Merkez Sağ dediğimiz dünyanın çerçevesini çizmek kolay değil. Ak Parti'nin durduğu yerin tayini ve onun tabanına karşı yürütülecek politika bile Merkez Sağ'ın kritik bir meselesini teşkil ediyor. Merkez Sağ'da, yani DYP ve ANAP'ın siyaset yaptığı alanda bir arayış var. En azından seçime birlikte gitme arayışı... Bunu biraz da şartlar dayatıyor: Bir genel seçimde AKP ve CHP'den sonra Meclis'e, bir ? iki partinin daha girmesi ihtimalinden söz ediliyor. Bir -iki'den birisi MHP ise diğeri de DYP olabilecek. ANAP'ın Meclis'e girme ihtimali çok zayıf gözüküyor. Kamuoyu yoklamaları DYP ve MHP'nin Meclis'e girmesine de ihtimalli bakıyor. Bunun için de ittifaklar konuşuluyor. Şayet DYP ile ANAP, ya da başka bir kompozisyon (Diyelim DYP ? BBP gibi) seçime birlikte girebilirlerse Meclis'e giriş de garantili olabilir şeklinde düşünülüyor. Yavuz Donat, merkez sağ camiada iyi bağlantıları olan bir gazeteci ve bu camianın etkin aktörleri ile konuşuyor. Mesut Yılmaz, Aydın Menderes, Hüsamettin Cindoruk bu iki partinin müştereklerini hatırlatarak ?Kırat mecrasındaki ayrılık süresinin dolduğu?na ve ?seçime birlikte gitmeleri gerektiği?ne dikkat çekiyorlar. Peki ama bu nasıl gerçekleştirilecek? İki parti var. Partilerin tüm yurda dağılmış yöneticileri var. Ve iki partinin çizdiği bir profil var. her ne kadar ?Demokrat? ve ?Merkez sağ? tanımlamalarına sahip çıkılıyor ise de, en azından bir yoğurt yiyiş farkı dikkat çekiyor ve bir süredir ?Hariç?te kalanlardan fraklı olarak işin içindeki hiçbir kesim ?Hadi, ne duruyoruz!? diyemiyor. Bir de, ?Birlikte olma ihtiyacı?nın dayattığı ortam sebebiyle ?ihmal ediliyor? gibi görünen farklılaşmalar var. Mesela ANAP'ın sembolik isimlerinden biri olan Mehmet Keçeciler, CNN Türk'te yayınlanan ?Oradaydım? belgeselinde, Özal'ın Cumhurbaşkanlığı sürecini anlatırken, Özal'dan sonra ANAP'ta 8 Başbakan Adayının ?Muhafazakar ? Liberal? olarak nasıl ortadan bölündüğünü ve bir grubun diğeri içinden çıkacak ?Başbakan'a asla razı olmayacağını söylediği?ni anlatmıştı. Şimdi bu yaklaşımlar 180 derece değişti mi acaba? Ben onu göremiyorum. Bu ortamlar biraz, kolay ?Dolduruşlar?ın gerçekleştiği ortamlardır. Nitekim, ANAP liderliği de, DYP liderliği de henüz çok heyecanlı görünmüyorlar. Bu belki, ?İttifak arzusu zaafın işareti gibi algılanır? kanaatinden de doğuyor ama, işin reel zemininin henüz hazır olmadığı kanaatinin de buna yol açtığı gözden uzak tutulamaz. Mesela Mehmet Ağar'ın davranışlarını okumaya çalışıyorum: -İttifakı reddetmiyor. Mesela ?Siyaset uzlaşmaya gidiyor, diyor, kimseyi üzecek, uzaklaştıracak, rencide edecek tek söz söylemem.? diyor. -Ama bir şeyin altını çiziyor: ?Demokrat Parti' yi fikir temelinde yeniden ihya ve inşa ediyoruz.? Bu yaklaşım bir ?fikri tutarlılık? çabasını sergiliyor. Ağar'ın, liderliğe geldiğinden bu yana, bir imajı özenle örmeye çalıştığını söylemek mümkün. Demokrasi ve milletin temel değerlerine vurgu yapması anlamsız değil. Farkları ortaya koymak da bir özen istiyor bu noktada. O yüzden, Ağar, geçmişteki süreçlerde bagajlar yüklenmiş olan insanlardan hangisi ile birlikte yürümeyi tercih eder, hangisi ile yürümek istemez? Bu soru DYP'nin katılacağı ittifaklar için önemli görülür sanıyorum. Politikacı olmanın gereği ?Kimseyi kırmak istememek, dışlamamak? ile, ?Farklar? konusu çok ince bir konu hiç şüphesiz. Ama ?Farklar?ı ihmal ederek gideceğiniz yol da, yeni üretmek istediğiniz imajı heba etme sonucunu doğurur ki, bu da, Ağar için, yeni oy alanlarıyla kurmaya çalıştığı duygu bağları açısından en stratejik değerlendirmeyi gerektirecektir. Benzeri bir değerlendirmenin ANAP lideri Erkan Mumcu ve BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu için de söz konusu olacağı muhakkak. Burada, ?Merkez Sağ? deyince en önemli ?yapıştırıcı unsur? gibi görünen (bence tartışılabilir) Süleyman Demirel'in Yavuz Donat'a söylediği bir söz realist bir siyaset gerçeğini ortaya koyuyor: ?Ham armudu toplamak bir işe yaramaz... Meyve olgunlaşmadan toplanmaz... Siyaset öyle bir şeydir ki, aklına geldiği zaman toplayamaz, aklına geldiği zaman çıkaramazsın... Rakamların toplanmaya razı olması lazım... Ham armut yemeye kalkarsan boğazına durur.? Evet, iş bu: -Rakamların toplamaya razı olması lazım. Demirel bir şey daha söylüyor: ?Siyaseti tepeden çekerek götürmek mümkün değil... Tabanın, tepeyi itmesi lazım... Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce siyasetin şekilleneceğine kani değilim.? Bence de bunlar gerçekçi tesbitler. İttifaklar için belli ki, biraz daha saçların öne dökülmesi gerekiyor. Yani, kamuoyu yoklamalarının daha net rakamlar ortaya koyabilir hale gelmesi ve Meclis'in yolunun kime görünüyor, kime görünmüyor, bunun ortaya çıkması lazım. Bu demek değil ki, Meclis'e girme ihtimali zor görünenin yüzde 2'lik, 3'lük oy oranı değer taşımıyor. Oy oranı yüzde 9.95 olan için oy oranı binde 0.5 olan bile bir anlam taşıyor. Merkez Sağ'da ittifak kolay iş değil. Çünkü Merkez Sağ dediğimiz dünyanın çerçevesini çizmek kolay değil. Ak Parti'nin durduğu yerin tayini ve onun tabanına karşı yürütülecek politika bile Merkez Sağ'ın kritik bir meselesini teşkil ediyor. Bakalım nasıl çıkılacak bu işin içinden?