Üç ay önce yazdığım Egypt: Let the Looting Begin başlıklı yazıda Mısır’da olup bitenlerin resmi anlatından başka bir şey olduğunu yazmıştım. Son yıllarda yaşanan“halk iktidarı” devrimlerinden birkaçında – cadde ve sokaklardaki insanlar ne kadar samimi olurlarsa olsunlar – perdenin arkasındaki kişilerin halkın arkasından iş çevirme teşebbüsleri görülüyor; “halk iktidarı” perde arkasındakilerin gündeminde yer alacak son şeydir. O makalede, Counterpuch’tan Vijay Prashad  “imparatorluğun gezgin satıcısı” olarak andığı Frank Wisner’in, Obama’nın adamı olduğunu kaydetmiştim.

AIG ve Enron’un eski müdürü Wisner’in OSS ve CIA ile köklü aile bağları vardır ve Bush yönetiminin savaş sonrası Irak planlarının hazırlanmasına katkıda bulunmuştur. Devlet iştiraklerinin “özelleştirilmesi” yani küresel şirket çıkarları adına iştiraklerin üç kuruşa peşkeş çekilmesi,  Monsanto ve RIAA tarafından yazılan“fikri mülkiyeti koruyucu tedbirler” ve işçi hareketinde yer alan gerçek özgürlük savaşçılarının ve Irak Özgürlük Kongresi’nin ezilmesi yine bu gündemin bir parçasıydı. Paul Bremer, Yeşil Bölge’deki Heritage Foundation’ın adamlarının yardımıyla yağmalamaya nezaret etmişti.

Libya’dan gelen son haberler, geçmişte yaşananlar ışığında bakınca çok ilginç duruyor. Alexander Cockburn What’s Really Going On in Libya? başlıklı yazısında Libya’daki NATO operasyonunun yüksek önceliğinin, Bingazi’deki devrim hükümetinin merkez bankası düzenlemelerini görmek olduğunu söylüyor. Ülkenin para politikasını yönetmek için 19 Mart’ta Bingazi Merkez Bankasını kurdular. Kaddafi, dolar ve avroyu reddetme ve tüm Afrika’nın ortak para birimi olarak altın dinar kullanma niyet ve cesaretini sergilemiş, geçmiş yıllarda bir dizi Arap ve Afrika devletinden deneme kabilinde satın alımlar gerçekleştirmişti. Küresel bankacılık sanayinden bağımsız olan Trablus’taki Libya ulusal bankası bir süredir küresel finans seçkinlerinin baş belasıydı.

İnsana “hımm” dedirten şeyler bunlar.

Bu esnada, Alternet’ten Russ Baker 26 Nisan tarihli “The CIA’s Man in Libya” başlıklı yazısında Libya’daki isyancı güçlerin başındaki General Halife Hifter’in CIA’nin adamı olduğunu kaydetti. Hifter yaklaşık yirmi yıl boyunca Virginia’da yaşamış ve gelirinin çok üstünde rahat bir hayat tarzı sürmüştür. Hifter, bu süre zarfında sürgündeki muhalif hareketin (NFSL)askeri kanadını (Libya Ulusal Ordusu’nun) yönetti. CIA, Kaddafi’nin gelecekte devrilmesi ihtimaline yönelik olarak George W. Bush döneminde Libya Ulusal Ordusu için Çad’da bir eğitim alanı sağladı. Hifter 1996’da başarısız bir devirme teşebbüsünde bulundu ve ABD’ye döndü.

Muhalif hareketin başı CIA bordrolu; asi rejiminin ilk işi, uluslararası finanstan emir alan bir merkez bankası kurmak oldu. Bu durum Libya’da “özgürlük” için gerçekten iyi görünmüyor. Ancak bankasterler keyfine diyecek yok.

Kaddafi’yi devirme teşebbüsünün gerçek özgürlükle bir ilgisi olsaydı ABD yönetiminin hiçbir ilgisinin olmadığını söyleyebilirdik. Hükümdarlara inanmayın.

Kaynak: Antiwar

Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı