Türkiye ve ABD'nin Irak'taki PKK üslerine ortak operasyon düzenlemesi, Ankara'nın haklı endişelerini azaltabilir. Fakat, Türkiye'nin idrak etmesi gereken şey şu ki, PKK ılımlı Kürtlerin susturulması nedeniyle hâlâ destek buluyor. Neyse ki AKP temel reformlar konusunda iradeli

Geçenlerde Amerikalı muhafazakâr köşe yazarı Robert Novak, ABD ordusunun Kuzey Irak'taki PKK'ya yönelik gizli operasyon planının ana hatlarını yazdı. Görünüşe göre Savunma Bakan Yardımcısı Eric Edelman'ın Kongre üyelerine verdiği gizli brifingde sunulan stratejiyle, ABD özel timlerinin muhtemelen Türk ve Iraklı Kürt askerlerle birlikte Kuzey Irak'taki PKK üslerine saldırması tasarlanıyordu. Böylece, uzun süredir bölgedeki varlığını rahatça sürdüren PKK'nın güvenli sığınaklarından edilmesi hedefleniyordu. Gizli operasyonun açığa çıkması sertlik yanlısı komutanları vazgeçirdiyse eğer, bu olumlu bir haber.

Iraklı Kürtlerin de işine yarar

Strateji birkaç nedenden ötürü mantıklı görünüyor. Birincisi, böyle bir operasyon Türkiye'nin hem ABD hem de Irak'la ilişkilerindeki gerilimin kaynağına hitap edecek ve Türk ordusunun uzun süredir gözdağı konusu ettiği, sonuçları da felaket olacak olası müdahaleyi de devre dışı bırakacaktı. Politikanın mantıklılığının ikinci nedeni şu: Türkiye, ordusuna yönelik eylemlerini sivillere yönelik uzun saldırı geçmişiyle birleştiren PKK'yla ilgili meşru endişelere sahip. Aynı zamanda, PKK hem ABD hem de AB tarafından terör örgütü olarak kabul ediliyor.

Sonuçta operasyonu özel timle kısıtlamak, hem sivil nüfusun ödeyeceği bedeli hem de Bölgesel Kürt Yönetimi'nin PKK'yı daha büyük stratejik gerçekliklere feda etmekten duyabileceği mahcubiyeti sınırlandırır. Irak Kürdistanı'nda yaşayanların çoğu PKK'ya Türkiye'de sürdürdüğü mücadele nedeniyle sempati besliyor ve böyle bir politika pek tutulmaz. Fakat Irak Kürdistanı uzun vadede ancak, kaygılı Türk komşusuna iyi niyetlerini göstermesi halinde hayatta kalabilir.

Böyle bir değişiklik her ne kadar iyi karşılansa da, Türkiye Kürt sorununun çözümünün Irak dağlarında değil, kendi iç siyasetinde bulunacağını kabul etmeli. PKK'nın öğretmenlerin ve diğer sivillerin infaz edilmesiyle eğlence ve turizm bölgelerine yönelik bombalı saldırılarını da kapsayan uzun bir gaddarlık geçmişine sahip olduğu doğru. Bunun yanında PKK'nın Kürt siyasal ve kültürel haklarının en samimi savunucularından olması nedeniyle Türkiye'deki Kürtler arasında önemli ölçüde popülarite kazandığı da doğru. PKK'nın başarısı, Türk hükümetinin ılımlı Kürt sesleri susturma kararlılığı ve Türk askerlerinin Kürt militanları ezmek için izlediği acımasız yöntemlerle daha da büyüdü.

Kürt sorununa siyasi çözüm bulma yönündeki temel ihtiyaç güçlü askeri kurum tarafından sertçe reddedilse bile, en azından bazı politikacılarca uzun süredir kabul ediliyor. PKK'ya yönelik şiddetli bir savaş yönetmesine rağmen çetin Türk politikacı Turgut Özal, kendi Kürt kökenleriyle övünürdü ve 'Kürt gerçekliğini kabul ettiğini' açıklamıştı. Özal, ordunun aksine, sorunun yalnızca kuvvete başvurarak çözülemeyeceğini anlamıştı.

Bugün iktidardaki AKP, Özal'ın siyasi hesaplamasını büyük ölçüde kabul etmiş görünüyor. 2003'te devlete tekrar entegre olmak isteyen eski militanlara af çıkarıldı. Hükümetin 1990'larda zorla boşaltılan 3 bin ya da daha fazla Kürt köyünün yüzlercesinin yeniden açılmasını sessizce desteklediği yönünde bilgiler var. Kürt kimliğiyle ilgili ifadeler hakkındaki yasalar yumuşatıldı ve en göze çarpanı da, devlet televizyonu TRT'nin 2004'te Kürtçe haber yayınına başlamasıydı. Bu reformlar elbette devam eden baskı şekilleriyle dengelendi. Ancak reformlar yine de AKP'nin uyguladığı yeni bir açıklık ve esnekliğe işaret ediyor.

Aslında, AKP Kürt desteğini kazanma konusunda önemli başarı elde etti. Dindar sağdaki Refah Partisi'nin benzer başarısının üzerinden giderek, son seçimde Kürt oylarının en büyük kısmını alabildi. Meclisteki baskın çoğunluğu, DTP'ye bağlı bağımsız adaylarla birleşse bile, anayasayı değiştirmek için gerekli olan üçte iki çoğunluğa az bir farkla ulaşamıyor. Ancak AKP, başarı için ciddi bir şans için girişimde bulunmaya hâlâ çok yakın.

Orduyu ikna etmek çok zor

AKP, Kürtlerin Türk ulusal projesinin tam katılımcısı gibi hissetmesini sağlayacak bu tür temel reformlar için hem iradeli hem de yetenekli. Fakat, AKP'ye karşı zaten ihtiyatlı davranan orduyu bu reformların gerekli ve cazip olduğuna ikna etmek zor. Bu nokta özellikle önemli. Zira, AKP'nin son seçimlerde ortaya koyduğu güçle hüsrana uğrayan ordunun çoğu mensubu, ülkenin geleceğini tayin ederken son sözü seçilmiş hükümetin değil ordunun söyleyeceğini göstermek konusunda hâlâ kararlı görünüyor.
Türkiye'nin Irak'taki meşru güvenlik endişelerine hitap etmeye çalışarak, ABD'nin önünde de PKK'nın şiddet eylemleri nedeniyle Türkler arasında yayılan öfkeyi dindirmek için kat edecek uzun bir yol var. Ancak bunu yaparken, Türk ordusundaki muadillerine terörle mücadelenin yalnızca ilk adım olduğunu anlatmalı. Türkiye'nin Kürt sorununa gerçek çözüm, ülke içindeki demokratik reformlarda yatıyor.

Kaynak: Radikal