Bir hamburger restoranında, son kez kucaklaşmış halde bir erkek ve kadın cesedi yerde yatıyor. Kenya askerleri saldırı başlatırken halen hoparlörlerden pop müzik sesleri geliyor.

Nairobi'deki Westgate alışveriş merkezine El Şebab tarafından yapılan saldırının dehşet verici sonuçları ortaya çıkmaya devam ediyor. Aileler yas tutarken Kenya bir kez daha militan İslam'a karşı bölgesel siper olarak kilit konumda bulunmanın maliyetini hesap ediyor. Ülke daha önce de buradaydı: 1998'de El Kaide Kenya'nın Nairobi şehrinde ABD elçiliğini bombaladı; 2002'de de sahildeki Mombasa şehrinde İsraillilere ait bir yolcu uçağıyla otele terör saldırısı yapıldı. Westgate de İsraillilere ait ama bu durum, göründüğü kadar önemli olmayabilir.

Kenya ve kıtanın geleceği için daha önemlisi, birbiriyle rekabet eden iki Afrika görüşüdür. Bu saldırılar kabaca "süpermarketlere karşı suç" olarak kısaltılabilecek bu gerginliğin bir yansımasıdır. El Şebab şifta geleneğinden doğmuştur. Bu kelime, uzun süredir doğu Afrika'da genel manada eşkıyalar için ama aynı zamanda (daha seyrek olarak ve konuşan kişiye bağlı olarak) isyancı gruplar için kullanılır. İki kullanım arasında süreklilik vardır. Bu da terörizmle suçu ayrı fenomenler olarak birbirinden ayırma eğilimine meydan okur.

El Şebab özellikle Kenya'nın Somali'deki ortak Afrika barış gücüne (Amisom) katılmasına tepki gösteriyor. Ama El Kaide'nin daha önce yaptığı gibi (iki grup 2011'de aralarında resmi bağ kurdu) El Şebab, kapitalizm fikrine gerçekten saldırıyor. Bunu büyük ölçüde gelişmiş devrim duygusuyla değil, Afrika için neyin iyi olduğuna dair altüst edilmiş bir hisle yapıyor.

Kenya'da suç ve terörizm derinden bağlantılıdır. Özellikle de Kenya'da birbirini takip eden hükümetlerin bunları kontrol etmedeki başarısızlığı yüzünden. Gerçekten, hem Kenya Devlet Başkanı Uhuru Kenyatta (yeğeni son saldırıda öldü) hem de başkan yardımcısı William Ruto, seçimlerde şiddet olayları organize etmede rol oynadıkları iddialarından dolayı, insanlığa karşı suç işledikleri suçlamalarıyla karşı karşıyalar. Ruto'nun Lahey'deki yargılanması, krizi idare etmek üzere ülkesine dönmesine imkan sağlanması için bir hafta ertelendi.

Bu saldırılar, bir ucunda yolsuzluk, diğer ucunda terörizm, ortada da sıradan soygun olmak üzere bir grup eşkıyalığın bir parçasıdır. Bazı Kenyalılar saldırıların meydana geldiği şartların yönetim boşluğundaki ekonomik büyümeden doğduğunu hissedecekler. Güvenlik ve milli altyapının diğer kısımları için harcanması gereken para nesillerdir kayboluyor.

Görünüşe göre Kenya kimliğinin karmaşık yapısının ürkütücü bir karikatürü olarak yolsuzluk ve jeopolitik Westgate'de alışveriş yapan Müslümanların hayatta kaldığı, gayrimüslimlerin ise öldüğü korkunç bir duruma imkan verdi.

Sıradan Kenyalılar haklı olarak güvenli bir şekilde alışveriş yapabilmeyi istiyorlar. Ve dinlerine ya da dükkan sahibinin dinine bakılmaksızın bunu yapabildikleri uzun bir tarihleri var. Hindistan'da Kutch'tan İsmaili bir Müslüman, Allidina Visram (1851-1916), hemen hemen tek başına Kenya'da perakende ticareti icat etti. Müslümanlar yüzlerce yıldır Kenya ticaretinin merkezinde oldular.

Geçtiğimiz 10 yılda Kenya ve diğer Afrika ekonomilerinde hızlı bir büyüme görüldü. Bu "Afrika yükseliyor" hikayesi, özü itibariyle Afrika orta sınıfının güven ve yatırım getiren daha da gelişmesiyle bağlantılıdır. Ticari mülklere, özellikle de süpermarket inşaatlarına çok fazla para gitti. Ama yönetim olmadıkça tüm bunlar oldukça sallantılı görünüyor.

Siz ülkeler arasında İslamcı terörizm problemine istediğiniz gibi işaret edebilirsiniz ama kendi ülkenizde uygun bir güvenlik için yatırım yapmadıkça hepsi boş laf olarak kalır. Kenya şimdilik ölülerinin yasını tutmalıdır. Ama yolsuzluk sona ermedikçe ve sosyal dokuda gerçek yatırım yapılmadıkça Kenya, bir kez daha kolay kolay üstesinden gelemeyeceği sistematik şoklarla yüz yüze gelecektir.

Kaynak: The Guardian
Dünya Bülteni için çeviren: Mehmet Şeyhoğlu