Kahire'nin kuzeyinde Mısır başkanlık sarayına giden uzun caddenin sonunda çarşamba günü öğleden sonra Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin görevden alınmasını talep eden protestoculara üniformalı bir polis yüzbaşısı da katıldı. Garip bir görüntüydü: Mısır'ın kötü muamelede bulunmakla adı çıkmış polis gücü, 2011'de Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'i deviren ayaklanmanın baş hedefleri arasındaydı. Şimdi, bunun üzerinden ancak iki sene geçmişken üniformalı memurlar, bir zamanlar polisin göz yaşartıcı gazına hedef olan aynı protestocuların yanında saf tuttu.
Yüzbaşı bana, "Bu, ülkemizde tarih boyunca gerçekleşmiş en iyi devrimdir" dedi. "Devrim, polis, ordu, tüm Mısır halkı ve hakimlerle her türlü insanı bir araya getirdi." Ama ona, eğer Cumhurbaşkanı Mursi görevi bırakmazsa sokakları terk edip yeniden ona rapor vermeye devam edip etmeyeceklerini sordum. Polis, "Görevi bırakmazsa biz halkla birlikte olmaya devam ederiz" diye cevap verdi.
Polisin Sayın Mursi'yi sadece birkaç saat sonra zorla iktidardan uzaklaştıran askeri darbeyi harekete geçiren kitlesel ayaklanmalara çekinmeden katılması, Mısır'da bu haftaki siyasi gelişmelerin hiç demokratik olmayan yapısını yansıtıyor. Polislerin isyanı ayrıca Mursi hükümetinin çökmesinin niçin kaçınılmaz olduğunu da gösteriyor: Sayın Mursi, özellikle ordu ve polis olmak üzere devlet kurumları üzerinde fiilen hiçbir kontrol sağlayamadı. Büyük ölçüde o sadece ismen cumhurbaşkanıydı.
Sayın Mursi'nin cumhurbaşkanlığında dönüm noktası, 22 Kasım'da anayasal bir bildiriyle kontrolsüz yürütme yetkisi iddiasında bulunması ve birkaç hafta sonra da onaya sunulmak üzere İslamcı bir anayasa oluşturması oldu. Tepki olarak büyük protestolar çıktığı zaman Sayın Mursi ve onun Müslüman Kardeşler'deki arkadaşları İhvan kadrolarını saldırmak üzere protestocuların üzerine gönderdi ve çatışmalarda yedi kişi öldü.
Tahrir Meydanı'nda 50 yaşlarının sonlarındaki protestocu Magda Yakub, salı günü "Anayasa kırılma noktasıydı" dedi. Yanında plastik sandalyede oturan kadın da aynı fikirdeydi. O da, "Bu, bizim artık tahammül edemeyeceğimize karar verdiğimiz andı" dedi. Bu, yaygın bir görüştür: Takip eden aylarda büyük ve genelde şiddet dolu protestolar sık sık görüldü. Ocaktan itibaren görülen kargaşa, orduyu üç Süveyş Kanalı şehrinde kontrolü üzerine almaya zorladı.
İhvan ise çok farklı -ve büyük ölçüde tuhaf- bir hikaye anlatıyor. İhvan'ın görüşüne göre Sayın Mursi görevi alırken nerdeyse imkansız bir durum tevarüs etti ve menfur kuvvetlerden oluşan geniş bir koalisyon, komplo kurarak onun başarısızlığını sağladı.
İhvan'ın siyasi partisinde dış ilişkiler yetkilisi Muhammed Sudan da çarşamba sabahı bana, "Bunlardan bazıları neler olduğunu anlamayan insanlardır" dedi. "Sonra medya var... Bazıları Müslümanlardan nefret ediyor. Bazıları Müslümanların gücünden ya da Müslümanların iktidarda olmasından korkan Hristiyanlardır. Bazıları da -çoğunluğu- eski rejimdendir."
Müslüman Kardeşler son haftalarda rutin olarak bana, saatler süren gaz kuyrukları, her gün yapılan elektrik kesintileri ve yükselen gıda fiyatlarına rağmen Sayın Mursi'nin gerçekte başarılı bir cumhurbaşkanı olduğunu söylediler.
Bir Müslüman Kardeşler üyesi, birkaç hafta önce Kahire'nin sessiz bir bölümünde teşkilatın ofisinde çaylarımızı yudumlarken bana "Çoğu insan için hayat olumlu yönde gelişti" dedi. "Fakirler çok daha fazla para kazandı. Orta sınıf da çok daha iyi durumda. Problem, zenginlerin alıştıkları kadar para kazanamamalarıdır. İşte bunlar cumhurbaşkanına karşı kampanyaya kaynak sağlıyorlar."
İhvan'ın, Sayın Mursi'nin mağduriyetine dair inancı ancak milyonlarca Mısırlının, onun görevden alınması talebiyle sokaklara döküldüğü pazar günü arttı. İhvan buna tepki olarak Kahire'nin kuzeyinde Rabiatül Adviyye camii dışında kendi protesto kampını tesis etti. Sayının artması için ülkenin diğer bölgelerinden otobüslerle Müslüman Kardeşler üyeleri getirildi. Polis, İhvan merkezlerini korumayı reddedince, daha sonra bu merkezler yağmalandı ve yakıldı, grup, kadrolarından kanun dışı geçici birimler organize etmeye başladı, bunları kasklar ve joplarla techiz etti.
Kahire'nin güneybatısındaki Fayum şehrinden Müslüman Kardeşler üyesi İmad Mustafa, bana "Mursi tüm yetkilerine sahip oluncaya kadar biz ayrılmayacağız. Yahut biz ölürüz" dedi.
Ama güç göstermenin aksine, İhvan'ın Mursi karşıtı protestolara tepkisi teşkilatın tümüyle acziyetini pekiştirmekle neticelendi. İhvan'ın, destekçilerinden büyük kalabalıkları harekete geçirme kabiliyeti hususundaki şanına rağmen teşkilat sonunda sadece bir halk meydanını işgal etmeyi başarabildi. Bu arada, sayısız protestocu Kahire'de iki meydanla ülke çapında onlarca şehir ve kasabada meydanları doldurdu.
İhvan'ın kesinlikle tehdit edici milisler olarak tanımlanan amatör taburları pek korku salamadı. Müstakbel savaşçılardan bazıları, jop yerine ağaç dalları taşıdılar. Bir oluşumda, Rabiatül Adviyye camiinin dışında kalabalıklara 120 santimden ancak biraz uzun bir Müslüman Kardeşler üyesinin liderlik ettiğini gördüm.
Çarşamba günü tüm gün boyunca Mursi karşıtı protestolarda neşeli bir atmosfer vardı. Maikal Adel isimli bir protestocu, öğleden sonra Tahrir Meydanı'nda davul ve zurna çalınması ve bol miktarda patlamış mısır yenmesi de dahil karnaval benzeri bir ortamda bana, "Oyunu bitireceğiz" dedi. "Bugün son gün olacak."
Savunma Bakanı Abdülfettah El Sisi o akşam Sayın Mursi'nin görevden alındığını duyurduğu zaman, Tahrir'deki insanlar kulakları sağır edecek bir sayha kopardılar. Duyuruyu seyrettiğim otelde adamlar kucaklaştılar. Mısır'ın İslamcı ilk cumhurbaşkanının resimden çıkmasıyla orta yaşlı bir adam ona "Allahu ekber" diye fısıldadı.
Daha bir sene önce, Sayın Mursi 2012 cumhurbaşkanlığı seçiminin galibi ilan edildiği zaman, -çok daha tutkulu Allahu ekber nidaları dahil- oldukça farklı bir Tahrir kutlamasına şahit olmuştum. O gün meydanı dolduran insanlar, şüphe götürmez şekilde teokratik bir proje arıyorlardı. Sayın Mursi'nin Şeriat kanunlarının uygulanmasında çok az ilerleme sağlaması, görev süresi içindeki en hatırda kalacak başarısızlığı olabilir.
Çarşamba günü protestocuların Sayın Mursi'yi tanımlarken sık sık Arapça olarak bağırdıkları "başarısızlık," onun cumhurbaşkanlığını sürdürülemez kılacak ve Mısır'ı uçurumun eşiğine getirecek şartları oluşturdu. Onun demokratik olmayan bir şekilde görevden alınışı, Mısır'da önümüzdeki günler ve aylarda uzlaşma sağlanması çabalarını önemli ölçüde karmaşıklaştıracak. Ama Mısır'ın problemlerinin derinliği, demokrasinin kaderi cumhurbaşkanının alaşağı edilmesine yardım eden protestocuların pek de akıllarında değildi.
Kaynak: The Wall Street Journal
Dünya Bülteni için çeviren: Arif Kaya