Arap dünyasındaki tüm gösteriler, ortak bir paydada buluşuyor: Genç kuşağın beklentileri artarken baskıcı rejimlere karşı duydukları korkudan arınıyorlar.
Uluslararası muktedirlerin Davos’taki zirvede bir araya geldiği sıralarda, bazı Arap gazetecilerin boş zamanlarını ülkelerindeki siyasi protestolara dair Twitter mesajlarını tarayarak geçirmesi nasıl bir dönemden geçtiğimizin de özeti gibiydi. Arap dünyasında insanlar bu tür zamanlarda statükoyla alakalı her şeyi tedirginlikle ve merakla takip ediyor.
Tunus’ta hükümeti deviren karışıklık bölgeye yayılıyor; Mısır, Ürdün ve Yemen’de büyük sokak gösterileri yapılıyor. Lideri yok gibi görünen bir hareket bu; daha ziyade bir ‘korsan eyleme’ benziyor. Fakat ortak bir duyarlılığı paylaşıyor; küresel değişimi internet üzerinden gören genç kuşağın beklentileri yükseliyor ve ülkelerindeki yozlaşmış, baskıcı liderlerden duydukları korkudan geçici olarak arınmaya başlıyorlar.
24 saat haber yayını yapan Elvelid kanalını yöneten Suudi gazeteci Cemal Haşuggi, Mısır’daki sokak protestoları hakkında şunları söylüyor: “Bence geç bile kaldılar. 10 yıl, 20 yıl önce de insanların öfkelenmesi için sebepler vardı ve ancak şimdi ortaya çıkıyor. Aslında Arap dünyası son 100 yıldır yenilenmek için çabalıyor, fakat bu çaba son birkaç kuşaktır durdu; zira insanlar, otoriter rejimlerden duydukları korkuyla, onların yolsuzluklarına ve çürümüşlüğüne duydukları öfke arasında sıkışıp kaldılar.”
ABD başarısızlığından sonra
Yanında saf tutmamanın zor olduğu bir devrim söz konusu ve Amerikalı yetkililer, protestocuların açıklık ve reform hedeflerini destekleyerek akılcı bir tutum sergiliyor. Fakat aslında Amerika istese bile, Mısır’ın seksenlik devlet başkanı Hüsnü Mübarek’e destek mahiyetinde yapabileceği pek bir şey yok. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton reforma destek veriyor olabilir, ancak bu Amerika’yı aşan bir devrim ve destek beyanı kısmen Washington’ın gücünün sınırlarının idrakından kaynaklanıyor.
İsyan, ABD’nin bölgedeki bir dizi başarısızlığının ardından geldi. ABD Başkanı Barack Obama değişim sözü vermişti. Fakat İsrail’le Filistinliler arasında bir barış anlaşması sağlayamadı ve Lübnan’daki Hizbullah’a veya onun patronu İran’a karşı koyamadı. Amerika artık şişenin tıpası değil ve sokaktaki Arap bunu biliyor.
Amerikalı yetkililer, Tunus, Mısır ve diğer Arap ülkelerindeki protestocuların Müslüman Kardeşler ve diğer radikal İslami gruplardan özerk olmasından cesaret alıyor. Fakat bu hatalı bir rahatlık olabilir; zira süreç hâlâ erken aşamalarında.
Tarih, devrimlerin özgürlük talep eden ve isyanın kendiliğinden göründüğü erken dönemlerinde daima çekici olduğunu gösteriyor. Fakat Fransız ve Rus devrimlerinden 1979 İran ayaklanmasına kadar uzanan idealist ama örgütsüz sokak protestocuları, genellikle manipüle edici devrimci bir seçkinler tabakasına kapı açıyor; sözgelimi İran’da o seçkinlere ‘Devrim Muhafızları’ deniyor. DEVAMI>>>