Bu yazıyı yazdığımız dün BM Güvenlik Konseyi'nin İran'a karşı 4. müeyyide kararını alması hemen hemen kesindi. Esasen biz buna bu köşede 20 gün kadar önce işaret de etmiş, önceki yazılarımızın birinde de (25.2.10) İsrail-Çin ilişkilerinin BM müeyyide kararında rol oynayacak önemli bir faktör olduğuna çok önceden dikkat çekmiş ve bir yerde şöyle demiştik:

'...İran'a karşı BM'de sert ve kapsamlı müeyyide kararının alınmasını en çok isteyen ülkenin İsrail olduğuna hiç şüphe yok. Bu ülke bu amaçla son günlerde çeşitli hamleler yapıyor, temaslarda bulunuyor, konuyu hızlandırmaya çalışıyor.

Bu çerçevede İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, 5 günlük bir ziyaret için bugünlerde Amerikan üst düzey liderliği ile görüşüyor. Barak, ziyaretinde hem Savunma Bakanı Gates ve hem de Dışişleri Bakanı Clinton ile görüşecek, müeyyideleri ele alacak. Ayrıca, bu doğrultuda BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon ile de bir araya gelecek.

İsrail'in, müeyyideler konusundaki yeni hamleleri sadece Barak'ın Amerika ziyareti ile de sınırlı değil elbette; İsrail, bu çerçevede medya tarafından ihmal edildiği öne sürülen Çin'e de önemli bir heyetle önümüzdeki hafta çıkarma yapacak.

Haberlere göre, Çinli üst düzey askerî-güvenlik ve ticari-ekonomik yetkililerle çok kapsamlı görüşmeler yapacak bu heyete Başbakan Yardımcısı ve Stratejik İşler Bakanı emekli General Moşe Yaalon ve Merkez Bankası Başkanı Stanley Fischer başkanlık edecekler. Heyette dışişleri, savunma ve maliye bakanlığının önemli yetkilileri de bulunacak ayrıca.

İsrail ve Çin heyetleri arasında en başta ele alınacak konu elbette İran'ın nükleer programı, muhtemel BM müeyyide kararı, bununla ilgili Çin'in son tavrı ve iki ülke arasında bulunan askerî-güvenlik ve mali ilişkiler olacak. Bunların olacağı da zaten İsrail heyetinin yapısından belli.

İsrail heyeti şüphesiz BM müeyyide kararına karşı olduğunu defalarda belirten Çin'in bu tavrını değiştirmeye çalışacak. Bunu nasıl yapacak, söylemesi zor; ancak bunu iki ülke arasında yıllardır çoğu zaman gizli yürüyen askerî-güvenlik ilişkilerinden faydalanarak yapmaya gayret edecek.'

Yaklaşık 5 ay önceden haberini ve bilgilerimizi verdiğimiz İsrail'in Çin'i müeyyideler konusunda ikna etme çabalarından sonuç aldığı bugün bazı haber ve yazılarla tam olmasa da belli olmuş bulunuyor.

Nitekim, dün The New York Times'da çıkan uzun ve ayrıntılı bir yazıda bu çabalara değiniliyor ve yazının bir yerinde şöyle deniliyor:

"...Geçen şubat ayında yüksek düzeyli bir İsrail heyeti İran'ın nükleer çabaları hakkında gizli bilgi vermek üzere Beijing'i ziyaret etti. Heyet, Çinli yetkililere ziyaretlerinin amacını şöyle açıkladı: İsrail'in İran'a karşı yapacağı saldırının Çin üzerinde meydana getireceği ekonomik darbeyi ayrıntılarıyla anlatmak.

'Çinliler, bizim onlara gösterdiğimiz deliller karşısında şaşırmış görünmediler; ancak İran'a karşı önleyici saldırımızın bölge ve bağımlı oldukları petrol sevkini ne yapacağını, bunları nasıl etkileyeceğini anlattığımızda irkilerek oturdukları sandalyelerden şöyle bir doğruldular.' diyor söz konusu toplantıya katılan ve isminin açıklanmasını istemeyen bir İsrailli yetkili.

İsrail'in bu şovlu anlatımının Çin'i İran'a karşı müeyyideler konusunda ikna edip etmediği muhtemelen hiçbir zaman bilinmeyecek; ancak bu olay İsrail gibi küçük ve Çin üzerinde sınırlı nüfuzu olan bir ülkenin yükselmekte olan bir süper güç ile angaje olmanın yollarını bulduğunu da gösteriyor.

The New York Times'ın da dediği gibi Çin müeyyideler konusunda İsrail'i ne kadar dinledi, Çin açıklamadıkça asla bilinmeyecek; ancak İsrail'in İran konusunda Çin'i bölge ve dünya dengelerini bozmayı da göze alarak bir tür tehdit ettiği de söz konusu haberden anlaşılıyor.

Daha önce çok yazdık, ama bir kere daha söyleyelim, İsrail alışılmış milletlerarası norm ve standartlara uymayan, nasıl hareket edeceği kolay kolay tahmin edilemeyen, Çin'e bile gözdağı verebilen başına buyruk bir devlet. Çoğumuzun hoşuna gitmese de bu husus bugünün bir gerçeği olarak ortada duruyor ne yazık ki...

 
Kaynak: Zaman