Dört ay süren bombardımandan sonra, NATO’nun Libya’daki savaşı sona yakın olabilir. Fakat neticenin, Batılı güçler ve Libyalı müttefiklerinin başlangıçta umut ettiği kadar kesin olması mümkün değil. Belirtiler gittikçe daha fazla, beş ay önce mücadeleleri başladığında Kaddafi rejiminin veya Bingazi isyan liderliğinin desteklemeyeceği bir tavize işaret ediyor.
Anlaşmazlık politik olarak çözümlendikten sonra Albay Kaddafi’nin iktidarda kalması pek olası değil ancak ülkeyi terk etmeye zorlanması veya Lahey’de yargılanması da ihtimaller dahilinde görünmüyor. Ve oğlu Saif el-İslam Kaddafi, seçimlere ve yeni bir politik düzen kurmaya dayalı, savaşı durma noktasına getirecek bir geçiş düzenlemesinde, güç paylaşımı görüşmelerinin merkezinde olursa kimse şaşırmasın.
NATO bombardıman harekatı, ülkenin önemli bölgelerinde kontrolü kaybeden rejimi zayıflattı. Fakat ne NATO ne de isyan kuvvetleri nakavt darbesini vurabilecekmiş gibi görünmüyorlar. NATO kuvvetleri hızla sınırlarına yaklaşırken rejim Batı Libya’da savaşmasını sürdürecek kadar desteği alıyor. Harekatı idare eden Avrupalı ittifak üyeleri, yaz sonundan sonra harekatı sürdürecek askeri kaynaklardan yoksunlar.
Ekonomik baskı ABD’yi Irak ve Afganistan’daki dahlini azaltmaya zorladı ve ABD Libya’da kendini Avrupalı müttefiklerine destekçi rolüyle sınırlandırdı. Tüm Batılı kuvvetler Libya’ya kara kuvvetleri yollama seçeneğini elediler. Yani NATO’nun askeri taahhüdünün genel toplamı, askeri bir zaferi garanti altına almak için yeterli değil.
Başka yerlerde ateşkes için diplomatik baskı hızla yükselirken, askeri müdahaleye destek ittifak içinde bile hızla azalıyor. Öyleyse, Bingazi’de iktidara uzanan isyan liderliğinin beklentilerinin, bir ateşkes ve politik uzlaşmanın şartlarını konuşmak için yol açması şaşırtıcı değil. Ne de olsa isyancılar NATO dahil olmadan çarpışmayı sürdürecek konumda değiller.
Kısıtlı kaynaklar göz önüne alındığında müdahaleyi kesmek NATO güçleri için bir gereklilik de olsa, pek çok Batılı yetkili bu gereklilikte bir erdem olduğunun farkında. Bunun sebebi, Irak ve Afganistan’daki deneyimlerinin onlara eski rejimi tümüyle marjinalize etmenin uzatmalı bir istikrarsızlığın ve hatta muhtemelen başarısızlığın bir reçetesi olduğunu öğretmiş olmasıdır.
Saddam sonrası politik düzende, eski rejimin Sünni toplumsal tabanına hiç pay vermemek ve eski Irak ordusunun kısa çözülüşü, Irak’ta ABD’yi sekiz yıl bağlayan bir direnişi kaçınılmaz hale getirdi.
Afganistan’da Taliban ABD tarafından dağıtıldı fakat yok edilmedi. Ve işgal sonrası düzenin ABD tarafında savaşmış Kuzey İttifakı’ndaki etnik Tacik, Özbek ve Hazarlar’ın aşırı biçimde lehine olması, Taliban’ın Paştunların yeni düzenden yabancılaşması temelinde yeniden toplanmasına imkan verdi. Taliban aynı zamanda Hindistan’la daha yakın hizalanmış bir Karzai rejimini baltalamak için İslamabad’ı teşvik ederek, Kabul’deki Pakistan vekili işlevi gördü. Yaklaşık on yıl sonra 100 binlik ABD birliği, Afganistan’da inatçı ve büyüyen bir isyanla karşı karşıya.
Libya dersi çok açık: Kaddafi Batılıların gerçekleştirdiği bir hava saldırısında öldürülmüş olsaydı bile, onun rejimi için savaşmış binlerce Libyalı yeni bir siyasi düzenin şekillendirilmesinde birleşecekti. İngiltere, buna resmi olarak “kapsayıcı bir politik uzlaşma” adını verdi ve demokrasiye geçişte isyan liderliğinden mevcut rejimle gücü paylaşmasını beklediğini açıkça belirtti.
Diğer NATO ülkelerinin, karada geçişin denetlenmesi için gerekli güvenlik güçlerini temin etmesi için bel bağladığı Türkiye, Kaddafi kendisi çekilse de tüm Libyalı hissedarları entegre eden bir çözümü desteklediğini açıkça ifade etti. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Bingazi’yi ziyaret ettiği gün isyan liderlerinin konumlarını yumuşatmak için ortaya çıkmaları ve çözümün bir parçası olarak Kaddafi’nin Libya’da iç sürgünde kalabileceğini önermeleri büyük ihtimalle bir tesadüf değil.
Dolaylı görüşmeler sürüyor ve böyle durumlarda tipik olmasına rağmen, iki taraf da pazarlık masasında ellerini güçlendirmek için yarışırken mücadele tırmanıyor. Politik bir uzlaşma altında, Albaysız bir mevcut rejime gücün ne kadarının tahsis edileceği sorusu yalnız müzakerelerle değil fakat savaş alanında isyancılar, NATO ve yönetime sadık kuvvetler arasında üç yönlü bir konuşmayla çözülecektir. Fakat önümüzdeki gün ve haftalarda mücadele tırmansa da, bu tüm savaşanların, savaşın sonunun yaklaştığını farkında olduğunun bir göstergesi olabilir.
Kaynak: Star