İsrail'de yıllardır denizaltılarla ilgili bir stratejik tartışma yaşanıyor. Bir taraf İsrail'in savunmasında 'denizaltılar önemli; ama çok önemli değil; bunlara gerekenden fazla yatırım doğru değil' derken; diğer taraf denizaltıların sayılarının artırılmasını, bunların İsrail'in gizli stratejik vurucu gücü haline getirilmesini savunuyor.

Bu tartışma, sonunda ikinci tarafın lehine sonuçlanmış görünüyor; zira İsrail denizaltı sayısını artırıyor, bunların yeteneklerini güçlendiriyor.

Bugün İsrail'in elinde 3 adet Alman yapımı Dolphin tipi denizaltı var. Bunlar son yıllarda Gal tipi denizaltıların yerini almışlardı. Adları da Dolphin, Leviathan ve Tekuma. Bunlar çoğunlukla Akdeniz'de, zaman zaman da Kızıldeniz'de faaliyet gösteriyorlar.

Dolphinler, 21. yüzyılın en ileri, en gelişmiş klasik denizaltıları olarak temayüz etmiş bulunuyorlar. Dizel-elektrik sistemle çalışan bu denizaltılar, pek çok özelliğe sahipler. Bunlar kısaca şöyle: Menzilleri aşağı yukarı 4.500 deniz mili; Alman 212/214 tip denizaltıların dizayn ve özelliklerine sahipler; esasta düşman deniz hedeflerini imha etmek, keşif ve gözlem faaliyetleri yapmak ve özel kuvvetleri istenilen kara hedeflerine denizden çıkarmak için dizayn edilip imal edilmişler; 35 kişilik mürettebata sahip, üslerinden uzakta iki ay kadar kendi imkânlarıyla görev yapabiliyorlar; silah olarak torpil ve bu torpillerin 10 adet olan fırlatma kanallarından atılabilen Amerikan yapımı RGMF Harpoon (Zıpkın) adlı deniz hedeflerine karşı kullanılabilen füzeler atabiliyorlar.

Ayrıca bu denizaltıların elektronik savaş sistemlerinin büyük bölümü İsrail şirketleri tarafından imal edilmiş bulunuyor. Düşük frekanslı pasif sonarlar, entegre ateş kontrol sistemleri gibi sistemler bunlar. İsrail'in bunlara ilaveten denizaltılardaki füzelerin menzillerini ya artırdığı ya da bunların yerine özel cruise (seyir) füzelerini denizaltılarına monte ettiği, böylece hem ateş gücü ve hem de menzil olarak üstün bir konuma ulaştığı hemen hemen kesin sayılır. Üstelik İsrail'in bu füzelere nükleer yetenek de kazandırdığına şüphe yok. Kısacası, Dolphinler, İsrail'in nükleer füzelerle donatılı özel denizaltıları olarak da nitelenebilir. Başka bir deyişle, Dolphinler, İsrail'in ikinci nükleer vurucu gücü olarak da görülebilirler. Bu konudaki yaygın uzman görüşü bu şekilde sayılır.

Bu ve bilinmeyen başka özellik ve yeteneklere sahip Dolphinlerden dördüncüsü, geçen hafta Almanya'da düzenlenen bir törenle İsrail donanmasına teslim edilmiş bulunuyor. Kiel'de Howaldtswerke-Deutsche Werft tersanesinde yapılan törenle kızaklardan denize indirilen Tanin (İbranice Timsah) adlı denizaltının sorumluluğu artık resmen İsrail donanmasına geçmiş oluyor. Tanin'de bundan sonra İsrailli denizciler bulunacak ve bunlar eğitime ve denemelere başlayacaklar. 2013'te Tanin, İsrail donanmasında göreve başlayacak. Söylenenlere göre, Tanin, diğer 3 Dolphin'den çok farklı bir gelişmiş denizaltı. 68 metre uzunluğundaki denizaltı, yeni bir sessiz pervane-seyir sistemi ve asit bataryalı enerji sistemi ile donatılmış bulunuyor. Enerji sistemi sayesinde denizaltının ötekilerdeki gibi belli bir süreden sonra yüzeye çıkması gerekmiyor. Yeni sistemle denizaltı, çok uzun süreler denizaltında kalabiliyor.

Yaklaşık 500 milyon Euro'ya mal olan Tanin'in bu maliyetinin üçte biri Alman maliyesi tarafından karşılanmış bulunuyor. Ötekilerde de benzer durum söz konusuydu. Ancak Tanin'in yapımı sırasında Alman Başbakanı Merkel ile İsrail Başbakanı Netanyahu arasında Yahudi yerleşimlerin dondurulması konusunda ciddi bir tartışma çıkmış, bu bir süre devam etmiş, ancak sonunda İsrail'in dediği olmuştu. Bu da Merkel'in selefi Schröder gibi İsrail'i ne kadar desteklediğini bir defa daha açıkça ortaya koymuştu.

Dördüncü denizaltı İsrail'e teslim edilmiş bulunurken beşincisinin inşası da halen devam ediyor. Bu da 2014'te hizmete girecek. Altıncısı için de taraflar üç ay önce anlaşmaya varmışlardı. Böylece Almanya'nın desteği ve cömert tutumu sayesinde İsrail, Akdeniz'in önemli bir denizaltı gücü olma yolunda ilerliyor.

Alman yazar Guenter Grass'ın son şiirinde Almanya'nın İsrail'e İran'a karşı kullanılmak üzere nükleer başlık taşıyan denizaltıları ima ederek İsrail'in nükleer gücünü eleştirmesiyle ve başına gelenlerle gündeme gelen İsrail'in denizaltıları Akdeniz ve şüphesiz Kızıldeniz'de önemli bir stratejik caydırıcı güç haline geliyorlar. Bunlar ayrıca İsrail'e 'ikinci vuruş ya da saldırı' (yani nükleer karşılık) yeteneği de kazandırıyorlar elbette. Ve böylece İsrail'in nükleer güç konusunda hiç kimseyi dinlemeye niyetinin olmadığı bir kere daha anlaşılmış oluyor ne yazık ki...

Kaynak: Zaman