Mısır’da değişim manifestosu

Mısır’da şunun şurasında iki ay önce yapılan meclis seçimleri tamamen hileliydi. Hüsnü Mübarek’in partisi, muhalefete sandalyelerin yalnızca yüzde 3’nü bıraktı. Hayal edin bir. Amerikan yönetimi ise ürkütücü bulduğunu söyledi. Pekâlâ, samimi olmak gerekirse sadece ürkütücü bulmasını ürkütücü bulmuştum. Bu kelime, Mısır halkının hissiyatını ifade etmeye yetmez de.

Tunus diktatörünün devrilmesini müteakip Mısır sokaklarında gösteriler başladığında, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın Mısır hükümetinin “istikrarlı” olduğu ve “Mısır halkının meşru haklarına ve çıkarlarına cevap verecek yollar aradığı” değerlendirmesini işittim. Küçük dilimi yutacaktım – ve kafam karıştı. İstikrarla neyi kastetti? Ve bedeli neydi? 29 yıllık olağanüstü hal kanunlarının, 30 yıldır imparator gücü tasarruf eden bir başkanın, neredeyse gülünç bir meclisin, bağımsız olmayan bir yargının istikrarı mı? İstikrar diye andığınız bu mu? Emin ki bu değil. Diğer ülkelere uyguladığınız standardın bu olmadığına şüphem yok Mısır’da gördüğümüz şey sahte bir istikrardır zira gerçek istikrar yalnızca demokratik seçimle iş başı yapmış bir hükümetle olur.

ABD’nin Ortadoğu’da niçin itibarı olmadığını bilmek isterseniz şayet, cevabı işte budur. Mısır’daki son seçimlere verdiğiniz tepki halkı hayal kırıklığına uğrattı. Dostlarınız için çifte standart uyguladığınız, sırf çıkarlarınızı temsil ettiklerini düşündüğünüz için otoriteryan rejimlerden yana taraf tuttuğunuz inancını yeniden teyid ettiniz. Sosyal çözülme, ekonomik durgunluk yaşıyor ve siyasi baskı görüyoruz ama sizden, Amerikalılardan ve dolayısıyla da Avrupalılardan çıt çıkmıyor.

Mısır hükümetinin halkın ihtiyaçlarına cevap verecek yollar aradığını söylerken “artık çok geç!” diyesim geliyor. Bu iyi bir realpolitik bile değil. Tunus’ta ve ondan önce de İran’da neler olduğunu gördük. Serbest seçimlerle halkın seçtiği bir hükümet olmadığı takdirde istikrar olmadığını öğretmelidir bu.

Siz Batı’da, Arap dünyası için tek seçeneğin ya otoriteryan rejimler ya da İslamcı cihatçılar olduğu fikrini satıyorsunuz elbet. Yapmacık bu. Eğer Mısır hakkında konuşuyorsak, seküler, liberal, pazar yönelimli insanlardan bir gökkuşağı var ve onlara bir şans verirseniz, modern ve ılımlı bir hükümet seçmek için örgütleneceklerdir. Dünyanın geri kalanına yetişmek için can atıyor onlar.

Siyasi İslam’ı hep el Kaide ile bir tutmak yerine yakından bakın. İslam, Peygamberin ardından 20 veya 30 yıl sonra gaspedildi ve yöneticiye mutlak güç veren ve onu sadece Tanrı’ya karşı mes’ul tutan bir şekilde yorumlandı. Yönetici her kimse, onun için çok uygun bir yorumdu bu tabii. Mısır’daki ultra-muhafazakâr Müslüman bir grubun lideri birkaç hafta önce bir fetva yayınlayarak Hüsnü Mübarek’e karşı muhalefeti körüklemekten tövbe etmemi istedi ve bundan vazgeçmediğim takdirde yöneticinin beni öldürme hakkı olduğunu ilan etti. Bu çeşit şeyler bizi karanlık çağlara götürür. Peki, Mısır hükümetinden protesto eden tek bir söz veya kınama duyduk mu? Hayır.

Tüm bunlara rağmen, barışçıl araçlarla değişime bir yol bulmayı ümit etmekteyim. Mısır gibi bir ülkede köklü demokratik reformlar çağrısı yapan bir belgeye insanların isimlerini ve kimlik numaralarını yazmaları kolay değildir ama bir milyon kişi bunu yaptı. Rejim, hiçbir şey görmeyen ve duymayan maymun gibi bizi görmezlikten geldi.

Sonuç olarak, Mısırlı gençler sabırlarını kaybettiler ve son birkaç gündür sokaklarda gördüğünüz şeylerin hepsini de onlar örgütledi. Mısır dışındayım çünkü sesimi duyurmanın tek yolu bu. Mısır’dayken, yerel medyayla ilişkilerim kesiliyor. Fakat Kahire’ye, sokaklara dönüyorum çünkü gerçekten başka seçenek yok. Bunca sayıda insanla oraya gider ve işlerin çirkinliğe varmamasını ümit edersiniz ancak rejim şimdiye değin mesajı almışa benzemiyor.

Hüsnü Mübarek yönetimiyle çalışmak her geçen gün zorlaşıyor, hatta geçiş süreci için bile ve Mısır’da konuştuğunuz pek çok kişi nazarında bu artık bir seçenek değil. 30 yıldır orada oturduğunu, 83 yaşında olduğunu ve değişim vaktinin geldiğini düşünüyorlar. Onlar nezdinden tek şık, yeni bir başlangıçtır.

Bu daha ne kadar sürebilir bilmiyorum. Mısır’da, Tunus’ta olduğu gibi başkan ve halktan başka kuvvetler de var. Ordu şimdiye kadar tarafsız kaldı ve bu şekilde kalacaklarını umuyorum. Askerler ve subaylar Mısır halkının bir parçasıdır. Yaşanan hayal kırıklıklarını biliyorlar. Ulusu korumak istiyorlar.

Lakin Mısır halkı bu hafta korku engelini kırdı ve o bir kez kırıldığında onları durduracak olan yoktur.

Kaynak: Daily Beast

Dünya Bülteni için çeviren: Ertuğrul Aydın