Mısır’da hiç kimsenin tasavvur edemeyeceği veya kimsenin aklına gelmeyecek olan tek şey, İsrail’in Gazze’de Filistin halkına karşı işlediği katliamları yüceltmek ve Benyamin Netanyahu’yu terörle savaştığı için desteklemek olsa gerekti. Ancak bugünlerde büyük ulusal gazetelerin diline bakıldığında Mısır’da bu olması muhtemel olmayan durumun gerçekleştiği gözüküyor. Ülkede baş gösteren yeni Siyonistleşme hareketi, daha önce Mossad adına çalışan ve sonları idam olan Mısırlı ajanların bile yaptıkları bir şey değildi. Hebbe Selim gibi Mossad’a çalışan ve idamla infaz edilen casus bile Filistinlilere karşı bu kadar acımasız duygulara sahip değildi. Bugün ise televizyon programlarına baktığınızda, sosyal medyada gezindiğinizde, verilen beyanatları okuduğunuzda ve konuyla ilgili yapılan tartışmalara kulak verdiğinizde Mısırda seslerin bu yönde yükseldiğine şahit oluyorsunuz. Mesela Mısır televizyonunda çalışan ve aslen Gazze doğumlu olan Filistin asıllı bir gazetecinin cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi’yi, Filistin halkını aşağılamak ve Hamas’a inat halkı daha da fakirleştirmek Gazze’deki kuşatmayı sıkılaştırmaya çağırdığını duyabilirsiniz. Yani şu an Mısır’da yeni bir Yahudi lobisinin oluştuğunu ve “İhvancı” Hamas ile mücadele kisvesi altında Filistin halkına karşı Yahudi’ye destek verdiğini söylemek şaşırtıcı olmayacaktır. Bu, Mısır için bir felaket!

İsrail işgalinin ve vahşetinin ilk gününde resmi düzeyde oluşan korku ve sarsıntı sonucunda Mısır dışişleri saldırıları kınayan bir açıklama yaptı. Bir sonraki gün ise aynı dışişleri tükürdüğünü yaladı ve bir önceki açıklamasını yeniden gözden geçirerek İsrail-Filistin arasındaki karşılıklı şiddetin durdurulması gerektiğini ifade etti. Böylelikle kurban ile katili aynı safa kolaylıkla yerleştirmiş oldu. Çünkü kurban, katilin yüzünü ölmeden önce tırmalamıştı! İşte bu yüzden Mısır dışişleri her iki tarafa da mesafeli durmaktan dolayı mutluydu. Bir sonraki gün ise BM’nin Refah sınır kapısını açıp yaralı Filistinlilerin geçmesi için müsaade etmesi için çağrıda bulunmasından hemen önce Gazze şeridindeki abluka sıkılaştı ve sınırda olağanüstü hal ilan edilerek Refah sınır kapısına asker yığıldı. Sisi ise kendisine yapılan bu çağrılara “nazikçe” teşekkür etmekle yetindi!

Gazze’ye yapılan bu seferki saldırılarda, şu ana kadar İsrail düşmanlığı yapmak için ciyak ciyak bağıran sesler birdenbire kesildi. Medyada ve siyasi atmosferde hakim olan bu sessizlik, soru işaretleri doğuruyor elbette. Nasıl oldu da, Nasırcı kutbun en önemli temsilcisi Hamdin Sabbahi, Filistinlilerin İsrail siyonizmi tarafından katledilmesine sesini çıkarmadı? Hamdin Sabbahi komaya mı girdi yoksa suskun kalarak İsrail’i desteklemeye mi karar verdi? Aynı şekilde Nasırcıların çoğu konudan tamamen uzak kalmış durumdalar. Sanki bu saldırı yeni ve Hindistan tarafından Bengal’de yapılıyor!

Eğer bir düşman varsa ve vahşete imza atıyorsa, vicdanlarımızı harekete geçirmemiz ve bu ahlak dışılığa dur dememiz gerekmez mi? Ama nedense Nasırcılar böyle bir durum karşısında susmayı tercih ettiler. Halbuki Filistin sorunu onların yaşadığı dünyanın ta kendisiydi. Cemal Abdünnasır 20 yıla yaklaşan bir sürede Filistin davasına hizmet etme ve Filistin halkını kurtarmak için düşmanıyla savaşma bahanesi adı altında Mısırı ve Mısır halkını aşağılamış, diktatörlüğünü ülkenin her tarafına yaymış ve ülkeyi fakirlik girdabının içine sokmamış mıydı? Nasırcılar şu an ortada yoklar. Gazze sokaklarında yatan kadınların, çocukların cesetlerini nasıl oluyorsa görmüyorlar.

3 Temmuz 2013 tarihinden sonra Mısırda başlayan ulusal bölünmenin tehlikeli yansımaları Gazze’deki son saldırılarla gün yüzüne çıktı. Sisi ve destekçileri 3 Temmuzdan sonraki süreçten itibaren Hamas ve Müslüman Kardeşler’e savaş açarak Filistin halkının karşısında durdular ve taraf olarak İsrail’i seçtiler. İslamcılar ve ılımlı siyasi partilere mensup olan destekçileri Siyonizm’e karşı Filistin halkının yanında dururken, devrim koalisyonları ve Sisi tarafından hayal kırıklığına uğratılmış sivil güçler ise Mısır hükümetine ve özellikle de yeni cumhurbaşkanına düşmanla birlikte olduğu için şiddetli eleştiriler yöneltirken, bir yandan da Mısır’da baş gösteren ve İsrail destekçisi olan yeni Siyonist harekete karşı sıkı bir medya savaşına girdiler.

Gazze’ye yapılan düşmanca saldırıların sonuncusu, Mısır’ın şu an içinde bulunduğu mevcut tehlikeli durumunu da ortaya çıkarmış oldu. O da ülkede tahmin edilenden çok daha derin bir uçurumun oluştuğu ve ülkede keskin bölünmelerin olduğu gerçeği. Bu bölünme siyasi olmaktan çok daha öte. Ortada giderek büyüyen bir sürtüşme var ve sürtüşmenin ayrı ayrı tarafları var. Her kesimin gerek ülke içinde gerekse ülke dışında kendine has ideolojisi, ideologları, kurumları ve organları var. Bunlar hem devlete ve organlarına karşı hem de ulusal güvenlik anlayışına karşı duruyorlar. Ülkedeki Çatlak giderek büyüyor. Büyüdükçe diğer ülkeleri de vuruyor. Büyüdükçe öfke, kin ve nefret arkasında miras bırakıyor.

 

Kaynak: al Msreeyon

Dünya Bülteni için çeviren: Tuba Yıldız