Şu iki paragrafı arka arkaya okuduğunuzda, ikisi arasındaki 7 farkı bulabilecek misiniz bakalım…

“Sen genel başkan oldun. Aday olacak mısın? CHP’nin genel başkanı, doğal cumhurbaşkanı adayıdır. Kaçamaz. Yok böyle bir şansı. Yani, partiyi ben yöneteyim, ülkeyi başkası yönetsin. O zaman koltukta neden oturacaksın ki? Neden oturacaksın?”

“Sayın genel başkanım hep söylediniz. Parti başkanından cumhurbaşkanı olmaz. Parti üyesi cumhurbaşkanı olmaz. Bunu hep söylediniz. Ben de bu görüşünüze hep katıldım. 24 Haziran’da Allah’ın izni milletin isteğiyle cumhurbaşkanı olacağım.”

Beyanatların ikisinin de sahibi aynı kişi.

CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce...

Muharrem Bey, CHP’nin genel başkanlığı için Kemal Kılıçdaroğlu ile kurultay yarışına girdiğinde ilk paragraftaki cümleleri sarf ediyor.

“CHP’nin Genel Başkanı doğal cumhurbaşkanı adayıdır, kaçamaz” diyor.

İkinci açıklamanın ne zamana ait olduğunu tahmin etmiş olmalısınız.

Aynı güçlü ses tonuyla, aynı hararetle, Kılıçdaroğlu’nun “Gel bakalım buraya” diyerek cumhurbaşkanlığı adaylığını anons ettiği gün söylendi o laflar.

Yine Muharrem İnce tarafından.

“Ben de bu görüşünüze hep katıldım” dememiş olsaydı, iki görüş arasındaki zıtlık açısını 180 dereceye kadar çıkarmak mümkün olmayabilirdi belki.

Ama öyle işte.

İsterseniz ben aradan çekileyim, aynı sözleri birkaç defa daha okuyup kararı kendiniz verin.

“Gariban, dürüst, ilkeli, dobra dobra, sözünün eri” gibi kalıplara kendisini sokuşturarak seçmenin karşısına çıkma çabası içinde olmak, her cumhurbaşkanı adayının rüyalarını süslese de, bu tür çelişkiler ortaya çıktığında ortaya kocaman bir ‘inandırıcılık’ sorunu çıkıveriyor.

Neyse bunu geçelim.

UFUKTA İNCE/AKŞENER KAVGASI GÖRÜLÜYOR

Bugün esas daha çok, cumhurbaşkanlığı seçimlerini ikinci tura taşıyarak Erdoğan’ın rakibi olma iddiasını dillendiren iki aday, Muharrem İnce ve Meral Akşener arasında ciddi anlamda tırmanma emareleri gösteren gerilimden söz etmek istiyorum.

Gerilimin çıkış noktası, Muharrem İnce’nin parlamenter sisteme dönüş için 2 yıllık bir ‘restorasyon sürecinden’ söz etmiş olması.

Bu, Millet İttifakı’nı oluşturan paydaşlar arasında, ama özellikle İyi Parti’de ciddi bir rahatsızlık uyandırdı.

Bu rahatsızlık aleni bir şekilde kamuoyu önüne de taşınmış oldu.

İyi Parti’nin Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Aytun Çıray tarafından.

Şu ifadeler Çıray’ın kendisine ait:

“Sayın Genel Başkan Akşener gördü ki; bu seçim kampanyası sanki olağan bir seçime gidiliyormuş gibi, sanki parlamento seçimiymiş gibi, başbakan seçilecekmiş gibi, sanki uzun süreli icraat hükümeti çıkacakmış gibi bir kampanyaya dönüştü. Yani prensip zemininden kaydı.”

Bu durumda, birkaç gün önce Akşener’in Kılıçdaroğlu ile buluşmasının da ‘İttifak ruhu bozuluyor’ gündemli bir görüşme niteliğine dönüştüğünü düşünebiliriz.

Yazının tamamını okumak için TIKLAYINIZ