Bugün dünyanın en zor ve savaş potansiyeline sahip problemlerinden birisinin İran'ın nükleer programı olduğuna hiç şüphe yok.

Nitekim, sivil nükleer amaçlı bu programın gizli esas amacının İran'ın nükleer silahlar elde etmesi olduğuna inanan Amerika, son günlerde savaş söylemini tırmandırmaya başlamış bulunuyor. İşte bu çerçevede, Başkan Bush'un geçen hafta bir basın toplantısı sırasında nükleer silahlara sahip bir İran'ın Üçüncü Dünya Savaşı'na yol açabileceği anlamındaki imalı sözlerine Yardımcısı Cheney'in 'İran'ın nükleer silaha sahip olmasına izin vermeyeceğiz.' şeklindeki tehditkâr çıkışı eklenirken, en üst düzeydeki bu savaş söylemine son olarak da Genelkurmay Başkanı Amiral Mullen 'Gerektiğinde İran'ı vuracak yeterli askerî kaynaklara sahibiz.' diyerek katılmış bulunuyor.

Amerika'nın tavrı bu şekilde sertleşirken İran'da da AB ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) ile nükleer program müzakerelerini yürüten Başmüzakereci Ali Laricani, geçen cumartesi günü görevinden istifa etmiş bulunuyor. 2005 yılından bu yana son derece zor ve karmaşık bir görev yapan Laricani'nin esas görevi İran Milli Güvenlik Yüksek Kurulu sekreterliğiydi ve görev çerçevesinde müzakerelerden sorumlu kişiydi.

İstifası, İran'ın yüksek çevrelerinden beklenmekle birlikte medya tarafından pek tahmin edilmiyordu. Nitekim, istifayı açıklayan Hükümet Sözcüsü Hüseyin Elham, Laricani'nin birkaç kere istifasını sunduğunu, Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'ın sonunda istifasını kabul ettiğini bildirdi.

Laricani niye istifa etti, doğrusu bunu tam olarak bilebilecek durumda değiliz; zira İran, bu konularda o kadar açık ve şeffaf bir ülke değil; ama yapılan tahminlere göre, Cumhurbaşkanı Ahmedinejad ile olan görüş farklılıkları yüzünden, daha fazla dayanamayarak istifa etmiş bulunuyor.

Bir İranlı siyaset analizcisi bu konuda mesela şunları söylüyor: '... Cumhurbaşkanı Ahmedinejad ile Laricani arasında yoğun bir rekabet vardı. İstifanın arkasındaki sebep buydu. Laricani, Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'ın retoriğinden bıkmış, hayal kırıklığına uğramıştı. Bu iki şahıs İran'ın dış dünya ile nasıl bir ilişki takip etmesi konusunda aynı görüşleri paylaşmıyorlardı.' Bu konuda, bir İranlı milletvekili de şu yorumu yapıyor: 'Laricani, İran'ın milletlerarası camia ile mevcut olan ihtilafının siyasi çözümle ortadan kaldırılabileceğinin mümkün olduğuna inanıyor ve bunun için AB Güvenlik ve Dış İlişkiler Temsilcisi Javier Solana ile yakın bir çalışma yürütüyordu. Ancak, çabaları sık sık Ahmedinejad'ın ateşli söylemi ile engelleniyordu. Laricani'nin Solana ile görüşmeleri gelecek vaat ediyor ve bunlar siyasi çözüme yol açabilecek görüşmelerdi. Ahmedinejad ve ekibi ise görüşmelerin başarılı olmasını istemiyorlardı.'

Bu yorumlar ne kadar doğru, ne kadar esas sebebi ortaya koyuyorlar, söylemesi zor. Ancak, Laricani'nin müzakere siciline baktığımızda onun gerçekten İran'ı zora sokmayacak bir çözüm için çok çalıştığını, İran'ın sivil nükleer programından taviz vermeyecek bir siyasi çözüm için çok ter döktüğünü görüyoruz. Laricani'nin yerine atanan yeni başmüzakereciye gelince; bu şahıs, dışişleri bakanlığında Amerika ve Avrupa işlerinden sorumlu bakan yardımcısı Said Celili. Celili, bugün Roma'da Solana ile bir araya gelecek ve müzakerelere devam edecek. Yanında Laricani de olacak; zira nükleer müzakereler konusunda son sözü söyleyen İran dinî lideri Ali Hamaney'in talimatı bu yönde. Öyle de olması gerekir; çünkü Laricani, nükleer dosyaya ve müzakere sürecine hakim. Anlaşılan Celili'nin dosyaya hakim olmasına kadar da yanında olacak.

Laricani'nin istifası ve sonuçları savaş potansiyeli de taşıyan İran'ın nükleer müzakerelerinde önemli bir dönüm noktası olarak görünüyor bize göre...

 
Kaynak: Zaman