Amerikan Yahudi camiasının liberal Siyonist kanadı, İsrail’deki seçim sonuçları hakkında kendilerini kandırıyorlar.

İsrail’deki son seçimleri, Filistinlilerle barış sürecini canlandırmak ve onların sözleriyle, İsrail’i apartheid veya herkes için eşit hakların olduğu tek devletli çözüm afetinden “korumak” üzere hamleler yapacak politikacılar için bir zafer olarak görüyorlar. Fakat seçim sonuçlarına dair söylemleri İsrail hükümetinin ne olduğu ve neleri sürdüreceği hakkında gerçeklikten hiç pay almamış fantezilerden ibarettir. Söz konusu olan, yerleşimleri genişleten, işgal destekçisi, Yeşil Hat, Batı Şeria ve Gazze’deki Filistinlilerin haklarını ezmeye kararlı bir sağcı hükümettir. Başka bir ifadeyle, İsrail hükümeti apartheid statüskosunu sürdürmeye azimli olacaktır.

Amerikalı liberal Siyonist fikrin iki güvenilir barometresi, J Street ve Americans for Peace Now hareketi, seçim sonuçlarını selamlayan açıklamalar yaptılar. Seçim sonuçları “barış için yeni bir açılış ve iki devletli çözümün peşinden gitmeye kararlı bir koalisyon inşa etme şansı vermektedir” diyorlar. “Bu Knesset’te iki devletli çözümü daha açık destekleyenler olacaktır. Seçimin büyük kazananı, merkezci Yeş Atid partisi, kilit taleplerinden birinin de barış sürecini canlandırmak olduğunu netleştirdi. İşçi Partisi de gücünü artırdı” diye sevinç çığlı atıyor J Street.

Americans for Peace Now hareketinin açıklaması da benzer şekilde ama bir miktar daha ölçülü. Grubun başkanı Debra DeLee şöyle dedi: “Bu seçimler, Amerika’daki muadil seçmenler gibi ilerlemeci değerler, değişim ve umut için oy kullanan İsrailli seçmenleri ortaya çıkarmıştır. Yair Lapid’in güçlü çıkışı bunu ispatlamıştır.”

Kafanızı ağrıtmak için bu kadar eğip bükmek yeterli. Gerçeklik nedir peki?

Partisi Knesset’te 19 sandalye kazanan yakışıklı program yapımcısı Yair Lapid’den başlayalım. Lapid, rüzgârın götürdüğü yere gitmeye gönüllü, ideolojik nüvesi olmayan bir kişi olarak alaya alınmaktadır. Rüzgâr ise Gazze Şeridini yumruklayan ve 100 sivili öldüren Netanyahu’yla koalisyon hükümeti kurmaya doğru esiyor. İsrail medyasındaki konuşmalar, Lapid’in Netanyahu’nun dışişleri bakanı olacağı yönünde; bir yanda iğrenç bir sistemi savunurken öte yanda dünyaya hoş bir yüz sergileyebilirmiş.

Lapid’in Filistinliler hakkındaki demeçleri ve seçim kampanyasını nerede yürüttüğü, barış sürecine adanmış bu sözde “merkezci” adam hakkında ihtiyaç duyduğunuz her şeyi size anlatacaktır. Palestine Center’dan Yusuf Munayyer, Lapid’in bir demecine işaret ederek liberal Siyonistlerin Lapid’in çekim alanına girmelerinin, işgal karşıtı veya kurtuluş yanlısı olmaktan ziyade Netanyahu karşıtı olduklarını göstermektedir diyor: “İnsani olan, doğru olan, yollardaki bariyerleri ve kontrol noktalarını kaldırmak, işgale hemen son vermek, Filistinlilere topraklarda hareket serbestiyeti vermek, gayri insani ve kanlı duvarı alaşağı etmek,  her bireyin temel haklarını vaad etmektir. Öyle ki bunun için hayatımı verebilirim.  Bu yeri mesken tutmam belki de benim zavallılığım. Her şeyden evvel, barış, adalet ve eşit haklarla kıyas edildiğinde benim hayatım ne kadar önemlidir ki. Fakat yine de bana nanemolla deyin; beni kalın kafalı olarak görün – ölmek istemiyorum.”

Lapid bu açıklamayı 2007’de yapmıştı. Seçim kampanyasını ise Batı Şeria derinliklerinde, Filistinlilerden çalınmış su rezervlerinin üstündeki Ariel yerleşiminde yürüttü. Ekim 2012’de Ha’aretz’de çıkan bir haberde Lapid’in Filistinlilere “Ariel, Guş Etzion ve Ma’aleh Adumim gibi geniş yerleşim bloklarının İsrail Devleti dâhilinde olacağını kabul etmek durumunda kalacaklarını” söyledi. Tüm bu yerleşimler Uluslararası Hukuka göre gayri meşrudur ve bitişikte bir Filistin devleti ihtimalini ortadan kaldırmaktadır. Mondoweiss sitesinde çıkan bir habere göre Lapid’in kısa bir süre önce “İsrail’in eninde sonunda Filistinlilerden kurtulmak, iki taraf arasında çit çekmek zorunda kalacaktır” dediği söyleniyor.

Filistinlilerle gerçek barışa ilgi duyan bir isim değil Lapid.

J Street ve American For Peace Now’ın “seçimlerde sağa doğru bir yalpalama olmadığı” savları var bir de. Medyada görünenlere aykırıdır bu. Aşırı sağa doğru büyük bir sıçrama olmadığı doğrudur ve ülke içi meselelerde yeterli sayıda İsrailli seçmen merkeze oy kullanmıştır. Fakat öte yanda, Likud ve İsrail Evimiz Partisi çoğu sandalyeyi kazandı ve aşırı sağcı İsrail Evimiz Partisi Knesset’te 12 sandalye yakaladı. İşin aslı sağ kanat güçlü olmayı sürdürüyor ve J Street ve Americans For Peace Now hareketinin müteessir olduğu o aynı yıkıcı politikalara bağlılıklarını sürdürüyorlar.

Munayyer Daily Beast’teki yazısında bu kurgusal anlatıyı şöyle çürütmektedir: “Bu seçim sonucu, İsrail’in sağa kaydığı anlamına gelmiyor. Naftali Bennet’in İsrail Evimiz Partisi beklendiği gibi 14-15 değil de 11-12 sandalye kazandığında rahat bir nefes aldılar ve bunun, İsrail’in sağa kaydığı fikrinin temelsiz olduğu anlamına geldiğine inandılar. Ancak burada iki sorun var. Birincisi, İsrail Evimiz partisi 2009’daki sandalye sayısını (7) önemli ölçüde aşmıştır. Bu kez kazandıkları sandalye sayısı, seçmenlerin işgale karşı kayıtsız olduğu ama dini şeylere ihtiyatlı olduğu Tel Aviv’deki katılım oranı artmamış olsaydı, daha da yüksek çıkardı. İkincisi, belki daha önemlidir, Bennet’in partisinin kazandığı sandalye sayısı, İsrail’in sağa doğru kaymasının tek ölçüsü değildir. Örneğin Likud ön seçimlerini ele alın – İsrail tarihindeki en yerleşim yanlısı hükümete liderlik etmiştir – daha bir yerleşim yanlısı unsurları bünyesine katmıştır. O vakitler Avigdor Lieberman’la (sadece bir seçim öncesine kadar “aşırı sağ, ultra-ulusçu diyen anılan bir kişidir) birleşen Likud, İsrail siyasi sistemindeki en büyük partidir ve içinde kendisinden daha da sağcılar bulunmaktadır. Üçüncüsü, hükümet koalisyonunun üyeleri ve onların bazı doğal müttefikleri açıkça kolonizasyon hatta ilhak yanlısı oldukları gibi Siyonist muhalefetteki hiçbir parti yerleşim teşebbüsüne şiddetle meydan okumamışlardır. 7 sandalye kazanan Meretz belki istisna tutulabilir. Lafı açılmışken, o 7 sandalye de bahse değer ve beklenmedik bir zafer olarak görülmektedir.”

J Street, Knesset’te 15 sandalye kazanan İşçi Partisinin (önceki seçimlerde 13 sandalye kazanmıştı) ümit sebebi olduğundan bahsediyor. Fakat İşçi Partisi lideri Shelly Yachimovich Batı Şeria’daki kolonizasyon projesinde bir sorun görmüyor. Ha’aretz’e şöyle demiştir: “Yerleşim projesini bir suç ve günah olarak görmüyorum kesinlikle.”

Bu iki örgütün, İsrail 2008-2009’da Gazze Şeridi’ne saldırıp 1.400 Filistinliyi öldürdüğünde Dışişleri Bakanı olan Tzipi Livni’ye düzdükleri övgüleriyle bitireceğim. Livni “Gazze’de zıvanadan çıkmak/çıldırmak iyidir” diyen bir kadındır. İsraillilerin sivil nüfus üzerine fosfor yağdırıp insanları öldürürken yaptığı tam da budur zaten.

+972 Dergisi, seçimlerden önce Idan Landau’nun kaleme aldığı, Livni’nin barışı getirecek kişi olmayacağını gösteren bir yazıyı yayınlamıştı: “Filistin Belgelerini hatırlıyor musunuz? 2011 Ocak ayında Filistin Otoritesi ve Ehud Olmert hükümeti arasında 2008’de yapılan görüşmeler hakkındaki belgelerin ifşası karşısında dünya afallamıştı. İsrail ekibinin başındaki isim, Filistin ekibinin başındaki Ebu Alâ ile müzakere eden Tzipi Livni’ydi. Her iki taraf da mahcup edici bu belgeleri inkâr etmişti. İsrail tarafını inatla retçilik yapan, Filistinlilerin ise dalkavuk işbirlikçiler olarak sunuyordu çünkü.”

Livni bu tarihi fiyaskoda merkezi rolü oynamıştır: Ebu Alâ’nın ezik bir ruhla Kudüs’ün taksimini görüşme teşebbüsünü açık bir aşağılamayla reddeden Livni’ydi.

Amerikalı liberal Siyonistler katıksız bir kuruntu içindeler; iki devletli çözümün ve İsrail’in barış yapabilmesinin mümkün olduğuna dair dünyayı ikna etmek için değersiz de olsa ellerine geçen her şeyi kullanıyorlar. Lapid ve Livni’nin anladığı barış, barış değildir nerde kaldı adâlet olması. J Street ve Americans for Peace Now hareketinin kutladığı bu iki ismin sunacağı hiçbir şey yok. Apartheid statüskosunun devamını sağlamak hâriç. Phil Wiess’in sorduğu aynı soruyu soracağım: Liberal Siyonistler rüyalarından ne zaman vazgeçecekler? Gönül bağladıkları hayali liberal, demokratik İsrail hiçbir işaret bırakmadan suda boğuldu gitti. Seçimler bu gerçekliği ufacık olsun değiştirmeyecektir.

Kaynak: Mondoweiss

Dünya Bülteni için çeviren: M.Alpaslan Balcı