İslamcılığın modernizmin bir sonucu olduğu tespitinin sosyolojinin konusunu aşan bir temelde değerlendirilmesi gerekir. Her şeyden evvel İslamcılıktan neyin anlaşılması gerektiği sorusunu bir kenarda saklı tutarak Türkiye'deki İslami taleplerin bu ülke için ne anlama geldiği konusu hiç de geçiştirilesi bir mesele değildir.
Özellikle 28 Şubat sürecinde ve sonrasında yaşananlar bağlamında İslamcılığın modernliğin bir unsuru olmaklığına yaslanarak yapılacak çıkarsamalar İslamcılığın bu ülkede nevzuhur bir unsura indirgenmeye çalışıldığına da işaret eder. Oysa İslamcılığa Müslümanlığın, dolayısıyla bu toprakların içinde bulunduğu temel varoluşsal meydan okumalara karşı üretilmiş cevapların yekunu olarak bakmakta yarar var.
İslamcılığın ya da daha genel anlamda İslami hareketlerin modernleşmenin bir sonucu olduğu yönündeki iddia, dolaylı olarak modernleşmenin kaçınılmazlığını ve mutlak dönüştürücülüğünü pekiştirmekten başka bir işe yaramıyor. Aynı zamanda İslami düşünüş ve yaşayış tarz/lar/ının sekterliğine gönderme yaparak modern ve seküler olanı başat, belirleyici, hatta mutlaklaştırıcı bir konuma oturtmuş oluyor. DEVAMI>>>