de zayıflıktır.
Rejim liderleri, kara gücü dirençli olduğu ve yıllar sürebilecek müzmin bir iç savaşa dayanıklı çıktığı takdirde kazanabileceğine inanıyor.
Alt kademe subaylar savaşın tüm yükünü kendilerinin çektiğini hissetmeye başlarlarsa güçlerinin sınırını ve canlarını korumak için tavizin önemini takdir edeceklerdir.
İkinci alana gelince, ayaklanmacılar güçlü bir varlık gösteren siyasi liderliği tesis etmeliler. Yaygın inancın aksine, birlik halindeki bir siyasi muhalefet, komuta-kontrolün tek çatı altında toplanmasından çok daha acil bir önceliktir. Rejim karşıtı savaşçılar arasındaki anlaşmazlıkların pek çoğu siyasi düzlemdeki rekabetten doğuyor; en çarpıcı örnek, silahların siyasi bağlılıklara göre dağıtılmasıdır.
Komuta kontrolün tek çatı altında toplanması, silah ve diğer yardımlar için önşart olamaz.
Diğer ülkelerin mali ve siyasi desteğini alan tek bir siyasi liderliğe bugün çok daha acil ihtiyaç duyuluyor. Amerikan Foreign Policy dergisinde Salı günü yayınladığı üzere, Amerikan yönetimi gelecek hafta Katar’daki toplantılarda yeni bir Suriye muhalefet konseyi kurmayı planlıyor.
Mevcut Suriye Ulusal Konseyi yeterli zamanı kullandı ve yeniden şekillenemeyeceğini ve kendi başına kuşatıcılığını artıramayacağını gösterdi. Bunun olması için uluslararası bir çabaya ihtiyaç duyuluyor. Yabancı ülkeler, hassaten de silah ve yardım sağladıkları için nüfuzlu olanlar, birliği sağlamaya yardım edebilirler.
Siyasi liderlik, ülke içindeki Suriyelilerle bağ kurmalı, aktivist ve savaşçılarla birlikte çalışmalı ve rejimin varlık göstermediği yerlerde idâreyi eline almalıdır. Suriye’deki muhalefet üyeleri hayatlarını feda ettiklerini hissetmeye başladıklarında, yabancı başkentlerdeki otellerde kalan siyasetçilere sadakat borçlarının olmadığını düşüneceklerdir doğal olarak.
Aynı derecede önemlidir, siyasi liderliğin ülke içinde varlık göstermesi, rejimin yerine alacak modeli inşa etmeye başlayacaktır. Esad muhalifleri, rejimin zayıflıklarını kullanmaya ihtiyaç duyuyorlar yoksa onun davranışlarını tekrarlamaya değil. Diktatör böl-yönet kuralını işletiyor; muhalefet birleşmeli ve liderlik etmelidir. Esad, yakıp yıkarak halkı kendisine yabancılaştırıyor; muhalefet, sıradan Suriyelilerle bağları iyileştirmelidir hatta devrimi desteklemeyenlerle bile. Muhalifler bütüncül bir karşıt strateji sunmadıklarından dolayı rejimin taktikleri işe yarıyor.
Ayaklanmacılar, faaliyet yürüttükleri alanları savunabilmek için etkili silahlara ihtiyaç duyuyorlar. Fakat daha iyi silahlarla en fazla rejimi müzakereye zorlayabilirler iktidardan çekilmeye değil.
Lakhdar Brahimi şahsında, uluslararası diplomasi taraflardan birinin müzakere arayışı içine girmesini beklemeye dayalı işliyor gibi. Muhalifler bunun olmasını sağlayabilirler ancak mevcut stratejiyle değil.
Kaynak: The National (BAE)
Dünya Bülteni için çeviren: M.Alpaslan Balcı