Son dönemde siyasette önemli dönüşümler kaset operasyonları aracılığıyla gerçekleşir oldu. Üstelik bu kaset operasyonu siyasetin en önemli partilerinde uygulandı. Bunlardan biri sistemin kurucu partisi sol, laik, batıcı Kemalizm temsil eden partide; diğeri de sağ, muhafazakâr-milliyetçi ama Kemalist parti üzerinde uygulandı.

CHP'de ortaya çıkan kaset hamlesinin belli bir stratejinin parçası olarak ve parti içi denklemi değiştirmeye yönelik bir operasyonun ilk adımı olduğu anlaşıldı. Yıllardır lider kültünü aşamayan ana muhalefette genel başkanla birlikte yönetici ekip de değişti; muhtemeldir ki genel seçimlere partinin yenilenmiş bir vitrin ve söylemle hazırlanması istendi. Siyasal tarihi ve sistem içinde, en azından simgesel olarak, işgal ettiği yer göz önüne alındığında kaset operasyonu kurucu partinin gerçekleştirebildiği en büyük hamleydi.

Benzer durum sistem içindeki yeri ve en azından yöneticilerinin ideolojik konumlanışı bakımından CHP'nin sağ versiyonu sayılması gereken partide de gerçekleşti. Üst düzey yöneticilerine yönelik hayata geçirilen kaset depremi artçı sarsıntılarıyla devam ediyor. Yeni sarsıntılarla da devam edecek görünüyor...

Bu iki partinin tepesinde değişim aracı olarak ortaya sürülen kasetlerin içeriği ve buna karşı gösterilen tepkiler bir yana, seçime bir aydan az kala genel anlamda topluma söyleyecek sözü kalmamış siyasi aktörlerin kendilerini yenilemek için başvurdukları yöntemin benzeşmesi düşündürücü. Her iki partinin başına gelenleri, siyasal rakiplerin müdahalesinin değil de iç dinamiklerin tetiklediği ve bu yöntemi parti içinde gerçekleştirilmek istenen dönüşüm için kullandığı anlaşılıyor.

 

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN...