İran, dünya gündemindeki yerini koruyor. Nitekim bu yazıyı yazdığımız gün Amerika, Rusya, İngiltere, Fransa, Çin ve Almanya temsilcileri Almanya'nın Wiesbaden şehrinde İran'ın nükleer programına dönük yeni bir strateji geliştirmeyi görüşmek üzere toplanmışlardı.
Esasen söz konusu büyük güçler, bu tür toplantıları düzenli olarak yapıyorlar; ancak bu defaki toplantı Amerika'nın yeni Başkanı Obama yönetiminin temsilcisinin katıldığı ilk toplantı olması bakımından oldukça önem taşıyor; zira biliyoruz ki Obama yönetimi, İran konusunda eski yönetimden farklı bir politika izleyeceğini açıklamış bulunuyor. Bu politika nasıl olacak, eskisinden ne kadar farklı olacak ya da olmayacak, henüz bilmiyoruz. Bu yüzden de muhtemel ipuçlarını sergilemesi bakımından sözünü ettiğimiz toplantı önemli sayılır.
Diğer yandan, İran, bu toplantının da ötesinde esasen bugünlerde iki gün önce uzaya tamamen kendi imkânlarıyla fırlattığı ve yörüngesine oturttuğu uydusuyla kendisinden söz ettiriyor ve bu başarısı dolayısıyla bazı çevrelerde endişeye de yol açmış bulunuyor.
İranlı bilim adamı ve mühendislerce 2006 Şubat ayında başlanılan ve tamamen yerli imkân ve teknolojiler kullanılarak yapılan Ümit adlı bu uydu, Sefir-2 adlı uydu taşıyıcısı roket ile geçen salı günü fırlatıldı. Yörüngeye başarıyla yerleştirildiği açıklanan uydunun 24 saatte 15 kere dünyanın etrafında döneceği ve her turda yer istasyonundan iki kere kontrol edilip yönlendirileceği söyleniyor. İran Havacılık ve Uzay Ajansı tarafından yüksek teknolojiden yararlanılarak imal edilen hafif türdeki uydunun 27 kilogram olduğu bildiriliyor. Bu haberleşme uydusunun, 2 frekans bandı ve 8 özel antenle topladığı bilgileri dünyaya göndereceği ve aynı zamanda dünyayı gözlemleyerek hakkında bilgi de toplayacağı açıklanmış bulunuluyor.
Hakkında medyada çıkan bilgiler böyle olan Ümit uydusu ile İran zor bir işi de başarmış bulunuyor ve kendi imkânlarıyla uzaya uydu gönderen ve yörüngeye yerleştiren ülkeler kulübü üyeleri arasına yeni üye olarak girmiş bulunuyor. Esasen bu ülkeler kulübü bugüne kadar şu 8 ülkeden meydana geliyordu: Amerika, Rusya, Fransa, İngiltere, Japonya, Çin, Hindistan ve İsrail. Son başarısıyla artık İran da bu kulübün 9. üyesi oluyor ve böylece uydu alanında önemli bir başarıya imza atmış bulunuyor.
Esasen, İran, Ümit'ten de önce uzayda uyduya sahip bir ülkeydi. SİNA-1 adlı bu uydu Rusya'nın kuzeybatısındaki Murmansk eyaletinde bulunan Polstesk Uzay Merkezi'nden Kosmos3-M adlı Rus uydu fırlatma roketinden İngiliz ve Çin uyduları ile birlikte 2005 Ekim ayında fırlatılmış ve daha sonra başarıyla yörüngesine yerleştirilmişti.
Üzerinde İran bayrağı ve Basra Körfezi'nin de yer aldığı bir haritanın işlendiği SİNA-1, 170 kilogram ağırlığında minyatür bir uyduydu. Rusya ile işbirliği yapılarak imal edilmiş bu uydu iki hassas uzay kamerası, gelişmiş bir haberleşme sistemiyle donatılmıştı ve VHF, UHF frekanslarında yayın yapabiliyordu. Uzaydaki ömrü yaklaşık üç yıl olan SİNA-1 uydusu ile İran, o zaman uzayda kendi sivil uydusuna sahip olan ülkeler liginde 43. sırayı almıştı.
Ümit ve Sefir-2'nin başarısı şüphesiz sadece sivil alanla da sınırlı kalmayabilir; zira bu uydu ve roketi aynı zamanda askerî amaçlı olarak da kullanılabilir, daha da geliştirilebilir. Özellikle de kıtalararası balistik füze teknolojisi bakımından. Nitekim işte bu potansiyel bugünden birçok gücü endişelendiriyor. Bu yüzden de başta Amerika olmak üzere pek çok Batılı güç ve elbette İsrail, İran'ın uydu performansını dikkatle inceliyor, bunun gelecekte ne anlama gelebileceğini şimdiden hesaplamaya, tahmin etmeye çalışıyorlar.
Ümit, esasen deney amaçlı bir uydu; üç ay içerisinde dünyaya geri dönmesi bekleniyor. Bundan sonra da İran, uzaya gerçekten operasyonel başka uydu ya da uydular gönderecek.
İran'ın uydu başarısı ve yansımaları kısaca işte böyle...
Zaman