Cumhurbaşkanlığı seçimi geriliminde muhalefet cenahında CHP'nin bıçkın tavrı o kadar bağırgan ki, bu arada MHP'nin jestleri gölgede kalıyor. Oysa, oradaki olumlu duruşu da görmek gerekiyor.

Evet, MHP bir oyunu bozmuş ve demokratik sürecin işlerliğine büyük katkı yapmıştır. Bu noktada DYP ve ANAP'ın 22 Temmuz öncesinde sergilediği yamulmadan ve onun seçimlere yansımasından büyük ders alındığı ortadadır.

MHP'yi kutlamak gerekiyor.

22 Temmuz öncesinde bütün kurgu 367 üzerineydi.

CHP Meclis'e girmeyecek, 367 sağlanamayacak, Meclis toplanamayacak ve cumhurbaşkanı seçilemeyecekti.

CHP'nin, Meclis dışı güçlerle, yargı ile, askeri bürokrasi ile ve bir ölçüde medya ile koalisyonu sayesinde o plan tuttu. DYP ve ANAP da kendi tarihi misyonundan koparak o değirmene su taşıdı.

Ama çekirge hep sıçrayamıyor.

Demokrasilerde seçim diye bir şey var ve herkesin saçı orada önüne dökülüyor.

Nitekim 22 Temmuzda seçim yapıldı ve millet aritmetiği değiştirdi.

Hesapsa işte milletin hesabı...

-Haydi, denklemi yeniden kurun.

DYP ve ANAP, birleşmiş yeni oluşumları olan DP, milletin hesabını anlamadıkları için Meclis dışında kaldı. Şimdi hesaba hiç dahil değil.

CHP hesaba dahil. Ama milletten toplaya toplaya yüzde 20 oy topladı. Bu da önemli ama, demokrasi açısından belirleyici rakam değil.

CHP istiyor ki, bu rakamla her şeyi belirlesin. Meclis'e girmesin ama sonuç alsın.

Nasıl olacak bu iş?

Kalkın ey ehl-i vatan!” üslubunda dünyayı velveleye veriyor. Ama bu çare mi?

MHP lideri Devlet Bahçeli bakın ne diyor:

"Meclis'e girmemenin nasıl sonuç doğurduğunu hep birlikte yaşadık. Şimdi de girmeyelim deniliyor. O zaman Sayın Baykal'a sormak isterim. Girmeyip, seçimi yapılamaz hale getirmemiz halinde bir sonraki hamlemiz ne olacak? Bu konuda bir öngörünüz, bir planınız var mı? Belirsizlik ve kriz üzerinden siyaset yapmanın tarafı olamayız."

Evet, soru çok net:

-Bir sonraki hamleniz ne? Bu konuda bir öngörünüz, bir planınız var mı?

Cevabı da çok net:

-Belirsizlik ve kriz üzerinden siyaset yapmanın tarafı olamayız."

İşte demokratik tavır bu, basiret bu.

Gerçekten bugün sayın bahçeli'nin sorduğu soruyu, herkesin sayın baykal'a sorması gerekiyor:

-Bir sonraki adımda ne olacak?

Yok bunun cevabı...Y ada olsa olsa şu:

-İktidar gerilimden korkup geri adım atacak ya da biz öylesine gereceğiz ki, birileri harekete geçecek.

Tam bir macera...

Türkiye ile oyun...

Diyelim Abdullah Gül, CHP'nin direnişine rağmen seçildi, CHP ondan sonra ne yapacak? 7 yıl süreyle boykot mu edecek Çankaya'yı? Yarın seçim olsa, CHP iktidar adayı olsa, Cumhurbaşkanı Gül'den hükümet kurma görevini de mi almayacak? Yoksa CHP kim iktidar kim yaklaşımı, CHP yönetiminin de yüreğine derin biçimde işlemiş midir?

CHP'nin duruşu karşısında MHP'nin tavrı “demokratik süreç” açısından çok daha önem kazanıyor.

MHP, resmen CHP'nin maraza çıkarma politikasının önünü kesiyor.

Seçim sonuçları belli olur olmaz sayın Bahçeli:

-Meclis'e gireceğiz ve demokratik sürecin işlemesine katkıda bulunacağız, diyerek oyunu bozmuştur.

Buradaki hesap ne olursa olsun, tavır, demokrasiye katkı niteliğindedir. Kutlamayı hak etmişlerdir.

Burada belki MHP'nin çizgisini müzakere bakımından şu söylenebilir:

MHP Cumhurbaşkanlığı seçimi için Meclis'e girecek ve kendi adayına oy verecek.

Aday göstermesi en tabii hakkı.

MHP'nin önümüzdeki dönem boyunca kendi ilkeleri istikametinde muhalefet yapması da son derece tabii, hatta gerekli. Bunların hepsi yönetime katkı çerçevesinde görülmelidir.

Ama acaba cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda farklı bir yol izlenemez mi? Ve o farklı yol, MHP'nin ulaşabileceği oy alanları açısından daha sevimli olmaz mı?

Söylemek istediğim şu:

-MHP'nin adayının seçilme ihtimali yok. Abdullah Gül ise, MHP tabanı açısından da yadırganmayacak bir isim. Ve üçüncü turda da olsa seçilmesi kesin. O zaman, MHP ilk turda kendi adayına oy verse ve alınacak oyu görmek istese bile, mesela ikinci turda Abdullah Gül'e oy verse ve seçim ikinci turda sonuçlansa nasıl olur? Bu, MHP'nin ilk planda sergilediği demokratik tavır ve uzlaşmaya katkı açısından tabanında olumlu karşılanmaz mı?

Bana göre çok olumlu karşılanacak bir yaklaşım olur.

Ak Parti ile MHP'nin tabanlarında akrabalık vardır, değerlendirmesini sık sık yapıyorum. Akrabalık bir geçişlilik sağlar. Geçişlilik noktasında ise bazan muhalefet etkili olur, bazen de destek... Mesela, MHP'nin Meclis'e katılmasının Ak Parti'ye oy verenler nezdinde olumlu bir not olarak kaydedildiği bir vakıa. CHP gibi davransa belli ki kendi tabanında bile kırılma olacaktı. Tabanı iyi okumuşlar ve bu tavrı benimsemişlerdir. Şimdi seçimlerde bir tercih söz konusudur. Bence doğru olan, ikinci turda sayın Gül'ün desteklenmesidir. Bu, CHP'nin kriz politikasının önünü daha net kesecek, tüm seçmen tabanında olumlu karşılanacaktır.

Son söz olarak şunu söylemek isterim:

Bu dönemde gerilimi beslemek puan kaybettirecek, dengeli muhalefet puan kazandıracaktır. MHP iyi başlamıştır. Dilerim öyle devam eder.