Halen pek çok eylem, karışıklıklara karşı güzel önlemler var ama Fransa'da, Libya'da NATO liderliğindeki müdahaleyle ilgili olarak nihai karara doğru gerçek bir gelişme emaresi yok. Fransa, savaş başlatılmasında temel etkendi. Bu ortamda Fransa parlamentosuna salı günü Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin Libya'da dört aylık askeri eyleminin uzatılmasının kabulü ya da reddi soruluyor. Sarkozy için iyi haber, fiilen muhalif siyasetçilerinin bile Libya kampanyasının devamına karşı çıkma tehlikesi olmamasıdır. Kötü haber ise iki taraflı desteğin, başlangıçta kısa olacağı açıklanan misyonun aslında ne şekilde ve ne zaman sona ereceği konusunda kimsenin gerçek bir fikre sahip olmadığı realitesini gizlemek için çok da işe yaramayacak olmasıdır. Bu da hiç kuşkusuz misyonun arkasındaki birliğin ömrünün çok sınırlı olmasına yol açacaktır.

Libya'daki ucu açık ihtilafın süresiz olarak devam edeceğine dair korkular, bu hafta Paris'in defalarca reddetmesine rağmen Albay Muammer Kaddafi rejimiyle doğrudan görüşmelerde bulunup bulunmadığı hususunda Fransa'yla Libya arasında ihtilaflı emareler ortaya çıkması sonrasında daha da büyük bir endişe kaynağı halini aldı. Keza, Paris'in askeri müdahaleye son verilmesi için Kaddafi'nin gitmesinin şart olduğuna dair uzun süredir devam eden tutumunu yumuşatıp yumuşatmadığı konusunda da sorular gün yüzüne çıktı. Pazar günü Fransa Savunma Bakanı Gerard Longuet, BFM TV’ye Fransa’nın Kaddafi hükümeti ve ona karşı savaş veren isyancı kuvvetleri, aralarındaki zayıf teması tam kapsamlı barış görüşmelerine çevirerek kuvvetlendirmeleri için teşvik ettiğini ifade ederek Paris’in Kaddafi’nin görevden uzaklaştırılması hususundaki katı tutumundan geri adım attığını gösterdi. Libya’nın geleceğini belirleyecek görüşmelere Kaddafi’nin, iktidarı ve milletin lideri unvanından feragat etmeden katılıp katılamayacağı – bu, Fransa ve müttefikleri için daha önce açık bir şekilde şart olarak koşulmuştu- sorulduğu zaman da Longuet saçmalar göründü ve, “O, sarayının başka bir odasında, başka bir unvanla kalacaktır” dedi. Bu, çoğu gözlemciye, süregiden ihtilafa hızlı bir çözüm getirme ümidiyle diplomatik çöküşün başlangıcı olarak göründü.

Muhtemelen pek de tesadüfi olmayarak, Longuet'in ifadelerini, sadece birkaç saat sonra Seyfülislam Kaddafi’nin, babasının hükümetinin “isyancılarla değil Fransa’yla” zaten doğrudan görüşmeler içinde olduğunu iddia eden ifadeleri takip etti. Muhalif kuvvetleri Paris’in uşakları olarak tasvir eden genç Kaddafi, Cezayir'deki El Haber gazetesine, Fransız yetkililerin babasının temsilcilerine “Sizinle anlaşırsak onları (isyancı liderleri) ateşkese zorlarız” diye teminat verdiklerini ifade etti. Beklendiği üzere Fransa Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Fransa’nın Kaddafi rejimiyle doğrudan temasta olduğunu kesin olarak reddettiler ve Libyalı’nın görevden uzaklaştırılmasının müzakere dışı bir konu olduğu görüşünü tekrarladılar. Salı günü Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppé ise Libya konusundaki mesajı yumuşatır göründü ve Fransa’nın, Kaddafi’nin iktidardan uzaklaştırılması için dolaylı yollara başvurduğunu, yine de hedefin onun görevden alınışını sağlamak olduğunu savundu.

Juppé, France Info radyosuna salı sabahı verdiği beyanatta, “(Libya’daki savaşta) Herkesin herkesle teması var. Libya’daki rejim, elçilerini her yere, Türkiye’ye, New York’a, Paris’e gönderiyor. Elçilerin, ‘Kaddafi görevi bırakmaya hazır. Bunu tartışalım’ dediklerini haber alıyoruz. Artık mesele, Kaddafi’nin iktidarı bırakıp bırakmayacağı değil, bunu ne zaman ve nasıl yapacağıdır” dedi.

Bu “nasıl” gerçekten önemlidir. Özellikle de Longuet'in pazar günü işaret ettiği, müzakerelerle bir çözüm bulunmasına yardımcı olmak üzere bazı diplomatik el çabuklukları yapılabileceği görüşlerini yansıtan yorumları göz önüne aldığımızda… Libya Başbakanı Bağdadi El Mahmudi, Atlantik’in her iki tarafındaki tarihi “Kaddafi gitmeli” yakarışlarına kulak asmayarak salı günü Longuet'in, Kaddafi’nin bir şekilde siyasi çözümün bir parçası olabileceği görüşünü tekrarladı. Fransız gazetesi Le Figaro’ya beyanat veren El Mahmudi, “Kaddafi görüşmelere müdahale etmeyecek. O, halkın kararına uymaya hazırdır” dedi, siyasi bir çözümün müzakere edilmesi için NATO bombardımanlarının durdurulmasını talep etti. "Bombalar altında demokrasi oluşturamazsınız. Bu şekilde olmaz."

Tüm bunlar ne manaya geliyor? Salı günü Libération'daki yazısında François Sergent'e göre bu, şunu gösteriyor: “Paris, Kaddafi'yle görüşme ihtimaline dair muğlak mesajlar gönderiyor. Belki o, Libya'da bile kalabilecek." Bu gerçekten büyük bir değişim olur. Bunun arkasındaki sebep, Libération'un salı günkü birinci sayfa manşeti “Fransa Libya'da kapana kısıldı” ile ifade edildiği üzere, Paris'teki liderlerin şimdi  Kaddafi'yi Libya'dan kovmak ve ülkede daha demokratik rejime yol açmak için yaptıkları askeri çabaların muhtemelen yakın bir zamanda netice vermeyeceğini görüyor olmalarıdır. Paris'in tavrında, Kaddafi'yle anlaşma yapmaya gönüllü olduğunu ima eden değişiklik gerçekse -bu durum hiç şüphesiz ABD ve İngiltere'de muhalefetle karşılanacaktır- bu, Fransız yetkililerin nihayette çoğu uluslararası endişeleri bastıracakları önemli bir anda geliyor.

Salı günü NATO liderliğinde Libya'daki hava müdahalesinin süresinin uzatılması meselesi büyük ölçüde bir formalite olsa da haftalar geçtikçe muhtemelen hararetli tartışmalar çıkacak. Fransa'da hükümetlerin, dört aydan fazla sürecek her ihtilaf için meclisten onay almalarını öngören yeni anayasal yükümlülük, kısmen seçilmiş yetkililere Afganistan gibi potansiyel olarak zorlu görevler hususunda daha çok söz hakkı vermek (ve bunun siyasi sorumluluğunu taşımak) üzere cumhurbaşkanlığının başlarında bizzat Sarkozy tarafından getirilmişti. Libya'daki operasyon gibi Afganistan'daki savaş da halen çoğu ana akım siyasetçisi tarafından desteklense de durum muhtemelen ileriki aylarda, Libya'daki misyonun uzanması ve maliyetinin artmasıyla değişecek. Bazı muhalefet partileri adayları, siyasi açıdan puan kazanma amacıyla gözlerini müttefiklerin Libya'daki operasyona katılmalarında cumhurbaşkanının oynadığı öncü role çevirirken, görüşlerin değişmesi tehlikesi, genel seçimlerin yaklaşması -ve Sarkozy'nin bir dönem daha Elysée sarayında kalmak üzere kampanya başlatmasıyla- ilkbaharda daha da artacak.

Rakiplerin bu taraf değiştirmeleri ikiyüzlülük olsa da, hükümetin Kaddafi'nin müzakerelerdeki muhtemel rolü konusundaki mevcut zırvalamalarının, uzlaşmalı bir sonuç içerse de savaşa daha hızlı bir son verilmesini amaçladığı açık görünüyor. Sebep: Maliyetli ve ölümcül misyonu kampanyada tartışmalara konu olmaktan çıkarmak ve Fransız seçmenlerin sandık başına gitmeden önce operasyonu unutacakları kadar zaman geçmesini sağlamak. Eğer durum buysa, bu strateji büyük bir risk taşıyor. Kaddafi'nin müzakereli çözümün hızlı bir şekilde bir parçası olacağı şartların oluşturulması için halen yapılmakta olan açık teşebbüsler, bombalı saldırılar sona erince ona bir şekilde iktidarda kalma izni de verirse, Sarkozy'nin, müdahalenin nihayette ne kadar akıllıca ve faydalı olduğu sorularına cevap vereceği zor zamanları olacak. Her halükarda, artık Kaddafi'nin, en büyük düşmanlarından birine karşı ihtilaftan kesin olarak zafer kazanmış şekilde çıkacağını hissederek gözünü Fransa'daki seçim takvimine diktiğini tahayyül etmek imkansız görünmüyor.

 Kaynak: Time

 Dünya Bülteni için çeviren: Emin Arvas