Mart, bütün dünyada kadınlar ayıdır. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde devrim, kadın ve yaratıcılık üzerine konuşmak için birçok ülkeden davetler aldım. Paris’teki buluşma, beni, özgürlük isteyen Arap ve Fransız devrimci kadınlarla bir araya getirdi. Ülkelerimizde ve onların ülkelerinde kadının durumu arasındaki büyük farka rağmen ne Fransız devrimi ne Avrupa’daki devrimler ne de Mısır ve diğer Arap devrimleri, zaman ve mekân farklılığına karşın, toplumları ataerkil kapitalist zihniyetten kurtarabilirdi. Kadın, ülkeden ülkeye sadece seviye bakımından değişen, dini, felsefi, cinsel ve ekonomik alanda ataerkil zulümden hiçbir yerde kurtulamadı.
Bazı ülkelerdeki sosyalist devrimler, kapitalist sistemin hafiflemesine destek oldu, ancak Hıristiyan, Müslüman, Yahudi, Budist ve diğer ataerkil zihniyetler, iktidardaki rejimlere ve halklara hâkim oldu. Hatta Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa’daki komünist rejimlerde dahi ataerkil zihniyet, devlet ve aileye egemen oldu.
Siyasi devrim yapmak ve iktidardaki rejimleri düşürmek kolay, ancak aklı, kültürü, felsefeyi ve kadınla erkek arasındaki ilişkiyi değiştirmek zor. Sosyalist rejimlerin gölgesinde toplumun farklı kesimleri arasında bir tür sosyal adalet gerçekleşebilir. En alt tabadaki fakir erkekler, en üst tabakadaki kadınlardan daha fazla sosyal, dini ve ahlaki özgürlükten besleniyor, aile yasaları kölelik rejimlerinde olduğu gibi kalıyor.

Ataerkil sistemi bitirmek
Mısır’da önümüzde kadınların ve çocukların, erkeğin mutlak egemenliğinden kurtulması için meşakkatli ve uzun bir yol var ancak devrim devam edecek, aile yasaları değişecek ve kapitalist düzen sona ereceği gibi, ataerkil sistemin de sonu gelecektir.
Mısır’daki başkanlık seçimlerine katılmayacağım. Mısır halkının iradesine karşı yapılan, devrimle ve temel hedefleriyle hiçbir ilişkisi olmayan halk ve şûra meclislerini oluşturan önceki parlamento seçimlerine de katılmamıştım.
Mısır devrimini bitirmek, eski veya yarı yeni yüzüyle bizi eski sisteme götürmek için halkın iradesinin kaybolduğu seçim ve siyaset oyununa katılmayacağım.
Bugün Mısır’da iktidardaki ‘askeri, sivil, siyasi ve dini’ yönetim, devrimi bitirmekten sorumludur. Önceki rejiminkilerle aynı çıkarları korumak için işbirliği yaptılar. 25 Ocak’tan bugüne kadar devrimci erkek ve kadınların öldürülmesi, devrimcilerin saygınlığının lekelenmesi, gizli ve açıktan vurulmaları için işbirliği yaptılar.
İşte önceki rejimin erkekleri ve kadınları devlette, hükümette, medyada, poliste, orduda ve her yerde bulunuyorlar; yeni ve eski mevkilerinin çoğunluğunu ellerinde tutuyorlar. Yargılamalar hiçbir sonuca götürmüyor. Gençleri öldürenlerden ve ülkenin servetini yağmalayanlardan hiçbiri ceza almadı.
Önceki rejimle uzun yıllardır işbirliği yapan kişiler yeniden belirdi. Mısır’ın kadın hareketini vurdular. Çabalarını parçaladılar. Mısır’da kadın birliklerinin oluşumunu engellediler. Ulusal Konsey’in kadın üyeleri ve destekçileri ise kadını özgürleştirmenin kahramanları oldular. Bu konsey, Tahrir Meydanı’ndaki gençler tarafından oluşturulan devrimci kadın hareketini bitirmek amacıyla eski ve yarı yeni yüzlerle bugün yeniden oluşturuluyor.
Devrime katılmamış ve bedenlerine tek bir tırmık izi almamış devrim kahramanları türedi. Devrime katılan gençler sahadan uzaklaştırıldılar. Oysa devrimin bedelini kanları, gözleri, hayatları ve gelecekleriyle ödemişlerdi. Bu devrimci gençler, şimdi zindanlarda yargılanıp işkence görür oldular. Hastanelerde gaz ve gerçek mermi yaralanmalarından dolayı tedavi görüyorlar. Gözlerini, kollarını ve bacaklarını kaybettiler. Kendilerinin, annelerinin, babalarının, kardeşlerinin ve devrimdeki kız ve erkek arkadaşlarının kalpleri yakıldı. Halk iradesine ve devrimin hedeflerine karşı parlamento seçimleri çıkarıldı.
Şimdi başkanlık seçimlerine hazırlık yapılıyor. Bu seçimler, parlamento seçimlerinden daha az hileli olmayacaktır. Yeni devlet başkanı da öncekinden despotluk bakımından altta kalmayacaktır. İçeride ve dışarıdaki hâkim güçlerden emirler alacaktır muhtemelen.

Sirk gibi başkanlık yarışı
Başkanlık seçimlerindeki yarış, bir sirke ya da borsaya benziyor. Taht için ölümüne yarışıyorlar. İktidar ve servete üşüşmek bu mu? Yeni anayasa olmadan yeni bir seçim nasıl olur? Hukukta fıkıhçılara değil, eski rejimi ve ortak çıkarları korumak için hile ve aldatmacalara karşı çıkan canlı bir vicdana ihtiyaç duyulduğu aşikâr. Bu kimseler, başkanlık seçimleri için adeta savaşıyorlar. Halkın çıkarları, onları bir dereceye kadar ilgilendiriyor. Ekseriyeti, 60-70 yaşın üzerinde, siyaset oyununun emektarları. Acaba iktidar, vicdanı ve mantığı kör edecek derecede kışkırtıcı mı? Seçimlerin sonuçları, kapalı kapılar arkasında önceden biliniyor zaten.
Bizler Mısırlıların akıllarındaki örtüyü kaldıracak, bizleri içinde yaşadığımız cehaletten kurtaracak yeni bir devrime ihtiyaç duyuyoruz. (Mısır gazetesi Mısr El Yevm gazetesi, Mısırlı feminist yazar, 13 Mart 2012)

Kaynak: Radikal