Sabatay Sevi 1666 Ocağında İzmir'de ikinci kez Mesihliğini ilan ederken, dünyayı 38 krallığa böleceğini, Kudüs'ü merkez yapacağını ve Osmanlı Mülkünü de, kendisine Mesihliğini hazırlayan belgeyi sunan "Rabbi Abraham Yachni"ye vereceğini müjdeliyordu.
Ne gariptir ki, Türkiye o günlerden bugünlere Siyonist Yahudilerin 'Parçalanması gerekli hedef'i olmaktan bir türlü kurtulamadı.
Osmanlı'yı, senaryo gereği İngiliz gemilerince kovalanan ve kömürleri bittiğinde Almanya karşıtı Yunanistan'ın Pire limanından kömür nakline izin verdikleri ve kömür aldıktan sonra tekrar İngiliz gemilerince Çanakkale boğazına kadar kovalanan iki Alman gemisi ile 1. Dünya Savaşı'na sokan ABD merkezli Siyonist Yahudi, Sevr'le hedefine istediği ölçüde ulaşamayınca, son Türk yurdunu 5 parçaya bölme yönünde çok yönlü senaryolar hazırladı. İsrail'in kurulmasıyla bu senaryoları ABD destekli olarak uygulamaya sokan İsrail, 1955'lerden itibaren Barzani'yi sahneye sürmeye başlamıştı. Temmuz 1963'te MOSSAD Irak'ın kuzeyinde ilk radyo istasyonunu kurdu. 18 Temmuz 1963'te ise Barzani kuvvetlerine bazuka dahil çok çeşitli silahlar sevk etti (İran üzerinden). 1970'lere gelindiğinde ise ilk Kürt İstihbarat Teşkilatı'nı kurdu. Esasen Siyonist Yahudi Barzanilerle ilk teması, daha sonraları MOSSAD'ın "Özel Operasyonlar Bölümü"nü kuracak olan Rabeen Şilah ile 1934'te kurmuş, onu Mair Meridar, Yaho Eylat ve diğerleri takip etmişti.
1960'lardan itibaren Molla Mustafa Barzani ve aşireti adeta MOSSAD ajanlarının muhasarası altına alındı. İlk Kürdistan haritasını İsrailli uzmanlar hazırladı. MOSSAD, Barzani'nin adamlarına ilk bomba eğitimini Hacı Umran köyü yakınındaki dağların mağaralarında verdi.
İran şahını çok önceleri yedeğine alan ve onu yakın koruma olarak tahsis ettiği MOSSAD ajanlarıyla çembere alan ve İran'ı binlerce uzmanla kuşatan İsrail, Barzani'nin peşmergelerini İran'da SAVAK tesislerinde eğitiyor, öncelikle Kuzey Irak'ı Barzani peşmergeleri ile kontrolüne almanın, Yahudi grup ve cemaatlerinin sayısının yüz ellilere yaklaştığı ve çok zengin yer altı ve yer üstü kaynaklarına sahip bu bölgede ikinci ve gittikçe genişleyecek bir yeni İsrail'in temellerini atmanın hesaplarını yapıyordu. İsrail'e göre içinden Haham Metenail Halifi, Haham Şimoil, Rabi Şimoil Edani, Haham Şumon Bin Şimoil gibi isimler çıkarmış Barzani aşireti, hedefleri için biçilmiş kaftandı. Fakat ne var ki, Molla Mustafa Barzani, İsrail'in sürekli moralini bozuyor, Barzani aşireti bir türlü İsrail'in istediği yeterliliğe ve başarıya ulaşamıyordu.
Mustafa Barzani bu durumu şu cümlelerle açıklamaya çalışıyordu: "Sizin halkınız akıllı, kültürlü ve aydın.. Ortak hareket edebiliyorlar. Benim halkım ise dağınık ve tembel, bizde birlik anlayışı yok, halkım sorunlarını çözme konusunda son derece zayıf. Hiç kimse kimseyi eleştirmiyor. Hatta aşiret reisleri halktan da beter. Eğer onları bıraksam ve bir kenardan izlesem, bütün isyan hareketini tehlikeye atarlar."
İsrail, MOSSAD eliyle Molla Mustafa Barzani'nin sürekli Irak'a karşı saldırılar düzenlemesini, Kuzey Irak'ta kurtarılmış bölgeler elde etmesini ve bağımsızlığa doğru adımlar atmasını istiyor, Barzani ise sürekli maddi yardım, yani para istiyor, halkının aç olduğunu ileri sürüyordu. MOSSAD ajanları merkeze gönderdikleri raporlarda şu değerlendirmeleri yapıyorlardı: "Kürtler gerilla savaşının ve cephe savaşının yöntemlerini öğrenmeye istekli değiller ve aşırı tehlikeli savaşlara girmeyi göze alamıyorlar."
Yine bir başka MOSSAD ajanı, Irak Kürtleri ile ilgili şu değerlendirmeyi yapıyordu: "Kürtlere yardım etmek ateşle oynamaktır. Kürt devleti kurulsa bile İsrail'i tanımayacak. Böyle bir devletin kurulacağını da düşünmüyorum. Kürtler için halk ifadesini kullanmakta acele etmemeliyiz."
MOSSAD karargahında ise Irak Kürtleri hakkında şu görüşler seslendiriliyordu: "Kürtler küçük ya da büyük hiçbir sırrı saklayamıyorlar, Onu gizleyip, kimseye söylememeyi beceremiyorlar! Sır olması gereken her şey kısa sürede her yere yayılıyor!" Ve Mustafa Barzani'nin büyük oğlu Ubeydullah'ın, İsrailli ajanlar ve Barzani aşiretindeki faaliyetleri hakkında Mısırlı gazeteci Muhammed Hasaneyn Heykel şahsında tüm dünyaya açıklamalarda bulunması MOSSAD'ı ve İsrail'i tam anlamı ile şoka uğratmıştı.
Esasen Mustafa Barzani'nin, İsrail teşviği ve itelemesiyle yaptığı mücadele çok ince bir süzgeçten geçirildiğinde görülecek olan odur ki, Mustafa Barzani bir devlet kurmaktan ziyade, elindeki toprakları biraz genişletip, Irak hükümetinin hoşgörülü yaklaşımı ile herhangi bir baskı olmadan kültürlerini yaşamak ve halkının karnını doyurma peşindeydi. Ve Molla Mustafa Barzani MOSSAD'ın "destek silahları, silahlı eğitim, iletişim araçları, komutanlık-taktik kursları ve diğer konularda tüm Kürtlere kurslar açalım..." teklifine genelde şu şekilde cevap veriyordu: "Bizim için birinci derecedeki mesele para, yiyecek ve giyecektir."
Bu konuda yazacak o kadar çok şey var ki, eğer İsrail karanlık hedeflerine ulaşma yolunda Kürt halkının durumunu sistemli bir şekilde istismar etme ve onları kışkırtma cihetine gitmeseydi, bölgede ne IKDP ne IKYB, ne PKK ne de diğer örgütler olurdu. Yani İsrail ve dolayısıyla MOSSAD bölgeden çekilmezse ne Irak'a, ne İran'a, ne Suriye'ye ve ne de Türkiye'ye huzur, birlik ve dirlik avdet etmeyecektir. Tek çare İsrail'in elini derhal Kürtlerin yakasından çekmesidir...! Türk halkı da şehit edilen her Mehmetçiğin kanı ardında öncelikle bu kirli elin (İsrail'in, MOSSAD'ın) olduğunu bilmeli ve tüm şehit aileleri artık bu gerçeği açık bir biçimde görmeli, haykırmalı ve İsrail'in, dolayısıyla MOSSAD'ın bölgeden çekilip gitmesi için her platformda tüm yasal yolları denemelidir.
Kaynak: Vakit