Pascual Serrano, bu yazısında, Raul Castro dönemi reformlarını "Küba kapitalizme dönüyor" şeklinde yansıtan medya kampanyası karşısında, güncel durumun soğukkanlı bir değerlendirmesini sunuyor. Raul Castro'nun, ülkenin gıda,barınma ve üretimdeki kritik sorunlara değinerek, verime göre ücret, tarım arazilerinin kooperatif, kendi hesabına çalışan çiftçi ve özel girişime açılması gibi reformlar ilan etmesi "Küba kapitalizme geri mi dönüyor" sorularını gündeme getirmişti… Sendika.Org

Raul Castro'nun Küba Parlamentosu'nda yaptığı konuşma, bir ülkenin içinde bulunduğu durumu, samimi ve dürüst bir şekilde gözden geçirilişi ve her iki ideoloji tarafından da saptırılabilecek, analizlere açık bir hipotezdi.

Aslında, yabancı basının ve analistlerin, dikkatlerini verdikleri ve Raul tarafından parlamentoda açıklanan kararlar, bir önceki bütün hafta boyunca, farklı parlamento komisyonları tarafından gerçekleştirilen kolektif bir çalışmanın ürünüydü. Ülkenin içinde bulunduğu durum, içten ve dürüst bir şekilde gözden geçirilmiş, düzenlemeler ortak ve bütün üyelerin sınırsız katılımı ile yapılmış olmasına rağmen, Kübalılar her iki ideoloji tarafından çarpıtılmış analizlere maruz kalmaya devam ediyor.

Şüphesiz Raul'un tarzı, içten ve bütünleştiriciydi. Kübalı yöneticilerinin içine su serpti. Şayet sorunlara dönemsel ve yüzeysel yaklaşılmış olunsaydı, bu oradakileri daha fazla şaşırtırdı. Çünkü adanın siyaseti, derinlerdeki gerçek problemleri keşfetmek ve onlara kolektif bir ruh ile çözümler aramaktır.

Elbette bu, sağlıklı bir yaklaşım. Biz yaşadığımız coğrafyada buna alışık değiliz. Genel panorama içinde hükümet yetkilileri, aksi ve kötülükleri önceden keşfetme eğilimine sahip muhalefetin karşısında, daima dik başlı, üstün, zafer kazanmış gibi karakterize edilir. Neler olup bittiğini anlamakta, tekme attıkları canı sıkkın vatandaşa bırakılır.

Küba Parlamentosu'nun bu son oturumunda; yakıcı konut eksikliği, tarım, çalışma hayatı, verimlilik ve Kübalıların karşılaştıkları diğer sorunlar görüşüldü. Bunlar da, ülkenin temel prensiplerinden geri dönülmesine yol açacak şeyler değil.

"Herhangi birinin, sosyalizmin nasıl inşa edildiğini bildiğine inanmış olması çok önemli bir yanlış olurdu." Fidel Castro'nun gazeteci İgnacio Ramonet'ın bir sorusuna verdiği bu cevap, yapılmak istenen bazı değişimleri onaylayacaktır. Fidel bu cevabı ile Küba'nın kendine özgü yolunu, sık sık tekrarladıkları temel değerlerini bırakmaksızın, aramaya devam edeceğini ima ediyordu.

Parlamentoda ilan edilen yeni girişimler arasında ücretler, planlanan hedefin yerine getirilmesine bağlanıyor. Raul, şöyle düşünüyor: "İşçinin kendisini, üretim tarzının sahibi gibi hissetmesi, ne sadece teorik açıklamalara –48 yıldır sürdürdüğümüz gibi – ne de onun fikrinin hesaba katılmasına bağlı. Onların gelirlerinin, üretimdeki kişisel katkılarıyla orantılı olması çok önemli ve biçimlendirilmiş sosyal amacın, işin merkezi tarafından yerine getirilmesi, yani, var olan hizmetlerin yararına ve hedeflenen üretime ulaşmak."

Raul Castro; efsanevi komünist eşitlik de "bir sömürü biçimi olabilir: Böyle bir durumda, sistem için işçi, iyi bir işçi, ama işçi için iyi sistem iyi değildir ve daha da kötüsü belirsiz olmasıdır" dedi. Ayrıca parlamento, gıda üretimini artırmak için tarım alanında, kullanılabilecek tüm olası biçimleri yeniden şekillendirdi. Sosyalist sistemden vazgeçildiğini göreceklerini sananlar, biliyor olmalılar ki, Küba'da bu alışılmadık bir durum değil. Küba'da şeker üretimi toprak sahipleri tarafından daima öne çıkarıldı. Şimdide, sosyalist köylü hareketleri, haklarına dayanarak son örnekte olduğu gibi, tütün üretimine devam edilmesini, kendi adına çalışan köylü veya devlet şirketi, şayet olursa kooperatif kim toprakta çalışıyorsa toprağın onun olmasını talep ettiler.

Küba devrimini de içine çeken, Simon Bolivar'ın "Yanılıyoruz ya da yaratıyoruz" deyişi, Küba ile Venezüella arasında cereyan eden birçok etkileşimden biri olacağa benzer.
 
Kaynak: Latin Bilgi