Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon'un Türkiye'nin İsrail elçisiyle yaptığı aşağılayıcı görüşme, Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ın icadı olan yeni tür bir diplomasinin göstergesi. Görüşmenin içeriğinden değil, tarzından söz edildi sadece: Büyükelçinin daha alçak bir koltuğa oturtulması, elinin sıkılmaması, azarlanması ve amacın büyükelçinin ezilmesi olduğunun vurgulanması... Bunlar diplomasinin yeni kuralları. Olay Dışişleri'ni dünyanın gözünde aptal durumuna düşürüyor ve mesele sadece Türkiye'yle ilişkilerimizden ibaret de değil.

Diplomasi mesajlar iletmek için kullanılan açık kodlardan oluşur; belli bir ülkeyle ilişkilerimize dair rahatsızlığımızı göstermemizin yolları vardır. Bu yollar arasında sandalye yüksekliği yer almaz. İsrail'in taktiğinin ne kadar etkili olduğu meçhul. Türkiye'de bir başka İsrail karşıtı dizi yayımlandığını görürsek, bu kez elçiye ne yapacağız? Odaya emekleyerek mi girmesini isteyeceğiz? Dövecek miyiz? Dışişleri zarar gördü ve uluslararası diplomatik kurallar bir komedi hikâyesine dönüştürüldü.

İsrail Türkiye'yle ilişkilerde Dökme Kurşun Operasyonu'ndan ve barış sürecinin durmasından beri yeni bir durumla karşı karşıya. Hükümet içinde bu meseleyle meşgul olanlar, Türkiye'nin yeni politikasında barış süreci başlamadıkça iyi ilişkiler sürdürülemeyeceğini biliyor. İsrail bu politikayı derhal ele almalı. Bu politikayı beğenmiyorsak, Türkiye elçimizi geri çağırabiliriz, mesafe koyabiliriz, hatta Ankara'daki elçiliğimizi kapatabiliriz. Ancak bunu yapmamaya karar verdik. Olan bitene rağmen ilişkilerin önemli olduğuna hükmettik; İsrail buna göre davranıp bildik araçları kullanmak zorunda. Türk elçiye hakaret edip ona 'patronun kim olduğunu' gösterdiğimiz yeni bir diplomasi tarzı icat edemeyiz.

Atılan adım ilişkiler bağlamında işe yaramaz. Dışişleri'ni aptal konumuna düşürmekten başka etkisi de olmadı. Ankara'daki marangozlara Savunma Bakanı Ehud Barak'ın ziyareti öncesi alçak sandalye siparişi verileceğini sanmıyorum. Dahası, barış süreci tartışılmayacaksa bu ziyaretle ilişkilerin niteliği arasında bir bağlantı olmayacaktır. Bu mesele gündemde değilse ve birileri ziyaretin ilişkileri değiştireceğine inanıyorsa, hata yapılıyor demektir.

Dizinin etkileri korkunç
Türklerin neredeyse her ay bize yaptıkları şey, bu son olaya verebilecekleri bütün tepkilerden çok daha kötü. Türkiye'de yayımlanan bir televizyon dizisi İsrail büyükelçisini, bir kızı İsrail'de Yahudiliğe döndürmek için kaçırdığı iddiasının ardından vurulurken gösterdiğinde, bunun etkileri kesinlikle korkunçtur. Aynısı Erdoğan'ın vahim ve süregiden açıklamaları için de geçerli.

Hükümet şunu anlamalı: Erdoğan başbakan koltuğunda oturdukça ve politikası bu oldukça, Türklere yönelik davranışımızı değiştirmemiz gerekecek. Türklerin tek istediği, Filistinliler ve Suriyelilerle müzakerelerin başladığını duymak ve sorunlar çözülene dek bunu böyle kabul etmek zorundayız. (İsrail gazetesi, İsrail Dışişleri'nin eski genel direktörü, 13 Ocak 2010)

Kaynak: Radikal