Muhafazakarların iktidarla imtihanları sanılanın aksine sadece akçeli işlerden, ihalelerde görülen sapmalardan ibaret değil. Zihinsel bir kırılma pahasına entelektüel iktidarla kurdukları ilişki biçimlerinde daha vahim sonuçlar ortaya çıkıyor.

Uzatmaya gerek yok; Nobel ödüllü Naipaul'un Avrupa Yazarlar Parlamentosu adıyla icat edilmiş bir etkinliğe onur konuğu olarak çağrılması entelektüel iktidarla muhafazakar ilişkisini deşifre eden turnusol kağıdı işlevi gördü. Bu etkinliğin 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nın bünyesinde projelendirilmesi tam da entelektüel iktidar alanının somutlaşmış haline örnek teşkil ediyor. 2010 Avrupa Kültür Başkenti projesinin başından itibaren, İstanbul'un ruhunu inkar eden bir gerekçe ile alınmış olmasına neredeyse itiraz eden olmadı. Süreç içinde ortaya konan kimi projelerle İstanbul'un temsil ettiği manaya zıt etkinlikler ortaya kondu. Bunun en son örneklerinden biri milyonlar harcanarak yapılan ve oryantalist bir bakışla haremi anlatan film oldu. Muhafazakarlık adına, Yeni Osmanlıcılık yapanların Kanuni Sultan Süleyman'ı erotik yatak sahnesinde gösteren filme destek olmaktan yüzleri kızarmadı. Üstelik söz gelimi sol bir yönetim marifetiyle bu yapılsaydı atalarımıza, Müslümanların halifesine hakaret edildiği gerekçesiyle eminim yer yerinden oynayacaktı.

 

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN...